Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
Yüksekdağ’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“HDP’yi oluşturan çoğul yapı, yani Biz’ler biat etmeyenleriz, teslim olmayanlarız. AKP-Saray iktidarı biat etmeyenlere karşı aralıksız baskı, tutuklama, yasaklama, gözaltı ve kıyım operasyonu sürdürüyor. Kıyım operasyonu uygulanan yerler ablukalar uygulanan ve halklarımıza yaşamı zehir edilen yerler.
“Temmuz ayından bu yana, 7 il ve birçok ilçede sokağa çıkma yasakları kesintisiz biçimde sürdürülüyor. “Kamu düzeni sağlama” adı altında tam anlamıyla kamu yıkımı gerçekleştirildi.
“Temmuz’dan bu yana 700 sivil halka karşı ilan edilen savaş ortamında katledildi. İktidar bizlere kendi zulmünü ve haksız rejimini dayatmaya devam ediyor. Halka yönelik yıkım operasyonu yetmedi, yaşam alanlarına, kültüre, tarihe el koyma operasyonlarıyla bu tavırlarını sürdürüyorlar.
“”Operasyon bitti” dedikleri Silopi’de, Başbakan “Devletin kudretini gösterdik” diye şov düzenlenmişti. Bugün yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sıkıyönetimle sorun çözülmüyor.
“Nusaybin’de sorunu çözemediler. Aylardır abluka uygulanıyor, sivil yurttaşlara karşı tam bir kırım yürütülüyor. Nusaybin’de kullanılan yıkım enstrümanları yetmedi, yönetimi validen askere devrettiler.
“Türkiye’yi darbe hukukuyla yönetiyorlar. Meşruiyetini yitirmiş bir iktidarla yüz yüzeyiz. Hiçbir meşru bağlantı bırakmadılar. Yaktıkları yetmezmiş gibi, “acil kamulaştırma” adı altında kentlere el koyma kararları ve yıkım operasyonlarıyla bu tutumu sürdürüyorlar.
“Yıkımın sürdüğü Silopi’de iki gün önce tanklardan atılan top mermisiyle 4’ü aynı aileden 8 kişi yaşamını yitirdi. İki yaşında bir çocuğun ve 70 yaşındaki ninesinin cenazesi çıkarıldı. Sözde bu operasyonlar halkı korumak için gerçekleştiriliyor. Sivil ölümlerin hesabını bu iktidar hala vermedi, yeni suçlar işliyorlar.
“Sur’a el koyma kararıyla ilgili karar devreye girdiğinde ifade ettik, yeniden ifade ediyoruz. Bu bir halkın malını mülkünü gasp etme anlayışıdır. Sur’da hala cenazeler alınamadı. Aileler açlık grevi yaptı olmadı, nöbet tutuyor. Partimizin sayısız kez devreye girmesine, yerleri devlet birimlerine bildirilmesine rağmen cenazeler çıkarılmıyor.
“Sur’da yıktıkları ve kepçelerle taşıyıp Dicle kıyısına döktükleri hafriyatlar arasında kadın cenazesi çıktı. İnsanlık değerlerini moloz yığınları altında bırakacak kadar değersizleşmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Bizden susmamızı, bu zulmü onaylamamızı bekliyorlar. İnsanlık değerlerinin 24 saat nöbetini tutmamız gerekiyorsa, tutacağız. Asla, sizin gibi değersizleşmeyeceğiz, asla bu zulme boyun eğmeyeceğiz.
“El koyma kararları biat etmeyenleri yaşadığı kentle birlikte yok etme siyasetidir. Halkın tek suçu bu AKP-Saray rejimine boyun eğmemektir. Kürt kimliğini ve onurunu ödünsüz bir şekilde savunmaktır.
“Aylardır bu suçun bedelini ödetiyorlar. “Siz misiniz biat etmeyen kentlerinizi başınıza yıkarız o topraklara el koyarız” söyledikleri budur. El koyma kararları kamuya hizmet etmiyor, hizmet ettiği tek şey Saray’ın ve AKP’nin çıkarlarıdır. Kamulaştırma değil, askerileştirme politikası uygulanıyor.
“Torba Yasa getiriyorlar. Acil kamulaştırma kararını mahkemeye götürme hakkını bile gasp etme yasası çıkarıyorlar. Bu çıkarsa, vatandaşın yargıya gitme hakkını ellerinden alacaklar, önlerine çıkan yere el koyacaklar.
“Sur için çıkarılan yasa, Ankara’nın herhangi bir mahallesi, Karadeniz’in herhangi bir yaylası, Ege’nin herhangi bir köyü için de kullanılacak. “Kimsenin tutacak bir dalı güvenecek bir yeri olmasın” diyorlar. İşte bunun için Torba Yasa çıkarıp hakları karanlığa gömmeye çalışıyorlar. Bütün bölgelerde Kürdüyle, Türküyle, işçisiyle, Alevisiyle el koyma ve teslim alma siyasetine karşı direneceğiz.
“Sur’da halkın yaşam alanına el koymaya çalışanlar, Maraş’ta da Sivas’ta da aynısını yapmaya çalışıyorlar. Maraş’ta mülteci kampı yapma adı altında Alevilerin yaşadığı bölgeye el koydular. Halka sormadan bir kamp inşasına başladılar. Katliam yaşamış Maraş halkı El Nusracıların, tekfirci çetelere kamp yapılmasını istemiyor. Bölgenin demografik yapısıyla, kültürüyle oynanmasını istemiyor. Siyasi iktidarın umurunda değil, çetelerin oraya yerleşmesini sağlamak istiyor.
“Başka bir ülkede yaşansa infial yaratacak gelişme oldu. Ensar Vakfı’nda çocuk istismarı ortaya çıktı. Siyasi iktidar “Bir defadan bir şey olmaz” dedi. Halkın basıncı komisyon kurmaya zorladı. Siyasi polemikleri gerekçe göstererek, tecavüzcüleri koruma anlayışlarını, suçun üstünü örtme hamlelerini karşımıza çıkardılar.
“Kavga gürültü içinde olayın özünü unutturmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı ile ana muhalefet arasındaki çatışmalara bakıyoruz. İktidar dilini izliyorsunuz, siyasi seviye yerlerde. İnsani bir sorunu tartışmak gerekirken, ahlaki seviyesizlikle yerin dibine batıyorlar.
“”En iyi savunma saldırıdır” diyorlar. Hesap vermesi, insani temelde özeleştiri vermesi gerekirken, suçun üstünü ikinci defa örttüler. Ne oldu zar zor kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, çalışmaya başladı mı? Çocuk İstismarını Araştırma ve Önleme Komisyonu derhal çalışmaya başlamalı.
“HDP Kadın Grubu olarak bu olayın peşinde olacağız. Bütün partiler ve kamuoyu çocuklara karşı, kadınlara karşı sorumludur. Çocukların ve kadınların yaşadığı sorunun üzerinin, erkek siyaseti, kavgası ve dilinin kullanılması yoluyla örtülmesine izin vermeyeceğiz. Bütün kadın örgütlerini, kendisine “insanım” diyenleri, bu suçu takip etmeye davet ediyorum.
“İktidar her zaman sorun üretiyor. Sayısız alana dönük baskı ve hapsetme operasyonları bunların başında geliyor. 7 Haziran’dan bu yana bine yakın insanımız tutuklandı, binlercesi gözaltına alındı.
“Yerel yönetimlerde, KJA’da çalışan arkadaşlarımız gözaltına alındı, kimileri tutuklandı. Yakılıp yıkılan kentlerde yaşayan halkımızla dayanışmaktır suçları. İnsanı dayanışma çalışmasında yer alan arkadaşlarımız özel olarak hedeflendi.
“Özgür siyasi kurumlara tahammül edemiyorlar. “Paralel Yapı” hazırladı dedikleri iddianamelere dayanarak, yeni bir siyasi soykırım başlattılar. 2009’da biz yapmadık dediler. Suç ortaklığını üstlendiğiniz paralelciler var ya onlar gittiler, siz de gideceksiniz. Bu operasyonlar sizin lanetinizdir. Demokratik siyasete, çözüm ve barış siyasetine gerçekleştiren operasyonlar, düzenleyenlerini götürdü.
“Siyasi özgürlükleri savunan bütün canlarımızla, birlik içinde olmaya devam edeceğiz. Cezaevlerine konulan yoldaşlarımız, insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya. 39 gündür açlık grevindeler.
“Toplumu insanlık duyularından koparmak istiyorlar. Ama Biz’ler insanlık duyularımızı yitirmedik, yitirmeyeceğiz. Cezaevlerinde insanlık için direnen tutsakların yanında olduğumuzu ifade ediyoruz, özgür tutsaklara selamlarımızı iletiyoruz.
“Siyasettekilerle değil stattakilerle de uğraşıyorlar. Beşiktaş stadının açılışı gerçekleştirildi, AKP-Saray zevatı açılışta bulundu. Stat taraftarlar olmadan açıldı, açılış devlet protokolüne dönüştürüldü, seyircisiz kendi aralarında top çevirdiler, top sektirdiler.
“Taraftarlar resmi açılıştan bir gün sonra kendi statlarına girmeyi başarabildiler. Gaza, tazyikli suyla karşı güç bela girmeyi başardılar. Boş statta kendi aralarında top çevirip eğlenenler, kendilerini de Türkiye halklarını da kandıramazlar. O statlar da sokaklar da kentler de halklara aittir. Onlar boş statlarda eğlenebilirler ama biz özgürlükten, barıştan, demokrasiden taraf olarak tutumuzu ortaya koyacağız.
“Stadın gerçek açılışında Gezi ruhuyla tutum alan Beşiktaş taraftarlarını saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Gaza, tazyikli suya inat tribünler faşizme teslim olmayacak. Yaşam alanları da teslim olmayacak.
“Teslim olmayanların vekilini Cumhurbaşkanı hergün tehdit ediyor. Acelesi var başkan olacak. Onlara verilecek hiçbir hakkımız, tavizimiz yok. Tarih biliyor hiç baş eğmedik, eğmeyiz.”