Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’daki kritik görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
‘ERDOĞAN TÜRKİYE HALKI İÇİN MUHTEŞEM BİR İŞ YAPIYOR’
Toplantıda söze Trump başladı. ABD Başkanı, Erdoğan ile çok harika ve verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi. Trump, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, tıpkı bizim mücadele ettiğimiz gibi terörle mücadele ediyor” dedi.
ABD Başkanı Trump, Türk ve Amerikalı yetkililerin F-35 meselesinin çözümü konusunda yoğun şekilde çalıştıklarını açıkladı. Trump, Erdoğan’a, Türkiye’nin IŞİD lideri Bağdadi’ye yönelik operasyondaki iş birliği ve katkısından dolayı teşekkür etti.
ABD Başkanı Trump, Türkiye ve ABD müttefikliğinin NATO ve Ortadoğu için çok önemli bir güç olduğunu vurguladı.
Türk ve Amerikalı yetkililerin F-35 krizinin çözümü konusunda yoğun bir şekilde çalıştıklarını belirten Trump, “Umuyorum ki bu durumu çözebiliriz,” diye konuştu.
ABD Başkanı Trump, iki ülke ilişkilerinin çok iyi olduğunun altını çizerek “Erdoğan, Türkiye halkı için muhteşem bir iş yapıyor,” değerlendirmesinde bulundu.
Trump, Türkiye’nin mültecilere yönelik 40 milyar, Avrupa’nın ise 3 milyar dolar harcadığını ve IŞİD tutuklularının Avrupa’ya gönderilmesi gerektiğini de vurguladı.
“Kürtler ile hiçbir sorunumuz yok. Terör örgütleriyle sorunumuz var,” diyen Trump, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Kürtlerle çok iyi ilişkisi var, Türkiye’de de çok fazla Kürt var ve her türlü imkanları var,” şeklinde konuştu.
ERDOĞAN: MUTABAKATIMIZA BAĞLILIĞIMIZ SÜRÜYOR
Konuşmasına Trump ve eşi Melania Trump’a misafirperverlikleri için teşekkürlerini ileterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Trump ile gündemlerinde yer alan konulara ilişkin kapsamlı ve samimi görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlü ve sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi, iş birliğimizin derinleştirilmesi konularında hemfikiriz. Köklü müttefiklik bağımıza uygun bir şekilde ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmakta kararlıyız. Sayın Başkan’la milli güvenliğimizi tehdit eden terör oluşumlarıyla mücadele konusunda karşılıklı irademizi teyit ettik. DEAŞ’a karşı ortak mücadelemizin sürdürülmesinin önemine değindik. Bilindiği gibi özellikle Bağdadi’nin ölümünden sonraki süreçte de bizler gerek cezaevlerinden Suriye tarafında kaçmaya çalışan gerek ülkemizde şu anda 2 bin 200 civarında DEAŞ’lı elimizde tutuklu veya mahkumdur,” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, “Ülkemiz bu harekatla (Barış Pınarı) PKK/YPG’nin Suriye’deki ayrılıkçı gündemine ağır darbe vurmuştur. 17 Ekim mutabakatımızla Suriye’de iş birliğimizin geliştirilmesi için önemli bir fırsat yakaladığımızı düşünüyoruz.” dedi.
“Bu ay başında Telabyad’da pazar yerine koydukları bombanın patlaması neticesinde 13 sivil hayatını kaybetti. Buna rağmen biz Suriye’deki krize kalıcı bir çözüm bulmak için Amerika ile olan mutabakatımıza bağlılığımızı sürdürüyoruz,” diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki bu amacı gerçekleştirebileceği en güvenilir ortağı Türkiye’dir, öyle olmalıdır. Ülkemiz DEAŞ’la göğüs göğüse mücadele eden ve bu uğurda şehitler veren tek NATO müttefikidir. Bugüne kadar 7 bin 680 yabancı terörist savaşçı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. DEAŞ’la bağlantılı olabileceğini değerlendirdiğimiz yaklaşık 77 bin kişiye de ülkemize giriş yasağı koyduk. Şu an hapishanelerimizde 40 farklı ülke vatandaşı 1216 DEAŞ mensubu var. PKK/YPG’nin elindeki kamplardan kaçarak Türkiye’nin kontrolündeki bölgeye geçen aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu 287 kişiyi yakaladık.
Şahsımı yayınlarında manşet yaparak hedef gösteren sadece Türkiye’de 304 vatandaşımızın ölümüne yol açan bu terör örgütüyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Yabancı terörist savaşçıların kaynak ülkelerce alınması da büyük önem arz ediyor. Avrupa’dakiler başta olmak üzere kaynak ülkelerini geri kabule ikna etme konusunda sayın Başkan’la ortak anlayışa sahibiz.”
‘MÜLTECİLERE 40 MİLYAR DOLAR HARCAMA YAPTIK’
Türkiye’nin Suriye ile 911 kilometre uzunluğunda sınırı bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, “Bu ülkede yaklaşık 9 sene önce çatışmalar başladığında hadiselerden en fazla etkilenen biz olduk. Halihazırda 3 milyon 650 bini Suriyeli daha çok Arap, Ezidi, Keldani olmak üzere, bunun yanında 350 bini de Kürtlerden oluşan 4 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Bu insanlar için bütçemizden şu ana kadar 40 milyar doları aşkın harcama yaptık. Avrupa ise bize şu ana kadar söz verdiği halde ne yazık ki 3 milyar avro gibi bir desteği STK’lerimize sağladı,” şeklinde konuştu.
Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra şehir ve köylere de geri dönüşlerin başladığını söyleyen Erdoğan, “Hazırladığımız ve sayın Trump’la paylaştığımız özellikle plan-projeyi Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun da desteğiyle hayata geçirebilirsek önümüzdeki dönemde geri dönenlerin sayısı daha da artacaktır. Hedefimiz ilk güvenli bölge Irak sınırından Cerablus’a kadar olan bölgede 20 mil derinliğinde olan bölgeye 1 milyon insan yerleştirilebilir. Rakka, Deyrizor bu bölgeye de 1 milyon yerleştirilmesi halinde bu rakam 2 milyona ulaşmış olur,” ifadesini kullandı.
Savunma sanayi alanındaki ilişkiler konusunun da gündemlerinde yer aldığını aktaran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“S-400 sistemi ve F-35 programı başta olmak üzere bu alanda karşılaştığımız sınamaların üstesinden ancak diyalogla gelebiliriz. Değerli dostum, Türkiye’nin Patriotlar konusunda maruz kaldığı haksızlıkları Osaka’da bizzat kendileri gayet güzel, açık bir şekilde ifade etmiştir. Sayın Başkan’a şayet istenilen şartlarda teklif verilmesi halinde Patriot satın alabileceğimizi tekrar söyledim ve söylüyorum. Türkiye olarak Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’yle de yapıcı bir diyalogla angajmanımızı sürdürmeye hazır olduğumuzu sayın Başkan’la paylaştım.”
‘TABİİ Kİ MEKTUPLARI TRUMP’A GERİ VERDİM’
İki başkanın konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçildi. ABD Başkanı, toplantının soru-cevap kısmında ikinci soruyu soracak gazeteciyi Erdoğan’ın seçmesini istedi. Ancak bu sırada “sadece dost muhabirler” ifadelerini kullanması dikkat çekti.
Soru-cevap kısmındaki önemli kısımlar ise şöyle oldu:
SORU: 9 Ekim’de size Trump mektup gönderdi. Orada sert cümleler vardı. Siz bu mektubu dikkate almayarak Kuzey Suriye’de askeri operasyonu başlattınız.
ERDOĞAN: Bu mektupları sayın Başkana takdim ettim. Ferid Abdi Şahin gibi bir teröristin Amerikan başkanı tarafından muhatap alınmasını üzüntüyle karşıladım. Yüzlerce insanımızın öldürülmesine sebep olan, şu anda cezaevinde Apo’nun ‘benim manevi oğlum’ demiştir. Bu şahsın ABD tarafından karşılanması bizi üzmüştür. Aynı şekilde Rusya tarafından karşılanmıştır. Terörizmle mücadelede zora giriyoruz. Bugün bize yarın bir başkasına. O bakımdan konudaki hassasiyetimiz devam ediyor. Bunlarla ilgili de belgeleri verdim. CIA’nın bu adamın terörist olduğuna vermiş olduğu belgeyi de kendilerine bugün takdim ettim. CIA da bunun terörist olduğunu belgelemiş. Sayın Başkana aynen takdim ettik. Gelen mektubu da aynı şekilde kendilerine verdik.
İKİ LİDER DE ‘KÜRTLERLE SORUNUMUZ YOK’ DEDİ
SORU: Kürdistan ve peşmerge için IŞİD’le mücadele verdiğiniz için teşekkür ederim. Benim görüştüğüm senatörler Kürdistan’ın azınlıkları koruduğunu söylüyorlar. Sizin Kürtlerle ilgili net politikanız nedir? Siz neden Kürtlerle müzakerelerle Irak’ta müzakere etmiyorsunuz?
TRUMP: Kürtlerle harika bir ilişkimiz oldu. IŞİD’e karşı mücadeleyi yürüttük. Çok başarılı olduk. Daha önce de söylediğim gibi yüzde 100 oranında yakalayabildik. Askerimiz çok hızlı şekilde yüzde 100’e ulaştı. Kürtlerle harika ilişkimiz var. Bence sayın Cumhurbaşkanının da Kürtler içerisinde harika ilişkileri. Çok sayıda Kürt Türkiye’de çok iyi yaşıyor. Mesela sağlık gibi konularda.
ERDOĞAN: Bir şeyi birbirinden ayırt etmemiz lazım. Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Kürtlerin içinden çıkan bir kısım teröristler. Kim bunlar? YPG/PYD ki bunlar PKK’nın uzantılarıdır. Nasıl ki Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimizle bizim münasebetlerimiz gayet iyiyse Kuzey Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle de bizim bir sorunumuz yok. Esed’in Kuzey Suriye’deki Kürtleri kabul etmediği dönemde ben o zaman Esed’e ‘Yanlış yapıyorsun, pasaportlarını ver’ demişimdir. Benim böyle bir konumum var.
İki, çok daha önemlisi, şu anda bilmeni isterim Parlamentoda benim partimin 50’yi aşkın Kürt milletvekili vardır. Bizim Kürtlerle sorunumuz yok. Bizim sorunumuz teröristlerle. Herhalde teröristlere sizler de sahip çıkmazsınız. Kim olursa olsun. Bunda ayrım yapmayacağız. Bizim mücadelemiz dediğim gibi tamamen teröristlerledir. Çünkü teröristin ırkı, milleti, dini, vatanı olmaz. Terörist teröristtir. Eğer mücadeleyi vermezseniz, bedelini yarın çok ağır ödersiniz. (DUVAR-AA)