Meclis’te devam eden bütçe görüşmeleri sırasında konuşan CHP Milletvekili Utku Çakırözer, “Türkiye’nin 2019 yılı basın özgürlüğü karnesini” açıkladı. Tutuklu gazeteci sayısının 16 yılda 10 kat arttığını ifade eden Çakırözer, “Cumhurbaşkanı'nın ağzından ‘basın özgürleşti’ diye başladığımız 2019, ne özgürlük yılı oldu ne de reform” dedi.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 2020 bütçe görüşmelerinin devam ettiği TBMM Genel Kurulu’nda “Türkiye’nin 2019 yılı basın özgürlüğü karnesini” açıkladı. Gazetecilerin 2019 yılına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Basın 16 yılda daha özgür hale geldi” sözleri ile başladığını hatırlatan Çakırözer, “Ama tutuklu gazeteci sayısı 16 yılda 10 kat arttı. Sadece 2019 yılında 59 gazeteci 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu yıla başlarken Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri hâkim karşısındaydı, aynı gazeteciler 2020 yılına haberlerini savunarak giriyor. Birgün Gazetesi ve T24 haberleri için suçlanıyor. Artık savcılar akıl dışı suçlamalarına delil bile bulamadıklarını iddianamelerinde itiraf ediyor, iddianameler ‘delil yok itirafnamesi’ haline geldi. Her gün yeni bir susturma yöntemi geliştiriliyor” dedi.
Gazetelerin resmi ilan ambargosu altında olduğunu, basın kartı başvurularının bekletildiğini ifade eden Utku Çakırözer’in konuşmasının satır başları şu şekilde:
59 GAZETECİYE 200 YIL HAPİS: Bu yılın başında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘Basınımız on altı yılda daha demokratik, daha özgür hâle geldi’ dedi. Gerçekten öyle mi oldu? 2001 ile 2004 yılları arasında tutuklu gazeteci sayısı 10’du, bugün 11 katına çıktı, 110 oldu. 2019 yılında 59 gazeteciye toplam 200 yıl hapis cezası verildi, 11 gazeteci gözaltına alındı, 19 gazeteci tutuklandı. Dünyada 180 ülke içinde basın özgürlüğünde 157’nci sıradayız, 16 yılda 58 basamak düşmüşüz. Hani daha fazla özgürlük, nerede?
ÜNKER’İN GAZETECİLİĞİNE CEZA KESİLDİ: Yüzlerce ülkede dünya liderlerinin vergiden kaçırdığı mal varlıkları haber oldu: Paradise Papers dosyası. Ama sadece Türkiye’de Pelin Ünker bu belgeleri yazdı diye yargılandı, gazeteciliğine ceza kesildi. Tıpkı tüm dünyada şiddeti, tacizi protesto için dans eden kadınların sadece Türkiye’de yaka paça gözaltına alınması gibi. Ülkemizin dünyada böyle anılması hepimizi utandırmalı.
KAVALA VE DEMİRTAŞ KARARLARI DEMOKRASİMİZ İÇİN AYIP: Sivil toplum kurucusu Osman Kavala, 770 gündür haksız hukuksuz özgürlüğünden mahrum. Ne mahkemesi, ne de Anayasa Mahkemesi bu adaletsizliği sona erdirmedi. Sonunda, tam da İnsan Hakları Günü’nde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye aleyhinde karar verdi ‘Hukuksuzca, siyasi kararla tutuyorsunuz’ dedi. Aynen 3 yıl 1 ay 5 gündür Edirne Cezaevi’nde tutuklu Selahattin Demirtaş gibi. Bu kararlar, sadece Kavala’yı, Demirtaş’ı ve yüzlerce siyasi tutukluyu adaletsiz biçimde zindanda tutanlar için değil, demokrasimiz ve bizler için de çok büyük ayıptır.
CUMHURİYET VE SÖZCÜ: Bu yılı yargı reformu konuşarak geçirdik, kanun yaptık; haber ve eleştiri artık suç olmayacaktı ama gerçek hiç de öyle değil. Bu yıla girerken Türkiye’nin saygın gazeteleri Cumhuriyet ve Sözcü akıl dışı iddialarla ‘FETÖ’ye destek’ suçlamasıyla mahkeme karşısındaydı. Yıl bitiyor, değişen bir şey yok. Aynı gazeteciler, aynı suçlamalarla, aynı mahkemelerde haberlerini savunarak 2020’ye giriyor. Bu yıl yüksek mahkeme kararlarına karşı direnme hukuksuzluğu da zirve yaptı. Cumhuriyet davasında Yargıtay “Bu, gazeteciliktir” dedi, beraat istedi ama alt mahkeme, manşet ve haberleri “terör” olarak görmekte ısrarlı. Tek adam yönetiminin baskısı altındaki yargı ne AİHM dinliyor, ne Anayasa Mahkemesi ne de yargı reformu.
AHMET ALTAN: Yazar Ahmet Altan 1138 gün tutukluluktan sonra hükümle birlikte tahliye edildi ama örneği görülmeyen bir uygulamayla başka mahkeme tarafından yine tutuklandı. Tabii, devletin başındakiler yargı kararlarına saygı duymadığını ve uymayacağını açıklarsa bu kararlar da kimseyi şaşırtmamalı. Ama olan, ülkemizin itibarına oluyor.
İDDİANAMELER ‘DELİL YOK İTİRAFNAMESİ’ HALİNE GELDİ: Özgürlüklerimizin savunucularından Birgün ve Evrensel gazeteleri ile bağımsız gazeteciliğin en başarılı örneklerinden T24 haber sitesinin yöneticileri de haberleri için, başlıkları için suçlanıyorlar. İşin ilginci, savcılar bu akıl dışı suçlamalara delil bulamadan iddianame yazdıklarını da itiraf ediyorlar, iddianameler ‘delil yok itirafnamesi’ haline geldi.
288 BİN SİTE ERİŞİME KAPALI: Türkiye’de bilgi sansürlü, Wikipedia üç yıldır yasaklı. 2006 yılında erişim engelli site sayısı 6 iken bugün toplam 288 bin 310 site erişime kapalı. 7 bin 334 haber linki engellenmiş durumda. Tek adam iktidarı, Twitter’a resmî olarak 5 bin 99 kez içerik kaldırma başvurusuyla dünya sansür rekortmeni. Bu da yetmiyor, paylaşımları yüzünden binlerce yurttaş gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
BİRGÜN’E RESMİ İLAN AMBARGOSU: İktidar gazetecileri susturmak için her geçen gün yeni yöntemler buluyor. Karar gazetesi ilan ambargosunda olduğunu kendisi açıklamıştı. Şimdi de Birgün Gazetesi üzerinde resmî ilan ambargosu var hem de resmi yazıyla. ‘Haberlere imza atmadın. Ajans haberlerini aynen yayımlamadın’ hepsi sudan gerekçeler. Asıl neden belli: Yoksulluğu, yolsuzluğu, kadın ve doğa katliamlarını manşet yapmak.
BÜTÇEDE BAŞARININ ŞARTI ÖZGÜRLÜKTÜR: Cumhurbaşkanı’nın ağzından ‘basın özgürleşti’ diye başladığımız 2019, ne özgürlük yılı oldu ne de reform. Gazeteciler hapislerde çürütülürken mahkemelerde haberlerini savunmak zorunda bırakılırken bütçeye ne hedef koyarsak koyalım tutmaz. Bütçede, ekonomide başarının şartı hukuk güvenliğidir, ifade özgürlüğüdür, demokrasidir. (DUVAR)