Pandemi sürecinde zorluk yaşayan esnaf, müzisyen ve kafe-bar çalışanları CHP Genel Merkezi’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Çalışanlar tepkilerini, “Geçinemiyorum, ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum”, “İnsanlar virüsten ölmüyor. Yaşam mücadelesi veremedikleri için intihar ediyor”, “İnsanlar evlerindeki enstrümanları satmaya başladı”, “Sermaye açısından bakınca evet hayat eve sığar ama emekçiler için hayat eve sığmıyor” sözleriyle gösterdi.
Korona virüsü salgını döneminde iktidarın adlığı tedbirlerin yeterli olmadığını, ekonomik krizle birlikte zor günler yaşadıklarını belirten esnaf, müzisyen ve kafe-bar çalışanları CHP Genel Merkezi’nde bahçesinde bir araya gelerek yaşadıkları sorunları anlattı.
İşçi Sendikaları, Esnaf-Sanatkâr ve Sivil Toplum Kuruluşları’ndan Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’yla birlikte basın toplantısı düzenleyen farklı iş kollarından kişiler, “Virüsten ölmezsek açlıktan öleceğiz” pankartı taşıdı.
Pandemi döneminde çok sayıda işletmenin kepenk indirdiğini, devlet tarafından yeterli destek verilmediğini belirten Ağbaba, “Faturasını ödeyemeyen esnafa icra memurları gönderiliyor. Kredilerini ödeyemeyen esnafın borcu faizle büyütülmeye devam ediyor. Esnaf ve Sicil Gazetesi’nin verilerine göre meslekten ve sicilden terkini yaparak kepenk eden esnafımızın sayısı 100 bin. Son bir yılda günlük ortalama 273 esnafımız kepenk kapatmaktadır. Maalesef iktidarda bir Allah’ın kulu esnafla ilgili bir şey söylemiyor. Her konuyla ilgili fikri olanlar, trollük yapanlar esnafla ilgili bir şey söylemiyor. Bugün iş güvencesi olmayan, evde kal denilerek açlığa terk edilen hepimizin iç içe olduğu ama farkında olmadığımız bir kesimle beraberiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de Covid-19’un görülmesinin üzerinden 310 gün geçtiğini belirten Ağbaba, “Devlet sokak çalışanlarına bin lira değil bir kuruş destek vermedi. Sokak çalışanlarını devlet görmezden gelmeye devam ediyor. Milyonlarca insan bu sektörden ekmek kazanmaya çalışıyor ama iktidar onların seslerini duymuyor. Bu insanların çoğu kayıt dışı ve güvencesiz. Beş maskeyi dağıtamayan iktidar sokakta kağıt toplayıcısına masken yok diye ceza yazıyor. Maske alacak parası olmayan bu insanlara evde kal demek ‘Virüsten ölmeyeceksen açlıktan öl demektir” dedi.
Ağbaba’nın ardından gözyaşları içerisinde söz alan, 35 yaşında Müjde adlı bir kadın, Kızılay’da çay satışı yaparak hayatını kazanmaya çalıştığını fakat tezgâh açmasına izin verilmeyerek bunun da engellendiğini belirterek yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“35 yaşındayım. Kızılay’da çay satıyorum. İşportacıyım. Dört yıl boyunca çay sattım. Ben eşimden ayrı bir insanım. İki tane çocuğum var. Oğlum kalp hastası. Bugüne kadar kimseden hiçbir şekilde destek almadım. Ben çay satarak iki çocuğuma baktım. Kızılay’ın çaycı ablasıyım. Çocuğumun tedavisini kendim kucağımda götürerek yaptık. Biz sokak emekçisiyiz yani geleceği olmayan, ertesi günü cebinde parası olmayan insanlarız. Ben devletten destek istemiyorum, tezgahımı istiyorum. Bin lirayla ben nasıl geçinebilirim? 800 lira kira veriyorum. 200 lira elektrik veriyorum. Bana kimse destek çıkmıyor. Biz polisle, zabıtayla karşı karşıya gelmek istemiyoruz. Ben geçinemiyorum. Geçinemiyorum. İş bulamıyorum. Ben ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum. Sokak deyip geçmeyin asıl hikayeler orada. Dokuz ay boyunca gittiğimiz her yerde kapılar kapandı. Biz kayıt altında olmak istiyoruz.”
‘BU YAŞTA POLİSTEN KAÇMAK ÇOK AĞRIMA GİDİYOR’
İşportacılık yaparak geçimini sağladığını belirten 50 yaşındaki Zinnur Özpamuk ise, “Üç çocuk annesiyim. 16 yıldır Kızılay’da işporta tezgâhı açarak üç çocuğuma baktım. Ben devletimizden yardım beklemiyorum. Bize destek olsunlar tezgâhımızı geri versinler. Biz 300-400 aile şu an evlerimizde ölüme terk edildik. Cumhurbaşkanımızdan bize el uzatmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Çorap satarak yaşamını idame ettirmeye çalıştığını belirten 63 yaşındaki Saffet Sert ise yaşadığı sorunlara dair şunları kaydetti: “Önceden zabıtalardan kaçıyorduk şimdi yanımıza polisler geliyor. Beş altı kişi gelip tezgahımızı alıp zabıtayı çağırıp gönderiyorlar. Ceza yazıyorlar. Çok ağrıma gidiyor. Bu yaşta polisten kaçmak zoruma gidiyor. Eşim vefat etti. Kendim için yaşamıyorum. Torunlarım için yaşıyorum. Bunu söylemek istemiyorum ama mecburiyetindeyim. İbni-Sina Hastanesi’ne gittim ameliyat olacağım, çağıracağım dediler. Kasık fıtığım var baya rahatsızım. Eve gittim. İnşallah beni çağırmazlar diyorum. Çünkü ameliyat olduğumda 15 gün evde torunlarım ne yiyecek diye bilemiyorum. İntihar etmek işin en kolay yolu mücadele etmek zor. Bunun da bilincindeyim. Derdimi nasıl anlatayım siz söyleyin.”
Çiçek satışı yapan esnaf Cemal Şahin ise, pandemi sürecinde dükkanlarının kapalı olması nedeniyle işlerinin olumsuz etkilendiğini belirterek şunları söyledi:
“Haftanın iki günü dükkanlarımızı kapatıyoruz. Yani ayda 8 günümüzü gasp ettiler. Bu üç ayda 24 gün yapar. Bizden bir ay için vergiyi istememezlik yapıyorlar mı? Yok. Gelir kaybına uğradık. Verdikleri 700 liralık kira desteği sadaka gibi. Bin lira hibe sadaka gibi. Onu da istemiyoruz vermeyin ama işimize engel olmayın. Bana can çekiştirme buna hakkın yok. 15 gün kapat sonrasında virüsü sıfırlayınca beni normal hayata döndür. Benim tek istediğim bu. Yandaş müteahhitlere oluk oluk paraları aktarıyorsun ama burada da yetim hakkı yiyorsun. Bunun farkında değil misin? Rabbim ne demiş, ‘Kul hakkıyla gelme’. Kul hakkıyla gidiyorsunuz kardeşim. Bunun bile farkında değilsiniz. Yazıklar olsun size. “
Pandemi döneminde çalıştıkları işyerlerinin kapandığını ve çok sayıda kafe- bar çalışanının hayatta kalma mücadelesi verdiğini belirten Ulaş adlı bir kafe çalışanı ise yaşadıkları sorunlara dair şunları kaydetti:
“Pandemiyle beraber bizim işyerlerimiz kapandı. Daha sonrasında verilen teşvikler ve ödemeler insanca yaşamayı geçtim karnımızı doyuracak miktar değildi. Pandemi öncesinde de geçim sıkıntısı yaşıyorduk. Pandemiyle beraber yaşam sıkıntısı yaşıyoruz. Geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz. Saraylarında, villalarında yaşayanlar dışarıya baktıkları zaman bu sefaleti göremiyorlar. Hayatın bitmişliğini göremiyorlar ama biz yaşayamıyoruz. Verilen bin beş yüz lirayla Türkiye’de yaşayabilen var mı? İki buçuk ay boyunca iş yerlerimiz kapalıydı, borçlandık. Tekrar işyerlerimiz açıldı bu borçları öderken tekrar işyerlerimiz kapandı. Tedbirler alınsın ve işyerleri açılsın. Sermaye açısından bakınca evet hayat eve sığar ama emekçiler için hayat eve sığmıyor. Kiralarımızı faturalarımızı ödeyemiyoruz. Birçok intihar haberi duyduk. İnsanlar virüsten ölmüyor. Yaşam mücadelesi veremedikleri için intihar ediyor.”
‘İNSANLAR EVLERİNDEKİ ENSTÜRMANLARINI SATMAYA BAŞLADI’
Başkent Müzisyenler Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Serkan Matoğlu, işletmelerin kapalı olması nedeniyle çok sayıda müzisyenin işsiz kaldığını ve hayatlarına devam etmek için müzik aletlerini satmak zorunda kaldıklarını belirterek şunları söyledi:
“Çok doluyum. Biz bu ülkenin değerleriyiz. Dün bir müzisyen arkadaşımla konuştum. ‘Oğlum piyano dersi alıyor’ dedi. 10 yıl çalıştım ’12 bin liraya oğluma piyano aldım’ dedi. Dün ‘3 bin liraya sattım’ dedi. ‘Niye sattın’ dedim. ‘Başkanım elektriğimi kestiler, doğalgazımı kestiler evimde ekmeğim yok’ dedi. Belki oğlu geleceğin Fazıl Say’ı olacaktı. Bize destek kredisi verdiler. Öteleme yaptı. Şimdi ne oldu? Hâlâ pandemi devam ediyor. Banka arıyor ‘gelin ödeme yapın’ diyor. Biz hâlâ çalışmıyoruz. Bu ülkenin üvey evlatları değiliz. Biz müzisyeniz, günlük kazanıyoruz. Türkiye’nin eğlence sektörünün yüzde 80’ini bizler temsil ediyoruz. Buramıza kadar geldi. İnsanlar evlerindeki enstrümanlarını satmaya başladı. Bize vereceğiniz bin lira destek için video istiyorsunuz, bin bir tane şey istiyorsunuz. Vermeyin.”
Esnaf ve çalışanların yaşadıkları ekonomik sorunları aktarmasının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “SSK’yı batırdı” sözlerine tepki gösteren Ağbaba şunları kaydetti:
“Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü’nü bırakalı 22 yıl geçmiş. Kemal Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü’yken, SSK Genel Müdürlüğü’nün toplam açığı 4.6 milyar, AKP iktidarları döneminde açık 427.9 milyar olmuş. SSK AKP döneminde 93 kat daha fazla açık vermiş. Tayyip Erdoğan’a demek lazım ki; Senin başına Kemal Kılıçdaroğlu kadar taş düşsün. Yalandan utanmıyorlar. Resmen utanma duygularını kaybetmişler. Hâlâ utanmadan yalan söylemeye devam ediyorlar. 10 milyon 500 bin gerçek işsizliğimiz var. SSK’yı Kılıçdaroğlu kapattı. 17 milyon yoksulumuz var. SSK’yı Kılıçdaroğlu kapattı. 8 milyon emekli asgari ücretinin altında maaş alıyor. SSK’yı Kılıçdaroğlu kapattı. Vatandaşın bankalara borcu 834 milyar lira rekor kırdı. Her gün ortalama 273 esnafımız kepenk kapattı. AKP döneminde emeklilik yaşı 65’e çıktı. Kılıçdaroğlu SSK’yı kapattı. Bunlar yalandan utanmıyor bıkmıyor. Bu iktidar bu ülkeyi bitirdi. Ekonomik kriz değil ekonomik buhran var. Ama SSK’yı Kılıçdaroğlu batırdı. Kılıçdaroğlu kadar başınıza taş düşsün.” (DUVAR)