HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçime kadar Newroz ruhuyla çalışacaklarını belirterek, "Newroz bu yıl 21 Mart’ta başlayacak 31 Mart'ta devam edecek" dedi. Erdoğan'ın HDP'ye yönelik suçlamalarına tepki gösteren Temelli "Yetmedi, kalkıp bu partiye oy veren 7 buçuk milyon insana -sandıklardan 6 buçuk milyon çıkıyor ama oyumuzun 1 milyonunu çalıyorlar- kalkıp dinsizsiniz, imansızsınız diyor. Bu kabul edilemez" yanıtını verdi.
Ekonomi için kriz sözcünün yetersiz kaldığını belirten HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, büyük bir çöküntü içinde olunduğunu söyledi. Yerel yönetimlerde kayyım döneminin sonuna gelindiğini de vurgulayan Temelli, hükümete, “İnsanları tehdit etmekten vazgeçin” çağrısı yaptı.
Seçim çalışmaları kapsamında Siirt Eruh’ta halka hitap eden Temelli, yarın başlayacak Newroz kutlamalarının 31 Mart’a kadar süreceğini ifade etti ve “10 gün boyunca Newroz ruhuyla 7/24 çalışacağız ve halkların beklediği o demokrasi ve barış mücadelesini mutlaka başarıya ulaştıracağız. 31 Mart’ta sandıklarımızdan demokrasi çıkacak, barış çıkacak, HDP çıkacak ” dedi.
Temelli’nin konuşmasıda şu başlıklar öne çıktı:
HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ: Çıkmış bizlere diyor ki defolun gidin, biz de ona diyoruz ki hiçbir yere gitmiyoruz, burası bizim ortak vatanımız. 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. Hep birlikte sandıkta oyumuza, geleceğimize, irademize sahip çıkıyoruz ve ondan sonra siz gidiyorsunuz, yavaş yavaş toplanmaya başlayın. Süpürgeler hazır mı? Herkes süpürgelerini hazırlasın çünkü 31 Mart’ta çöpünü, çamurunu, hırsızlığını, kayyımını hep birlikte faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız! Biz 31 Mart’ta bu zulmü de bu şiddeti de süpürüp atacağız.
LEYLA GÜVEN 133 GÜNDÜR AÇLIK GREVİNDE: Tam 133 gündür Leyla Güven, açlık grevinde. Barış için, demokrasi için… Biz hep birlikte Leyla Güven’in sesine ses katıyoruz. Hep birlikte onun demokrasi, adalet ve barış mücadelesine güç katıyoruz. Güç katmaya, ses katmaya devam edeceğiz. Onunla birlikte bugün cezaevlerindeki binlerce tutsak açlık grevinde. Haklı bir mücadeledir; meşrudur, yasaldır. Yasaların uygulanmasını talep ediyorlar. Dünyanın her yerinde bugün açlık grevinde olan insanlar yasaların uygulanmasını, hukukun gereğini talep ediyor. Adalet Bakanı’na çağrı yapıyorlar. Biz de buradan bir kez daha Adalet Bakanı’na çağrı yapıyoruz. Diyoruz ki yasaların gereğini yerine getirin. Sayın Öcalan’a uygulanan mutlak tecride son verin. Ailesi ve avukatlarıyla düzenli bir şekilde görüşebilsin.
SÖYLEMEDİĞİMİZ SÖZLERDEN HABER YAPMAYIN: Bizim sözlerimizi çarpıtmayın. Bizim söylemediğimiz sözlerden haber yapmayın. Bakın bugün buraya CNN, Hürriyet, TRT geldi mi? Hayır. Onlar işin kolayını bulmuşlar; masa başında oturup HDP’ye ve Kürtlere düşmanlık yapmak, seçim dönemi boyunca iktidara özel haber yapmak. Bundan başka ellerinden bir şey gelmiyor. Ama hakikat burada, tam da Eruh’ta. Gel burada hakikati dinle, gel burada gerçekleri dinle! Gazetecilik yap. Bu ülke en büyük ızdırabı basının özgür olmamasından çekiyor. Eğer bu ülkede basın özgür olsaydı; halk bu kadar yalana maruz kalmayacaktı, bu ülke bu kadar kötüye sürüklenmeyecekti. Bu kadar gazeteci cezaevinde olmayacaktı. Madem yalan haber yapıyorsunuz, teşhir olduğunda haberinizi düzeltmeyi bilin, özür dilemeyi bilin. Ne diyorlar, “Sezai Temelli düzeltsin”. Ben ne düzelteceğim sizin yalan haberinizi! Kim yalan haber yapıyorsa o düzeltecek. Kim yalan siyaset yapıyorsa o düzeltecek. Yalanlarıyla, yalan siyasetleriyle, yalan medyalarıyla bu ülkeye bir şeyi dayatıyorlar. Kendilerini, kendi çarpık iktidarlarını dayatıyorlar.
OYUMUZU ÇALIYORLAR: Bu ülkeye kötülük yapmaya son verin. Bu ülkeyi bölmeye, ayrıştırmaya son verin. Bu ülkenin insanlarına düşmanca yaklaşmaya, insanlara uyguladığınız şiddete, zulme son verin. Yapmayın! Bu zulümdür, ayıptır, günahtır. 20 milyon Kürdü bu ülkeden kovuyorlar. Yetmiyor, dönüyor ‘HDP teröristtir’ diyor. Yetmiyor, bunu bütün halka yayıyor. Çiftçiler, manavlar esnaf terörist oluyor. Hızını alamıyor, neredeyse bütün memleket terörist. Yetmedi, kalkıp bu partiye oy veren 7 buçuk milyon insana – sandıklardan 6 buçuk milyon çıkıyor ama oyumuzun 1 milyonunu çalıyorlar – kalkıp dinsizsiniz, imansızsınız diyor. Bu kabul edilemez. Nerede görülmüş bir cumhurbaşkanı kendi halkına defolun gidin desin. Nerede görülmüş bir cumhurbaşkanı kendi halkına dinsiz, imansız desin. Nerede görülmüş bir cumhurbaşkanı kendi toplumuna terörist desin. Hiçbir yerde görülmemiş, görülmez de. Bir ülkenin cumhurbaşkanı, bütün vatandaşlarına eşit mesafede yaklaşmalıdır, herkesi kucaklamalıdır. Bu Cumhurbaşkanı, kendinden olmayan herkese ayrımcılık yapıyor. Toplumu bölüyor. Bir ülkeyi, önce toplumu ayrıştırarak bölersiniz. Buna izin vermeyeceğiz.
KATLİAM SEÇİM MALZEMESİ YAPILIR MI?: 50 kişinin katledilmesi seçime malzeme yapılabilir mi? İşte Yeni Zelanda örneği. Orada masum 50 insan katledildi. Hem de ibadetlerini yaptıkları sırada. Bu seçime malzeme yapılabilir mi? Bunun karşısına hep birlikte çıkacağız, lanetleyeceğiz ve bir daha olmaması için, böyle bir acıyı insanlığın yaşamaması için üzerimize düşeni yapacağız. Ama bugün dini siyasete alet edenler, o katliamı sinevizyonlarda gösterip düşmanlığı, ayrımcılığı körüklüyorlar.
DEFİN HAKKINI ENGELLEDİLER: İşte açlık grevi, bu mücadele tam da bu hukuksuzluğa bu adaletsizliğe karşı bir mücadeledir. Bu mücadelede barış isteyen, hukuk isteyen insanlar vardır. Adalet herkes için vazgeçilmez bir haktır. O hakkın peşinden gitmeye devam edeceğiz. İnsanlar öldüğünde, hak vaki olduğunda hüküm kalkar ve ondan sonra insanlar dini vecibelerinin gereği olarak cenazelerini kaldırırlar. Bu ülkede ölmüş, yitip gitmiş bir insanın, defin hakkını engellemek, dini siyasete alet emektir. Bunu din adına yaptığını söyleyenler, aslında insanların tertemiz duygularıyla oynamaktadır. Ailelerin üzüntülerini, hüzünlerini yok sayarak; defin hakkını yok sayarak, taziyelerini engelleyerek, görülmemiş işler yaparak bu ülkeye kötülük yapıyorsunuz.
EKONOMİ ÇÖKÜNTÜDE: Umudunuzu yitirmeyin, umudunuzu terk etmeyin; bugünler de geçecek. Bu enkazı hep birlikte kaldıracağız. Ülke büyük bir yıkım altında. Kentlerimiz yıkım altında. Ekonomi çökmüştür. Eskiden ekonomik krizden bahsederdik, şimdi ekonomi öyle bir yere sürüklenmiş ki kriz sözcüğü yetersiz kalıyor. Büyük bir çöküntü içerisindeyiz. Herkes borçlu. Vatandaşların yüzde 51’i kredi kartı borçlusu. Çok daha fazlası tüketici, kredisi borçlusu. Esnaf borçlu, çiftçiler borçlu. Borçsuz kimse yok.
EY SAVCILAR HUKUK KİTABI OKUYUN: Hakikati söyleyenlere de ya medya yoluyla, yalan haberleriyle, saldırıyorlar ya da yargıya talimat verip, soruşturma açıyorlar. Benim konuşmalarımdan o denli rahatsız olmuşlar ki terör propagandası yapıyor diye savcı soruşturma açıyor. Senin vazifen bu mudur? Savcıların elinde hiçbir delil yok. Olamaz da. Bizim suçla ilişkimiz yok. Biz hakikatin sesiyiz. Halkın sesiyiz. Bu halkın içinde bir tane suçlu bulamazsınız. Sabah akşam GBT yapıyorsunuz, trafik suçu bile olan yok! Ne suçundan bahsediyorsunuz? Ama sen talimat almışsın, o talimatın gereği iddianame hazırlıyorlar. Bizim arkadaşlarımızın iddianamelerine bakın. Aynen şu cümleler yazıyor: “Suç deliline rastlamamakla birlikte kanaatimizce”. Benim de bir kanaatim var ey savcılar! Sizin diplomanıza rastlamamakla birlikte, hukukçu olduğunuz söyleniyor. Bu nasıl hukuk anlayışı? Bu nasıl adalet anlayışı? Bir zahmet o talimatları okuyacağınıza, birkaç tane hukuk kitabı okuyun, böyle savcılık mı olur?
DEMOKRASİYİ YÜKSELTECEĞİZ: Bu siyasi krizi aşmak için yerellerde yerel demokrasiyi, radikal demokrasiyi hep birlikte yükselteceğiz. Herkes siyaset yapacak, herkes siyasete katılacak.Herkes kendi yerelinde, mahallesinde, ilçesinde, ilinde siyasete katılacak. Siyaset yapma hakkını kimseye devretmeyecek. Hele hele böyle otoriter rejimlere, diktatörlük heveslilerine devredecek bir tek oyumuz da siyasetimiz de yoktur. Bir oy çok şey değiştirir, değiştirecek. Türkiye’nin önünü HDP açacak.
MERMİ KAÇ PARA BİLMİYORUZ, EKMEK KAÇ PARA, SÜT KAÇ PARA BİLİYORUZ: Bugün bütçe hakkı gasp edilmiştir. Hepimizin vergileriyle, emeğiyle var edilen bütçe, onların bütçe anlayışı çerçevesinde halka hizmet olarak dönmüyor. Müteahhitlerine gidiyor, silahlanmaya gidiyor, mermiye gidiyor. Sonra da dönüp diyorlar ki, siz bir mermi kaç paradır biliyor musunuz? Bilmiyoruz, bilmek de istemiyoruz. Ama biz ekmek, süt kaç para biliyoruz. Ve diyoruz ki, bizim savaşla işimiz yok. Barış diyoruz. Toplumsal barış diyoruz. İş istiyoruz, aş istiyoruz. Hakkımızı istiyoruz.
KAYYIM DÖNEMİ BİTTİ: Biz Türkiye’nin önüne bir seçenek koyduk. Umutsuzluğu ortadan kaldırdık, herkesi sandığa davet ettik, seçenek koyduk. Bundan o denli rahatsız olmuşlar ki bizim oylarımıza haram oy diyorlar. Bizim oylarımız ana sütü gibi helaldir. Kayyımları süpürüp atacağız. Sadece Eruh’ta değil, iktidara gelebildiğimiz her yerde iktidara geleceğiz. Siirt’te, Kurtalan’da, Bingöl’de, Muş’ta, Kars’ta…Tek başımıza iktidara gelemediğimiz yerde demokrasi güçleri iktidara gelecek. Bunlar alıştılar kayyımcılığa; şimdiden belediye başkanlarını, kazanma olasılığı olan insanları tehdit ediyorlar. Diyorlar ki seçilirseniz kayyım atarız. Yok öyle bir şey; o kayyım dönemi bitti! Hiçbir şey yapamazsınız, kayyım atayamazsınız! İnsanları tehdit etmekten vazgeçin. Kim ki seçilmiştir, o artık halkın belediye başkanıdır. Sandığa gittiğinizde HDP logosu varsa, oraya basıyorsunuz. Orası demokrasi, orası barış orası, umuttur. HDP logosu yoksa; kendisine zulmeden, kendisini bu ülkeden kovan, terörist diyen, dinsiz imansız diyenlere karşı demokrasi güçlerinin adayını iktidara taşıyacaktır. (DUVAR)