Baluken’in Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Balbay kararına atıf yapılarak tahliye edilmesi ‘Milletvekili tutuklanabilir mi’ tartışmasını yeniden başlattı
Ergenekon’dan tutukluyken, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru sonucunda Aralık 2013’te özgürlüğüne kavuşan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in serbest bırakılmasını değerlendirdi.
Nergis Demirkaya’nın Gazete Duvar’daki haberine göre, kararın bütün tutuklu milletvekillerine uygulanması gerektiğini söyleyen Balbay, “Karar çok net ama ne yazık ki biz 'su 100 derecede kaynar mı kaynamaz mı?' diye tartışıyoruz” dedi.
Balbay, bu sürecin tekrar tartışılmasını eleştirerek şunları söyledi:
“Her zaman tutuksuz yargılamanın esas olduğunu söyledik. Anayasa Mahkemesi’nin benimle ilgili aldığı karar çok netti. Mahkeme, “Milletvekilliğinin temsil görevi var. Milletvekilini tutuklamak onu seçenlere dönük de olumsuz bir tutumdur. Milletvekili seçilmiş ve görev yapmak üzere Meclis’e gelmiştir. Tutuklamak bu görevi engellemektir. Kabul edilemez” dedi.
Ben mahkeme kararının siyasi tercümesini böyle yapıyorum. Ve bu kararın tartışılmadan tüm mahkemelerce uygulanması gerektiğini düşünüyorum.”
Bu kararın üzerinden yaklaşık 4 yıl geçmişken aynı tartışmanın yeniden yaşanmasının kabul edilemeyeceğini söyleyen Balbay, “Bu üzüntü verici. Demokrasimiz adına olumsuz bir durum” dedi.
Baluken’in tahliye kararı için sevindiğini anlatan Balbay, “Tüm tutuklu milletvekillerinin de asıl olması gereken yerde Meclis’te, seçmenlerinin arasında olması gerekir” dedi.
Baluken’in Anayasa Mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek tahliye edilmesinin ardından bir başka mahkeme HDP Milletvekilleri Meral Danış Beştaş ve Ayhan Bilgen hakkında tutuklama kararı verdi.
Bu farklı kararları eleştiren Balbay şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru merkezi oldu. Bu doğrultuda önemli bir karara imza attı. Ne yazık Yüksek Mahkeme’nin kararını tartışma konusu yapabiliyoruz. Şu an bizim tartıştığımız, su 100 derecede kaynar mı kaynamaz mı? Baluken’de kaynıyor, Demirtaş’ta kaynamıyor. Bu kadar net bir şeyi tartışıyoruz. Tam bir hukuk Ortaçağı yaşıyoruz.”