Zamanda yolculuk mümkün olabilir mi? Kimse asla, asla dememeli çünkü eninde sonunda zeki biri gelip size kuralları nasıl yıkacağınızı söyler!
Zamanda yolculuk bazılarına hayalperestlik gibi gelebilir fakat çok sayıda fizikçi de bunun gerçekten mümkün olduğunu düşünüyor.
Ron Mallett da zamanda yolculuk etme hayalleri kuruyor. Burada konuşulan şey fantastik bir rüya değil. Ron Mallett saygın bir fizik profesörü. Mallett, tutkusunu şöyle açıklıyor: Kendime bir tutkusu olan sıradan bir insan olarak düşünüyorum. Benim tutkum da zamanda yolculuk.
Ron Mallett, hayatının büyük bir bölümünde bir zaman makinesi inşa etmeyi arzuluyordu. Kendisinin de belirttiği üzere bu tutkusunun ardında yaşadığı trajik bir olay yatıyor. Ron henüz daha 10 yaşındayken babası sıkı bir sigara tiryakisi olduğu için 33 yaşında kalp krizi geçirerek hayatını kaybediyor. Connecticut Üniversitesi’nde fizikçi olan Ron Mallett, devamını şöyle anlatıyor:
“11 yaşındayken hayatımı değiştiren kitaba rast geldim O kitap H.G. Wells’in Zaman Makinesi’ydi. İlk önce kapak dikkatimi çekmişti. Sonra içini okuyunca şöyle yazdığını gördüm ‘Bilim insanları bilirler ki zaman da bir çeşit boşluktur ve biz o boşlukta, uzayda da yapabildiğimiz gibi, ileri ve geri hareket edebiliriz.’ Okuduğumda ‘bu şahane’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. Eğer bir zaman makinesi inşa edebilseydim babamı tekrar görebilir, hayatını kurtarabilir ve her şeyi değiştirebilirdim. ”
Belki zaman yolculuğu imkansız bir ihtimal gibi gözüküyor ama bilim insanları Mallett’in hayalini gerçekleştirmek için çok sayıda doğa gizemi üstünde araştırma yapmaya devam ediyorlar. Albert Einstein uzayın üç boyutunun zamanla bağlantılı olduğunu bunun da dördüncü boyut olarak işlev gördüğünü söylüyordu. Einstein bu sisteme uzay zaman adını vermişti. Bugün biz de evren için aynı modeli kullanıyoruz.
UZAY ZAMANDA KIVRILMA MÜMKÜN
Öte yandan Einstein aynı zamanda uzay zamanda bir kıvrılmanın ve iki uzak mekan arasında bir ‘kestirme’ yaratmanın mümkün olduğunu söylüyordu. Bu olayın adına solucan deliği denildi. Solucan deliklerini gözümüzde uzay zamanın farklı noktalarında ortaya çıkan ve iki açık girişi olan bir tünel olarak canlandırabiliriz. Solucan delikleri evren içinde doğal olarak da bulunuyor olabilir. Hatta Ruslar, bunları bulabilmek için radyo teleskopları kullanıyorlar fakat zaman yolculukları için solucan deliklerini kullanmak o kadar da kolay olmayacak. En yakın solucan deliği bayağı bir ışık yılı uzaklıkta olabilir. Bir tanesine denk gelmeyi başarsanız bile bir yere varabileceğinizin bir garantisi yok.
Buna rağmen bazı fizikçiler gelecekte solucan delikleri yaratabileceğini, bunun nasıl olabileceği hakkında fikrimiz yoksa da, mümkün olduğunu düşünüyorlar. Buna ek olarak solucan deliklerinin içinde ne varsa çökertme, ezme alışkanlığının olabileceğini öngörüyorlar. Bu yüzden eğer bu solucan deliklerini içine bir zaman makinesi sokacaksak bu can sıkıcı duruma engel olmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor.
Bu durumda da adına ‘karanlık enerji’ dediğimiz esrarengiz olgu bize bir çözüm sunabilir. 1990’larda astronomlar evrenin genişlemesinin, normalde yavaşlayacağı düşünülürken hızlandığını keşfettiler.
Avustralya’daki Queensland Üniversitesi’nde kozmolog olan Tamara Davis ‘karanlık enerji’yi şöyle tanımlıyor:
“Orada yerçekimi karşıtı bir etki var. Bu nesne çekmiyor, itiyor. Ne olduğunu bilmiyoruz ama evrenin çoğunu bu oluşturuyor ve biz bunun adına karanlık enerji diyoruz.
Solucan deliklerinin işe yaraması için ‘ağzı’nın yeterince uzun süre açık tutulabilmesi gerekiyor. Bunun için de negatif enerji diyebileceğimiz bir araca ihtiyacımız var. O da her gün her yerde bulunabilen bir şey değil ama evrenin içine işlemiş olan karanlık enerji hesaba uyuyor. Bu karanlık enerjinin ne olduğunu bir çözebilirsek bir ucundan girip diğer ucundan çıkabileceğimiz bir solucan deliği açabileceğiz.
Tamara Davis diyor ki, “Bir solucan deliği yapıp yapamayacağımızı veya teknik olarak böyle bir kapasitemizin olup olmadığını bilmiyoruz ama gelecekte insan medeniyeti neler başarır onu da bilemeyiz. Teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki belki gerçekten uzay ve zamanı kontrol edebilecek bir noktaya gelebiliriz.”
DOĞRUSAL ZAMAN DÖNGÜSEL HALE GELEBİLİR
Zaman yolculuğuyla ilgili yaklaşımlardan biri olan solucan delikleri, fiziğin daha tartışmalı noktalarından birinde yer alıyor. Ron Mallett’ın ise başka bir fikri var. Mallett’in gerçek bir zaman makinesi yapmak için yaptığı çizimler var. Bu tasarım da 12 yaşındayken Albert Einstein’ın denklemleri hakkında okuduğu bir kitaba dayanıyor.
Ron Mallett çalışan bir zaman makinesi inşa etmek için gereken esasları gösteren bir masaüstü aleti tasarladı. İlk olarak devridaim yapan ışık demetleri oluşturmak için lazerler kullanılıyor. Mallett, “Bu ‘lazer halkası’ içindeki boşluğun karıştırılan bir kahve gibi kıvrımlaşması gerekiyor” diyor.
Mallett’in teorik yaklaşımına göre doğrusal zaman döngüsel bir şekle doğru bükülebilir çünkü uzay ve zaman birbirine sıkı bir biçimde bağlıdır. Uzaydaki bir sapma, zamanda da sapmaya sebep olur. Mallett’in çalışmasına göre yeterince küçük bir alanda yeterince yoğun lazer verilirse içinde bulunduğumuz doğrusal zamana bir alternatif oluşturulabilir. Mallett, “Uzay yeterince güçlü bir şekilde bükülürse doğrusal zaman döngüsel hale gelir. Ani bir şekilde döngüsel hale gelmiş olan zaman ise geçmişe yolculuk yapmamızı sağlayabilir” diyor.
Öte yandan bu yaklaşımın gerçek olması için de çok fazla miktarda güç ve her şeyin mikroskobik bir boyutta küçültülebilmesi gerekiyor. Ama bir kere bir zaman makinesi sahibi olursak kullanabilmemiz için zamanın kendisi hakkında detaylı bir anlayışa ihtiyacımız olacak.
Kabul edilen genel görüş, evrende sabit bloke bir uzay-zamanın var olduğu. Einstein denklemlerinden çıkan ana fikir bu. Avustralya Sydney Üniversitesi’ndeki Zaman Merkezi’nin direktörü Kristie Miller, “Bu modelle en önemli şey geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek zaman fikirleri tamamen gerçek. Onun için uzay-zamanda olarak var olmuş olan her şeyin var olmaya devam ettiğini ve edeceğini düşünebilirsiniz. Geçmişte dinazorlar ne yapıyorlardıysa onu yapıyorlar, biz de şimdi varız gelecekteki uzay zamanda da olmaya devam edeceğiz” diyor.
Sabit modeli anlayabilmemiz için Miller şu örneği veriyor: “Biz şu anda burada Sydney’deyiz ama Singaupur’da Londra’da da başka insanlar var. Bu mekanlar gayet gerçekler ama bizler orada değiliz.” Bu umut vadeden bir bilgi zaman yolcusu için, iyi bir haber çünkü şu anda bulunduğumuz zaman ve mekanı değiştirmek için bir engel yok anlamına geliyor.
KADERİ DEĞİŞTİREMEYEBİLİRİZ
Öte yandan buradaki önemli nokta geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman şimdiden yazılı olduğu için bunu değiştiremeyebiliriz. Mesela birilerinin dünyaya gelmemesi için büyükanne veya babasını öldüremeyiz.
Sabit model, insanların gerçekliği rasyonalize etmek için kullandığı gündelik, “zaman illüzyondur” konseptini düzeltiyor. Kanada Waterloo Üniversitesi Çevre Ölçüm Enstitüsü’nden Lee Smolin bu fikre o kadar da katılmıyor. Smolin, zaman akışının gerçek ve temel bir olgu olduğunu düşünüyor. Lee Smolin, “Zamanda yolculuk aslında mümkün değil. Eğer geçmiş şimdinin anı ve kayıtlarında varsa, gelecek de daha sonra var olacaksa gidecek bir yer de yoktur” diyor.
İŞİN SIRRI KUANTUMDA OLABİLİR
Lee Smolin geçen zamanın insan illüzyonu değil gerçek bir kavram olduğunu düşünüyor. Aynı kurumdaki meslektaşı ve enstitünün direktörü Neil Turok kuantum fiziğinin tuhaf dünyasında bazı hayati cevaplar olabileceğini düşünüyor. Turok, “Fiziğin bu alanı oldukça küçük ölçeklerde, fiziğin okul kitaplarından öğrendiğimiz klasik kurallarını yıkıyor. Mesela kuantumda bir parçacık aynı zamanda birden fazla yerde olabiliyor. Bu yüzden ben zamanda geriye gidebilmemizin belli bir ölçüde mümkün olduğunu düşünüyorum. Kuantumda hiçbir şey imkansız değildir. Parçacıklar duvarların içinden geçebilir” diyor.
Neil Turok’a göre zamanda yolculuk uzak bir hayal çünkü kimsede bunun nasıl yapılabileceğiyle ilgili makul bir açıklama yok. Turok gene de şunu söylüyor, “Kimse asla, asla dememeli çünkü eninde sonunda zeki biri gelip size kuralları nasıl yıkacağınızı söyler.”
Yazının aslı BBC’de yayınlanmıştır.