HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, “Bütün kesimlerin bu eşikte tereddüde düşmeden adım atması gerek. Bugün birleşik tutum geliştirmezsek yarının çok karanlık olacağını herkes bilmeli. Yarına yazık etmemek için bugün birleşmeyi başarmamız gerek” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Med Nuçe televizyonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yüksekdağ’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Hükümet bu çağrıya oyalama politikası ile karşılık verdi. ‘Çözüm süreci buzdolabına kaldırıldı’ dendikten sonra başka bir sürece uyandı Türkiye.
“Savaşın ortaya çıkardığı sonuçla toplumdaki tahribatı kendileri açısından başarılı buluyor olabilirler. Cumhurbaşkanı hala savaşı tırmandırmaktan bahsediyor. Gerçek ise şudur, AKP iktidarı kendi başlattığı savaşın sonuna yaklaşıyor.”
“Ortada vatan savunması yok. ‘Neden sizin çocuklarınız savaşa gitmiyor’ tepkisi vardı. Toplum katliamlarla geri çekildi. Şimdi ikinci bir dalga gelişiyor. Ankara katliamında yaşamını yitiren aileler, AKP’ye öfkesini dile getiriyor. 7 Haziran’da başlatılan savaşın Erdoğan’ın başkanlık savaşı olduğunu herkes görüyor.
“Bu sadece AKP’nin iktidarda kalma politikası değil, başkanlık kampanyasıdır. AKP başkanlık kampanyasını ölümler ile yürütüyor. AKP’nin başka şansı yok. HDP, AKP’nin ezberlenmiş suçlusudur.”
“Ablukaların uygulandığı yerlere bir siyasi anlaşmaya bağlı olarak gerçekleşmiştir. Ordu, Saray’dan yargılanmama güvencesi almış. Bunun sonuçlarını Cizre’de gördük. Sadece TSK değil, bütün paramiliter yapılar, çeteler aracılığıyla operasyon yürütüldü.
“Bu kirli savaş çeteleri büyük bir vahşet uyguladılar. Şu an bu suçu işleyen çeteler anlaşmalara rağmen kendisini güvende hissetmiyor. Bu nedenle MİT müsteşarı için istenen dokunulmazlığı kendileri için de istiyorlar.”
“Devrimci bir süreç yaşanıyor. Yaşanan çatışmaların, şiddetin ve verilen mücadelenin bir çırpıda bitmesini beklememek gerek. Bu bir demokratik devrim sürecidir.
“Öncelikle yapılması gereken direnç çizgisinin çok sağlam tutulmasıdır. Herkesin, Alevinin bir Alevi olarak, kadının bir kadın olarak, öğrencinin bir öğrenci olarak direnmesi gerek. Bu isyan seslerinin birleşmesi gerek. Ayrı ayrı durursanız, bu bir darbe rejiminin parçalanması mümkün değil. Alevi halkının mücadelesi ile Kürt halkının mücadelesinin birleşmesinde ne engel var? Tek engel AKP ve CHP’nin ulusalcı fikirlerle Alevi halkını zehirlemesi.”
“Katliam sorumluluğunu üzerilerinden atmak için üç parti ortak deklarasyon metni yayınlıyor, ‘oh be üstümüzden sorumluluğu attık’ diyorlar. Biz böyle bir mekanizmanın içinde değiliz. Çünkü böyle çözüleceğini düşünmüyoruz.
“Meclis’te böyle bir açıklama yapılacaksa suçu başkasının üzerine atan değil sorumluluğu üzerine alan bir muhteva olması gerek. Bu yüzden altında imzamız yoktur. Görmemize izin verilmeden basına gönderildi metin. Meclis kalan ciddiyetini kullanmalı. Meclis bu sorunun sahibi olmayan bir kurum gibi davranamaz.”
“Operasyonların ilk başlatıldığı yerlerin HDP’nin yüzde 100’e yakın oy aldığı yerler olması tesadüf değil. Saldırılar hem Kürt halkının ulusal duruşunu ezmeye yönelik bir soykırım saldırısı, hem de HDP’nin büyüyen gücünü düşürmeyi amaçlamaktadır. Sur’da askeri olarak başarı elde ettik’ dediler, bugün bütün Diyarbakır çatışma alanı.”
“Bütün kesimlerin bu eşikte tereddüde düşmeden adım atması gerek. Bugün birleşik tutum geliştirmezsek yarının çok karanlık olacağını herkes bilmeli. Yarına yazık etmemek için bugün birleşmeyi başarmamız gerek.
“Saldırının şiddeti fark ediyor sadece. Bize saldırdıkları kadar CHP’nin tabanına saldırmıyorlar. Siyasi iktidar saldırının dozunu da parçalıyor. Bu çok kötü bir tuzak. Örneğin işçilerde ‘Kürtlerin yanında durursam yarın bana daha çok saldırır’ duygusu oluşturmaya çalışıyorlar. Her kesim saldırı altında. Ancak Saray son noktayı koydu ‘ya bizden yanasınız ya terörden yanasınız’ dedi. Artık kaçacak yer yoktur.”
“CHP’nin bir görüşü bahane edilerek Anayasa Komisyonu dağıtıldı. Meclis bir komisyonu bile yönetecek iradeye bile sahip değil. Böyle bir anlayışla olamaz. Yeni bir anayasanın konuşulabilmesi için elverişli koşul yok.
“Dört partinin olmadığı yerde mutabakat olabilir mi? Her gün bize başkanlığı tartıştırıyorlar, bizler özyönetim dediğimizde dokunulmazlığımızın kaldırılması tartışması ile karşı karşıya kalıyoruz. Meclis’te çözüm ve hakikatleri araştırılma komisyonlarının kurulması gerek.
Birlikte yürütelim diyoruz. Türkiye’de halklar arasında barışın sağlanması gibi, silahların susması gibi çok acil bir sorun var. Bu şiddetin ortadan kaldırılması için barışın gerekliliğinin ortaya çıkartılması gerek. Gelin barış blokunu birlikte örelim diyoruz. Saray diktasına karşı ortak bir cephe kuralım diyoruz.”
“Meclis’te temsiliyet, verdiğimiz mücadelenin bir kazanımıdır, mücadele mevzilerimizi nasıl savunuyorsak Meclis’teki temsiliyetimizi de öyle savunuruz. Biz şimdiye kadar dokunulmazlık ile siyaset yapmadık.
“AKP hakkındaki bütün fezlekeler yüz kızartıcı suçlardan dolayı hazırlanmış. 550 milletvekilinin dokunulmazlığı kalkarsa Cumhurbaşkanının da kalkar, AKP grubunun tamamı mahkemelik olur. Bunun için önerimize karşı çıkıyorlar. Çok büyük bir suç şebekesi var karşımızda.”
“Bir milletvekilimize bile dokunulursa hepimize dokunulmuş demektir. Her arkadaşımızın sözü hepimiz tarafından sahipleniliyor. Onlar bizim ortaya koyacağımız direnci hafife almamayı bilmeli. Böyle bir saldırının bedelini sadece biz ödemeyiz. Böyle bir siyasi bedelin faturasını sadece bize ödeteceklerini düşünüyorlarsa çok büyük bir gaflete düşmüşler derim.
“Bir bütün olarak siyasi alana dönük saldırı var. 4 bin 438 arkadaşımız gözaltına alındı, 838’i tutuklandı. Siyasi olarak güçten düşürme örgütsel olarak felç etme operasyonu bu. Ama hiçbir zaman başaramadılar, başaramayacaklar da. Kendimizi yeniden örgütleme sürecimiz başladı.”