İstanbul’da Bakırköy’de kutlanmak istenen Newroz’un engellenmesinin ardından düzenlenen basın açıklamasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Newroz yasaklarına tepki gösterdi, “Gözettikleri şey halkın güvenliği değil, bu zamana kadar kurdukları baskı mekanizmasının kurumsallaştırılması ve bunun siyasi yönetim tarzı olması,” dedi. Yüksekdağ, meydanın neresi olduğunun önemli olmadığını da belirterek, “İstanbul halkının Newroz’u kutlu olsun,” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP İstanbul milletvekilleri Pervin Buldan, Filiz Kerestecioğlu ve HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cesim Soylu, engellenen İstanbul Newrozu’na ilişkin HDP İstanbul İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda ilk olarak konuşan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, bütün kentlerde resmi izin alarak Newroz’un huzur ortamında kutlanmasını için çaba harcadıklarını belirterek, yasaklamalara dikkati çekti ve iktidarı eleştirerek, “Yasaklamaların kendisi provokasyondur,” dedi.
Yüksek şunları söyledi:
“Halkın bayram etkinliği meşrudur ama yasaklamanın kendisi ‘gayri kanunu bir etkinlik yapın’ demek ve devamında halka şiddet uygulamaya bahane aramaktır. Bugün İstanbul’da onlarca insanımız Newroz kutlaması için Bakırköy’e gelmek istediği için gözaltına alınmış durumda. İstanbul’un bütün mahallerinde bir baskı, şiddet söz konusu. Bunu yaratan kim? Türkiye toplumunun tamamı bunu sorgulamalı. Sadece bugüne mahsus olmayan bir korku psikolojisi egemen. Hiçbir insan rahat değil.”
“Her diktatörün izlemiş olduğu yolu izleyerek içeride ve dışarıda savaş ortamı yaratıyorlar. Öyle olursa ‘bütün kirliliklerimizi örtersiniz’ diyorlar. Yaşanan durumu bir Kurtuluş Savaşı olarak topluma sunmaya çalışıyorlar. Sahte Kurtuluş Savaşı yaratıyorlar çünkü bu ülke bölünme tehdidi altında değildir. Tehdit altında olan Cumhurbaşkanı’nın hayalleridir.
“Bu savaş ülke, vatan, millet savaşı değil Saray savaşıdır. Korkuya teslim olmamalıyız. Bazı basın yayın organları İstanbul Newrozu’nda bomba patlayacak diye bas bas bağırdı. Siz neye davetiye çıkarmaya çalışıyorsunuz? Günlerdir bunun alt yapısını oluşturuyorlar. Nitekim dün bir bomba patladı. Bir ülkede toplumun güvenliği asker ve silah ile sağlanmaz. Tarih bunun örnekleri ile dolu. Bunu sağlamanın yolu toplumsal barış ve demokrasidir. Biz tedbir ve önlem derken bundan bahsediyoruz. Bugün toplumsal roller belirgin günümüzün Dehak’ı AKP, günümüzün Kawaları da buna karşı mücadele eden herkestir. Nasıl Dehak başaramamışsa AKP de başaramayacaktır.”
Yüksek’in ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ise, İstanbul’da 120 gözaltı olduğu bilgisini vererek, “Saat 10.00’dan itibaren İstanbul’un dört bir yanında kuşatma uygulandı. Sadece Bakırköy’de değil, İstanbul’un genelinde abluka uygulandı. Halkımızın kendi mahallerinden dışarı çıkması engellendi. Bu çıkışlar esnasında partili yöneticilerimiz, halkımız, gözaltına alındı. Bunun dışında sokaklar âdeta bir gözaltı alanına dönüştürüldü. 3-5 kişinin bir araya gelmesi engellendi. İnsanların bazıları belirli sokaklarda gözaltında tutuluyor. Mahsur bırakılmış durumda. Bizler de Bahçelievler de aşağıya indiğimizde çıkışımız engellendi,” diye konuştu.
Yüksekdağ, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin dört bir yanı yasak alanına dönüştürüldü. İstanbul’da ise böyle bir yasaklama güvenlik algısı ile açıklanamaz. Halkın kamunun güvenliği ile izah edilmez. Valilik halkın güvenliğini sağlamaya yönelik bir algıya sahip olsaydı dün bomba patlamayacaktı. Aylar önce Sultanahmet’te bombacının patlamasına engel olmayanlar gerçek anlamda kamu güvenliğini gözetmiyor. Gözettikleri şey halkın güvenliği değil, bu zamana kadar kurdukları baskı mekanizmasının kurumsallaştırılması ve bunun siyasi yönetim tarzı olması.”
“İstanbul’da bir gün önce bombalar patlıyor, bugün mitinglerimize söylentiler yayarak insanların sokağa çıkmasını engellemeye çalıyorlar. Canlı bombaların patlamasını engellemek yerine halka ‘ben canlı bombaları yakalayamıyorum ama siz sokağa çıkmayın, evinizde oturun’ diyorlar. Bugün uyguladıkları politika budur. Çeşitli kentlerde de uyguladıkları politika budur. Mitingimizi yasaklayanlar bu kâbusu sürdürmek istiyor.
“İstanbul, halkların bir arada yaşadığının gösterilmesi açısından örnektir. Biz halkların bir arada barış, demokrasi ve özgürlük içinde bir arada yaşama mesajını verecektir. İstanbul’daki bütün halkların kardeşçe bir araya gelip dünyaya seslenmesine yasak koydular. İstanbul’da halkların birleşik gücünün uyanmasını istemediler. Ellerinde silahlar, TOMA’lar zor aygıtları karşılarında ise sadece renkleri ile mitinge gelen sivil halk var. O halka her zulmü hak görüyorlar ama her gün bir meydanda bomba patlamasını engellemeyi görev bilmiyorlar. Biz Newroz’u kutlamanın meşru olduğunu bilerek sokağa çıkıyoruz. Halkımız da bu bilinçle sokaklarda.
“Meydanın neresi olduğu önemli değildir. Bizler her mahallede her sokakta bu ruhu yaşatabilir ateşi yakabiliriz. Newroz bayramı bin yıllık bir mücadele. Bin yıl boyunca ezilen halkların zalimlere karşı özgürlük mücadelesi. Newroz Bayramı nice sultanı mezara gönderdi. Tarihin karanlığına gömdü ama Newroz tüm ışığı ile bugüne kadar geldi. O ateş her bir yurttaşımızın gözünün içinde, ellerinde ve o ışık her yerdedir. Bugün Gever’de, Şırnak’ta, Nusaybin’de, Cizre’ye benzer saldırılar ile karşı karşıya halkımız. İstanbul’da da belki o düzeyde değil ama burada da halka yaşamı dar eden bir saldırganlık var. Hepimizin görevi direnmektir. Bu bayramı selamlarken direnirken kazanacağız dedik. Zulüm, ölüm korkusu olmadan, onurlu bir şekilde yaşamak istiyorsak direnmeliyiz. Yarın ulaşacağımız bayramlar için bugün direneceğiz ve kazanacağız. İstanbul halkının Newroz’u kutlu olsun. Halkımızı her yerde bütün haklılığı ile kendisine hak olan alanlara çıkmaya davet ediyorum.”