Dr. Vahap Coşkun'dan Öcalan'ın açıklamaları ile ilgili değerlendirme: Bir müzakere süreci olursa 2013'teki gibi olmayacak. Daha farklı bir süreç yürütülecek. Her müzakere süreci kendi metodunu oluşturur. Devletin, doğrudan SDG üzerinden bir görüşme yapılmasını tercih edeceğini düşünüyorum.
Kürt sorununun çözümü üzerine çalışmalarıyla tanınan Dicle Üniversitesi’nden Dr. Vahap Coşkun, Öcalan’la yapılan görüşmeleri ve Öcalan’ın mesajlarını değerlendirdi.
Agos gazetesinden Uygar Gültekin’e açıklamalar yapan Coşkun, Öcalan’la görüşmelerin başlamasının Suriye’de yaşanan gelişmelerle doğrudan ilintili olduğunu belirtti. Coşkun, Türkiye’nin Suriye siyasetinde değişiklik yapma ihtiyacına zorlandığına dikkat çekerek, Türkiye, Suriye’de de bir siyaset arayışı içinde ve bu arayışı oldukça belirleyici olacak” dedi.
‘ÖCALAN’IN MESAJINDA İKİ VURGU VAR’
Öcalan’ın mesajlarında Suriye’ye ve 2013 Newroz’una dönük ifadelerin dikkat çekici olduğunu belirten Coşkun, şunları söyledi:
”Görüşmelerin müzakereye dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda yargıda bulunmak için çok erken. Ancak Öcalan’ın dikkat çektiği iki önemli vurgu var. Bunlardan biri Suriye’de SDG’nin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alması vurgusu. SDG’ye bundan sonra Türkiye’yle birlikte yol alınması, Türkiye’yle işbirliği yapılması çağrısı yapılıyor. Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetlere dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor.”
”İkinci önemli husus ise 2013 vurgusu. Öcalan, ‘2013’te olduğum yerdeyim ve bu iradenin daha da derinleştirilerek devam etmesi gerekir’ diyor. Son görüşmede de 2013 yılı Diyarbakır Newroz konuşmasının daha dikkatle okunması çağrısı var. 2013 Newroz konuşmasındaki temel vurgulardan biri, sorunun silahla çözülemeyeceği ve siyaset zamanının başlaması gerektiğiydi. Bir diğer vurgusu ise Türkiye’nin toprak bütünlüğü ifadesiydi. Siyasette Suriye’deki duruma yönelik bir arayış var. Suriye’de bir anlamda mütabakat sağlanırsa, Türkiye’de de yeni bir sürece, yeni bir siyasal arayışa zemin yaratılabilir. Bunun oluşabilmesi için de beklemek gerekiyor. Suriye’de güvenli bölge oluşturulması noktasında ABD, SDG ve Türkiye arasında bir formül işlemeye başlarsa, Türkiye’de de yeni bir durum ortaya çıkar. Suriye’deki süreç çok belirleyici olacak.”
‘TÜRKİYE’NİN GÖRÜŞMEMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ’
Suriye’de Türkiye ile SDG arasındaki durumun yeni ortaya çıkmadığını hatırlatan Coşkun, Türkiye-SDG görüşmesinin tuhaf bir durum olmadığını söyledi.
”Türkiye’nin SDG’yla görüşmeler yaptığına dair açık kaynaklarda birtakım bilgiler var. ABD yetkilileri de açıklamıştı. SDG’yle dolaylı bir görüşme trafiğinin olduğu söyleniyor. ABD üzerinden arabulucularla bir görüşme trafiği başladı. Bu, yeni ortaya çıkmış bir durum değil. Bu zeminin olması da tuhaf değil. Bundan 5 yıl kadar önce eski PYD Başkanı Salih Müslim’in Türkiye’ye gelip gittiği bir dönem yaşadık. ABD ve Avrupa SDG’yle görüşme yaparken Türkiye’nin müdahil olduğu bir sorunda, görüşme yapmaması düşünülemez zaten. Türkiye SDG’yle görüşmelidir. Bir zemin var ama zeminin önümüzdeki dönemde ne kadar gelişeceği Suriye’de yaşanacaklarla irtibatlı.”
Öcalan’la yapılan görüşmelerin İstanbul’da tekrarlanacak seçimlerin öncesine denk gelmesinin “Kürt seçmeni etkilemeyi amaçladığı” tartışmaları da yaşanmıştı. Coşkun, görüşmelerle seçim arasında bir bağ kurulmasının gerçekçi olmadığına şu sözlerle vurgu yaptı:
”Bu trafik başladı diye İstanbul’daki Kürt seçmenin oy tercihi değişmez. AK parti açısından şöyle bir faydası olur; 31 Mart seçimleri öncesinde sert bir anti-Kürt söylem kullanılıyordu. ‘Kürdistan’a gitsinler’ deniyordu. Bu söylem Kürt seçmende ciddi bir tepkiye neden oldu. Bu görüşme trafiği, ortamın yumuşamasını sağlar ama oy tercihlerini değiştirmez.”
‘YENİ BİR SÜRECİN GÜÇLÜ VE KOLAY TARAFLARI VAR’
Coşkun, yeni bir müzakere sürecinin başlaması ihtimaline ilişkin olarak ise şunları söyledi:
”Bir müzakere süreci olursa 2013’teki gibi olmayacak. Daha farklı bir süreç yürütülecek. Her müzakere süreci kendi metodunu oluşturur. Devletin, doğrudan SDG üzerinden bir görüşme yapılmasını tercih edeceğini düşünüyorum. Türkiye’deki sorunun çözümü üzerine bir trafik izlenebilir. SDG’yle bir zemin oluşursa, ortak mutabakattan yararlanarak, PKK’nin silah bırakması yolu izlenebilir. Elbette bu sürecin güçlü ve kolay yanları olacaktır. Güçlü tarafı, Türkiye’de çözüm sürecinin bitmesinden sonra sert bir dönem yaşandı. Siyasi kutuplaşmalar oldu ve siyasi çözümün konuşulmasının dahi zor olduğu politik bir iklim oluştu. Anlaşma sağlanır ve çatışmalar durursa Kürt meselesinin daha rahat konuşulabileceği bir dönem olabilir. Türkiye’de siyasi çözümü savunanların eli güçlenir. Türkiye açısından terör tanımının değişmesi gibi hukuki adımlarla süreç beslenebilir. Bir çözüm iradesinin konulmasıyla güçlükler aşılabilir. / DUVAR