Partisinin grup toplantısında konuşan Figen Yüksekdağ, hükümete seslenerek, “İktidar çıkıp darbecilerle yaptığı ortaklığın hesabını vermeli. Orada burada ‘FETÖ’cü’ aramanıza gerek yok. ‘FETÖ’ sizsiniz, siz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin meclis grup toplantısında konuştu.
Figen Yüksekdağ’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Bugün burada olmayan arkadaşlarımız var. dışarıda güvenlik barikatını aşamayarak bu salona alınmayan arkadaşlarımız. Darbelere, F16’lara karşı korunamayan bu Meclis, halkın buradaki varlığına karşı hassasiyetle korunuyor.
“Biz halkız ve halkın temsilcileriyiz. Her yerdeyiz, Meclis’te de belediyelerde de iş yerlerinde, okullarda bütün irademizle var olmaya devam edeceğiz. Onlar bizi Meclis’te, belediyelerde görmek istemeyebilirler. Bu onların uğursuz siyasi anlayışının yansımasından başka bir şey değil.
“Bir süre önce darbeyi savuşturduk ama bir yıl önce oluşturulan darbe mekanizması işliyor. Hatta, darbecilerin yapmak istediklerinden fazlasını yapıyor iktidar. 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı darbecilerin yapamayacağı pek çok uygulamayı bu iktidar yapıyor. Meclis’e bugün gelen torba kanun işte bunlardan biridir.
“Bir sivil dikta rejimi oluşturdular. Askerle aralarındaki tek fark, sembolik olarak yasama kurumunun, Meclis’in varlığıdır.
“Meclis’te yasama, Saray’ın emriyle, dikta anlayışına dayanan bir şekilde yürütülüyor. Getirdikleri torba kanunla, belediyelere uzun zamandır alt yapısını oluşturdukları kayyum atama kararını çıkarmayı hedefliyorlar.
“DBP’li halk temsilcilerini, belediyeleri zan altında bırakmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Müfettişleri belediyelerde yatıp kalktı. Bir hırsızlık, bir kirlilik bulmaya, bulamıyorlarsa yaratmaya çalıştılar.
“Kanun adını verdikleri bir saldırı pratiğiyle seçilmiş halk temsilcilerini devre dışı bırakmaya çalışıyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Çok yoğun ve zorlu mücadelelerle kazandık, bu zamana kadar ne kazandıysak. Ve öyle savunacağız. Direne direne kazandık, direne direne savunacağız.
“İktidarı, muhalefetiyle bir torba ittifakla torba yasa çıkarmak istiyorlar. Bu torba ittifak nerede kuruldu? Yenikapı’da. Bugün de torba saldırı paketiyle bize saldırıyorlar. Ama yanılıyorlar. AKP-Saray merkezli saldırılara bugüne kadar nasıl direndiysek, bu torba ittifaka karşı da öyle direneceğiz. Biriniz değil, topunuz gelin.
-Kazanılmış haklarımızı alacaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Bu yasayla, Kürdün hiçbir şeyine tahammül edemediklerini gösterdiler. Kürde, “Sen belediye başkanı olamazsın, muhtar bile olamazsın” diyorlar. Kürdün ve halkın muhtarına da düşmanlar. İlla “Saray’ın muhtarı olacaksın” diyorlar. “Saray’ın önünde el pençe divan duracaksın” diyorlar. Kimsenin önünde el pençe divan durmayacağız. Onurlu insanların duruşu ve direnişi kazanacak.
“Başbakan grup konuşmasında 15 yıl öncesine döndü. “Türkiye’nin Kürt sorunu yoktur” dedi. Nereden nereye? Çözümden siyasi rant devşirmeye yeltenenler bugün “Kürt sorunu yoktur” noktasına geldiler. Yarın öbür gün “Kürt diye bir şey yoktur, onlar dağ Türküdür, kart kurttan gelmiştir” de derler.
“Hakikat var. Hakikat, DBP’li belediyeleri asla teslim alamayacağınız gerçeğidir.
“Bu karanlık günlerde, bütün kuralları hiçe sayarak üç beş günü kurtarabilirsiniz ama yarınınızı kurtaramazsınız. Geleceğin, iktidarınız tarafından karartılmasına izin vermeyeceğiz.
“Onu bunu, kendileri dışında herkesi bölücülükle suçlayanlar Türkiye’yi bölüyor. Kayyum atama kararı sadece Kürt bölgelerine getiriliyor.
“Yüzyıl boyunca atanmış memurlarla Kürtleri yönetmeye kalktınız. Ne oldu? Yönetebildiniz mi? Teslim alabildiniz mi? Kürt halkı 100 yıl önceki halk da değil. Örgütlü, politik bilincini yükseltmiş, kendi mevzilerini kuran ve o mevzileri savunan bir halk var karşınızda. Geliştireceğiniz her saldırı sizlerden götürür.
“Bu anlayış nerelerde görülüyor biliyor musunuz? Sömürgelerde. Belediyelere kayyum, sömürge uygulamasıdır. Sömürgeleştirilmiş halkların seçme hakkı yoktur. Kürtlere siz seçemezsiniz, seçilemezsiniz diyorlar.
“Milletvekili mi seçildiniz, dokunulmazlığınızı kaldırır sizi Meclis’ten atarım. Belediye başkanı mı seçildiniz? Sizi belediye başkanlığından atarım. Siz milletvekili de seçemezsiniz, belediye başkanı da muhtar da seçemezsiniz diyorlar. Bu uygulama sadece sömürgelerde olur. Siz Türkiye’nin yarısını bölüp, orada sömürge hukuku uyguluyorsunuz.
“Memleketi bölen ve bir tarafına sömürge uygulaması yapan bu iktidardır. Bu, kabul edilemez tarihi bir saldırıdır. Kimse buna boyun bükmemizi beklemesin. Kayyum diye atayacağınız kişiler, o darbeci generaller ne hale düştüyse o hale düşecek.
“Hakkari ve Şırnak’ın ikisi de AKP’nin bir tek milletvekilinin bile olmadığı yerlerdir. Yasal engel yok, Hakkari ve Şırnak il statüsünü düşürmeden Cizre ve Yüksekova il yapılabilir.
“Milletvekili sayınızı çoğaltmak için, rant alanınızı çoğaltmak için bazı illeri büyükşehir yaptınız. Yap-boz işlerini iyi bilirsiniz.
“Şırnak’ın yüzde 80’i yıkılmış durumda. Şırnak’ın il statüsünden çıkarılması demek, Şırnak’ın bitirilmesi demektir. İstedikleri de bu aslında. Ellerinden gelse bu illeri, ilçeleri haritadan silecekler. Tarihi silecekler.
“Ama Kürt halkı bu tarihi sizden öğrenmedi. 7 bin yıldır Hakkari ve Şırnak dimdik yaşıyor. Bir halkı öldürebileceklerini sanıyorlar. Ama başaramayacaklar. Çünkü yaşamakta direnen bir halk ve coğrafya var karşılarında.
“Bizler her yerde, yaşamı berhava etmeye çalışanlara karşı yaşamı savunuyoruz. Yıkılan yerlerden biri de Nusaybin. Nusaybin’in bazı mahalleri tel örgülerle çevrilmiş durumda. O tel örgülerin ardında kaldırılmayı bekleyen cenazeler var daha. Nusaybin halkı, tel örgülerle kuşatılan toprağını terk etmedi. Yaşanmaz hale getirilen evlerinin olduğu toprakları terk etmiyor.
“Toprağını terk etmeyen, sürgün dayatmasına direnen halkımızla dayanışmayı büyütmek zorundayız. Herkesi Nusaybin halkına, Şırnak halkına sahip çıkmaya çağırıyorum.
“Bizler, “Millete değil devlete OHAL ilan ettik” diyenler millete OHAL operasyonlarını sürdürüyor. Bugün gelecek olan torba yasa bunun en büyük kanıtı. Bu torba yasa sadece belediyelerin gasp edilmesi değil.
-Bu zamana kadar özelleştirmelerle kamu kaynaklarını satanlar, bugün kazanın dibini sıyırıyor. Bu zamana kadar parça parça satanlar, toptan satışa başladı. Bu satışlardan gelecek paralar sanmayın ki halka gidecek. Sermaye palazlansın diye patronlara gidecek. Patronlara OHAL yok.
“Geçenlerde Tuzla’da direnişe geçen işçiler, patronun yanında saf tutan güvenlik güçleri tarafından kurşunlandı. İşten atılmalara karşı ekmeğini savunmak yasak.
“İşte darbe budur. OHAL sadece politik güçlere değil, tüm halka karşı. O halde, OHAL’e karşı hep birlikte direnmeliyiz.
“15 Temmuz darbe girişimi başarısızlığa uğradıktan sonra kendilerinden başka herkesi darbeci ilan etmeye başladılar. “Kandırıldık” diyerek 14 yıl boyunca Fethullah Gülen örgütüyle kurdukları ilişkileri karatmaya çalışıyorlar.
“Ne hikmetse 14 boyunca bir tek onlar kandırılmış. Bizleri, demokrasi güçlerini kandıramadılar mesela?
“Cumhurbaşkanı, “17-25 Aralık’ta aklımıza başımıza geldi, uyandık” diyor. 17-25 Aralık süreci işin içine akçeli günlerin girdiği bir süreçti. İş paraya gelince öküz ölüyor ortaklık bozuluyor.
“O zamana kadar Gülen güzellemeleriyle ortaklığınızı savundunuz. Bunun sayısız kaydı var. O zamana kadar hiçbir şey yok, iş rantın paylaşılmasına gelince öküz ölüyor, ortaklık bozuluyor.
“‘Kandırıldık’ iddiasıyla bu durumdan kurtulamazlar. Bu iktidar çıkıp darbecilerle yaptığı ortaklığın hesabını vermeli. Orada burada FETÖ’cü aramanıza gerek yok, FETÖ sizsiniz, siz.
“Dün aynı yollarda yürüdükleri ortaklarını nasıl satıp harcıyorlarsa, bugünkü taze ortaklarına da aynı şeyi yapacaklar. Bak bugün söylüyoruz. Temelinde darbe zihniyeti olan, ihanet olan, antidemokratik yöntemler olan hiçbir ittifak iktidar bina inşa edemez. Bugün milli mutabakat adı altında, uzlaşma adı atında iktidar paylaşabileceğini düşünenler yanılıyor.
“Emek ve demokrasi yolunda birleşmeliyiz”
“Bizlere darbe ve OHAL yolunu dayatıyorlar. Buna karşı, emek ve demokrasi yolunda birleşmeliyiz. Bu yol açılmıştır. Bu yolda yürüyenlere ve yürüyeceklere selam olsun.
“Yaşamın bir çok yerde kazanıldığına da şahit oluyoruz. Özgürlüğün kazandığına şahit oluyoruz. Tarihsel bir tanıklıktır bu. Menbic özgürleştirildi. Bu özgürleşme hamlesine katılan bütün direnişçileri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
“Menbic zaferi Ebu Leyla’ya Eylem Ateş’e şehit düşen bütün canlara armağan olsun. Özgürlük için canını veren bütün şehitlere verdiğimiz söz, Menbic zaferinde yaşıyor.
Menbic ruhunda birleşilebilirse, siyasi iktidar sadece Suriye’nin değil, Ortadoğu’nun değil, Türkiye’nin de kazanımı olacak. Adeta tüm dünyanın sevindiği Menbic zaferine egemen medya neredeyse üzülecek.
“Menbic’te kazanan irade, Suriye’deki demokratik güçlerin kazanımıdır. Sadece Kürtler kazanmadı. Arap halkı kazandı, Türkmen halkı kazandı. DSG’ni birleştiren bu halkların gücüdür. Askeri Meclis, şehri kurtardıktan sonra ilk iş olarak şehri Sivil Meclis’e devretti. Bu demokrasi zaferi tüm Ortadoğu halklarının geleceğine giden kapısını açmıştır.
“Sözlerimi Ebu Leyla’nın, kızına yazdığı mektubu okuyarak bitiriyorum.
“Sevgili Leyla’ya; Görevimiz olan seni ve senin gibi çocukları savunmak ve o temelde savaşmak için bu yoldayız. Büyüdüğünüz zaman babalarımız ve dedelerimiz bizim için hiçbir şey yapmadı düşüncesiyle bizi suçlamayacağınızı umuyorum. Sen ve senin gibi çocuklar için savaşacağım, karşılaştığımız bütün tehlikelere bu toprakların çocukları daha güzel bir gelecek ve özgürlük içinde yaşasınlar diye göğüs geriyoruz. Bizim aziz ülkemiz Suriye tamamıyla özgürleşene kadar bu devrimi sürdüreceğiz. Seni çok özledim! Leyla tatlım emin ol ki şehit ya da diri ne durumda olsam olayım, her zaman babanla gurur duyacaksın. Seni öpüyorum. Baban Ebu Leyla, Kobanê”