Cumartesi Anneleri, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde öldürülen ve bugüne kadar cenazesi ailesine verilmeyen Rozerin Çukur’un akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbeti ve faillerinin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışlarının 583’üncü haftasında da bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.
“Failler belli, kayıplar nerede?” pankartının açıldığı eylemde her hafta olduğu gibi gözaltında kayıpların fotoğrafları ve karanfiller taşındı.
Eyleme insan hakları savunucuları, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
Bu haftaki eylemde, 8 Ocak 2016’da Diyarbakır’ın Sur ilçesinde öldürülen ve bugüne kadar cenazesi ailesine verilmeyen Rozerin Çukur’un akıbeti soruldu.
Eylemde ilk olarak, gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Anne Yıldız, 21 yıldır hiçbir şeyin değişmediğini belirterek, “Bugün Cizre’de, Sur’da anneler çocuklarının bedenlerini arıyor” dedi.
Gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun ise 21 yıldır kendi seslerini duyan kimsenin olmadığını belirterek, “Hiçbir zaman devletin kirli yakasını bırakmayacağız. Kayıplarımızın hesabını soracağız sizden” dedi.
Babası Fehmi Tosun’un akıbetini sormak için 12 yaşından beri alanlarda sesini yükselten kızı Besna Tosun, yıllardır aynı öfke ile alanlarda olduğunu vurgulayarak, “Yıllardır bir belirsizlik ve acı ile yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bilemezseniz. Biz başaramadığımız için bu Sur ve Cizre’de anneler çocuklarını arıyor” diye konuştu. Tosun, kayıplarının hesaplarını sormaya devam edeceklerini dile getirerek, “90’ların cehennemlerinden bugünlerin cehennemlerine yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Bakın ben babamın resmini en yükseğe kaldırıyorum ama sizin çocuklarınız sizin adınızı duyduğu zaman başlarını öne eğecektir” diye konuştu.
Rozerin Çukur’un akıbetini sormak amacıyla hazırlanan basın metnini gazeteci Deniz Can Abay okudu.
Abay şunları söyledi:
“Gücünü inkar ve zulüm aracı haline getirmiş iktidara karşı, yaşam hakkını, hakikati ve adaleti savunmak için, 27 Mayıs 1995 tarihinde saat 12:00 de Galatasaray’a çıkarak kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen sessiz direnişi başlattık.
“Varoluş nedeni yurttaşa yönelmiş her türden şiddeti bertaraf etmek olan devletin yarattığı şiddet ortamında, bugün Sur’da, Cizre’de anneler yıkıntılar altında çocuklarından bir parça arıyor. O annelerden biri olan Fahriye Çukur, 8 Ocak 2016 tarihinden beri lise öğrencisi kızı Rozerin’i arıyor. Rozerin, Sur’da üzerinde okul forması, elinde kitaplarıyla vurularak öldürüldü ve bedeni ailesine teslim edilmedi. Türkiye mezarsız ölüler, mezarsız anneler ülkesi olmaya devam etti.
“Türkiye, Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair Uluslararası Sözleşme’nin tarafı olmalıdır. Ceza kanununda zorla kaybetmeyi yasaklayan ve bu suçu bir insanlık suçu olarak niteleyen hükme yer vermeli, zorla kaybetme bakımından zamanaşımının işlemeyeceği garanti altına alınmalıdır.
“Devleti yönetenlerin, “Kayıplarımız nerede, Rozerin nerede?” sorumuzu cevaplamasına ihtiyacımız var. Çatışmaların son bulmasına, silahların susmasına, konuşmaya, müzakereye, barışa ihtiyacımız var.
“Biliyoruz; tüm bunlar gerçekleşmeden yaşam hakkı saldırı altında olmaya, kayıpların akıbeti karanlıkta kalmaya, kaybedenler cezasızlık zırhıyla korunmaya, bu topraklar tüm evlatları için cehennem olmaya devam edecek.
“21 yıllık arayışımız,21 yıllık bekleyişimiz,21 yıllık inadımız,21 yıllık mücadelemiz bu yüzden. Hak ve özgürlüklerimize, insanlık onuruna, barışa sahip çıkmaktaki ısrarımız bu yüzden. Unutmamamız, vazgeçmememiz bu yüzden.”