HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, Cizre’de bir bodrum katında yaralı olarak mahsur kalanlarla ilgili “insanlık Cizre’de bir evin bodrum katında mahsur kalmış durumda” dedi. Yüksekdağ Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Leyla Zana arasında gerçekleşmesi beklenen görüşme için de “bugün hala devam eden bu çatışma ve şiddet siyaseti ve kullanılan dil bu konuda bizim umutlu olduğumuzu engelliyor” dedi.
Diyarbakır’a gelen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile birlikte DBP binasında basın toplantısı düzenledi.
Yüksekdağ’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Karşı karşıya kaldığımız uygulama, insanlık değerlerini ve insanlığı esir almak, tutsak ekmek ve mahsur bırakma uygulamadır. Evet, bugün hala insanlık Cizre’de bir evin bodrum katında mahsur kalmış durumda. Bütün Türkiye halklarının o bodrum katında mahsur bırakılan insanlık için seferber olması gerekiyor. Kendisine insanım diyen herkesin, mahsur kalan insanlığımızı kurtarmak için seferber olması gerekiyor.
“İşte bugün burada yaşanan bütün gerçeklerin, yaşanan ölümlerin, nereden kimden olursa olsun ister genç, ister sivil, ister, asker, polis, ister çocuk, yaşlı bütün yaşanan ölümlerin tek bir nedeni vardır, birisini başkan yapmak.
“Bu ölümler bunun için halkımıza dayatılıyor. Bizler bugün burada, sokağa çıkma yasakları, ablukalar ve yerinden yurdundan edilen, katledilen, halkımızın yanında olmak, bu kararlığı yine ortaya koyacağız.
“Bütün Türkiye halklarını da ben bugün bir kere daha, bu zulüm düzenine karşı direnen halkımızın yanında olmaya, mücadelesine sahip çıkmaya davet ediyorum. Bugün karşımızda, dibe vuran, gittikçe aklını vicdanını yitiren bir siyasi iktidar var. Bütün bir Türkiye’yi sarayın ve onunla birlikte siyaset yaptığı savaş lobisinin yönettiği bir durumu yaşıyoruz.”
“Yönetime el koymuş Cumhurbaşkanı, ‘kaymakamlara mevzuatı bir kenara bırakın’ diyor. Böyle bir zulüm karşısında insani bir seferberliğe davet ediyorum. HDP, DBP’li olsun ya da olmasın herkesin seferber olması lazım. Bu sadece bir siyasi tutum değil. Eğer bugün direnmezsek birleşmezsek, tüm insani fonksiyonları yok etmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız.
“Gittikçe aklını, vicdanını yitiren bir iktidar var karşımızda. Türkiye bir savaş lobisi tarafından yönetiliyor. 90’lı yıllarda da bu lobi devredeydi. Savaş lobisinin tarafları önce halkın direnişi karşısında yenildi. Sonra da birbirlerini yediler. Halkımıza bu savaşı dayatan savaş lobisi yenilecek. Bizlere halkımıza ölümü dayatanlar çürüdüler, yok oldular.
“Bu zulüm ve ölüm siyasetinden derhal dönmeleri gerekir. İşte bugün de bizler yeni bir savaş konsepti ve derme çatma oluşmuş bu savaş lobisine karşı halkımızın yanında ve yıllarca öğrendiğimiz mücadeleye devam edeceğiz. Sur’da, Cizre’de yaşanan bu vahşete karşı birliğimizi güçlendireceğiz.”
“Şuan ki koşullar içerinde ne yazık ki diyalog yoluyla çözüm üretme enerjisi yok karşımızdaki siyasi iktidarın. Elbette ki bu görüşmede olumlu bir sonuç çıkmasını isteriz ama doğrusunu söylemek gerekirse, son dönemlerde yaşanan ve bugün hala devam eden bu çatışma ve şiddet siyaseti ve kullanılan dil bu konuda bizim umutlu olduğumuzu engelliyor.
“O nedenle güçlü bir beklentimiz olmadığını söylemek isterim. Bizler her zaman her durumda, diyaloga hiçbir zaman kapı kapatmadık. Diyalog yollarını tıkayan hiçbir zaman bizler olmadık. Ama şuan saray ve AKP yönetimi diyalog ve çözüm dinamiklerini yitirmiş durumda. Şuan tam anlamıyla imha etmeye refleks ve mekanizmalar devrede. O nedenle çok güçlü ve umut verici sonuçlar çıkacağını ne söyleyemiyorum ne yazık ki.”