Suruç’ta 33 gencin yaşamını yitirdiği IŞİD'in canlı bomba saldırısına ilişkin açılan davanın 6’ncı duruşmasında konuşan tek sanık Yakup Şahin, mağdurlara seslenerek "Herkes diyor bu olayı devlet yaptı. Devlet yaptıysa devleti suçlayın" dedi.
Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Amara Kültür Merkezi’nde 20 Temmuz 2015 tarihinde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde bir araya gelen 300 gence yönelik IŞİD’in yaptığı bombalı saldırıda yaşamını yitiren 33 gence yönelik açılan davanın 6’ncı duruşması Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Urfa T Tipi Cezaevi Kampüsünde görülen duruşmaya, Suruç’ta yaşamını yitirenlerin aileleri ve yaralı kurtulanlar, HDP Urfa Milletvekilleri Ayşe Sürücü, Nusrettin Maçin, ESP Genel Başkan Vekili Fadime Çelebi, SGDF MYK üyeleri ve dernek üyeleri, HDP il, ilçe örgütü üye ve yöneticileri ile avukatlar katıldı.
SANIK YİNE SEGBİS’LE KATILDI
Duruşma kimlik tespitlerinin ardından başladı. Duruşmanın tek sanığı Yakup Şahin bulunduğu cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmada ilk olarak söz alan bombalı saldırıda yaşamını yitiren Uğur Özkan’ın babası Mehmet Özkan, sanık Yakup Şahin’e dönerek, “Yakup Şahin’e soruyorum vicdanın rahat mı? Bu katliamı yaptın geceleri rahat uyuyor musun” diye sordu. Sanık Yakup Şahin’in “Evet vicdanım rahat. Çünkü ben bir şey yapmadım. Geceleri rahat uyuyorum” demesi aileler tarafından tepki ile karşılanırken, mahkeme başkanı araya girerek Şahin’in susmasını istedi.
‘MAHKEME ÖRNEK BİR KARAR ALMALI’
Daha sonra söz alan patlamada yaralı kurtulan Erkan Keskin, “Bu mahkemenin kitle katliamına, toplumsal katliamlara örnek bir kararla sonuçlanmasını istiyorum” dedi. Yaşamını yitiren Çağdaş Aydın’ın babası Fethi Aydın da, “Bu katliamcı Yakup Şahin dinleme cesareti bile gösteremiyor. Yakup piyondur, biz onun mahkeme salonuna getirilmesini istiyoruz. Bu piyonu yöneten de yargılansın istiyorum. Artık taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz. Bu katliamcılardan hesap soracağız. Mahkeme heyetine de şunu söylüyorum; bu devran böyle gitmez bu Saray’ın iktidarı böyle yönetemeyecek sizi. Bağımsız yargı olması dileğiyle” diye konuştu.
‘BABAMIN ÜZERİNDEN BİR TORBA BİLYE ÇIKTI’
Yaşamını yitiren İsmet Şeker’in kızı Yağmur Şeker de, “Evimize bir tebligat geldi. Babamın üzerinden çıkan bilyeler var. Babamın eşyaları bir yana babamın üzerinde bir poşet bilye çıktı. Ben bu pislik adamdan hesap sormak için buraya gelmesini istiyorum“ diye belirtti.
‘KAYILARIN DOSYAYA GİRMESİNİ İSTİYORUZ’
Ailelerin konuşmalarının ardından avukatlar söz aldı. İlk olarak söz alan Avukat Ruken Gülağacı, 6 duruşmadır davada bir ilerlemenin olmadığını hatırlattı. Her duruşma olay yeri görüntülerinin dosya ya girmesini talep ettiklerini dile getiren Gülağacı, “Bu dosyada toplumun adalet talebi var, sadece ailelerin değil. Talebimizi yeniliyor, tekrardan Yakup Şahin’in duruşmada hazır olmasını istiyorum” dedi.
Ardından söz alan Avukat Serdil İzol, hukuk dışı bir taleplerinin olmadığını, bu şahsın burada olmasının bir zararının olmadığını düşündüklerini söyledi. Etkin bir soruşturma yürütülmediğini belirten İzol, şöyle devam etti: “Çünkü iddianamede katliam öncesi ve sonrası güvenlik görüntüleri yer almıyor. O gün oradaki polisler GBT kaydı yapıyor, ancak bu kayıtlar dosyaya konulmadı. Hatta dosyada yargılanan polislerden biri o gün GBT kaydı aldıklarını söyledi. Bu kayıtların dosyaya girmesini istiyoruz.”
‘GÖRÜNTÜLER NEDEN DOSYAYA KONULMUYOR?’
Avukat Gülhan Kaya da, görüntü kayıtlarının dosyaya neden getirilmediğini sorarak, şunları dile getirdi: “Suruç Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2 polis hakkında görevi kötüye kullanmaktan dava açıldı. Aslında bu davanın açılmasının nedeni istihbari bilgiler var. Bu bilgilerden biri canlı bomba ihtimaline karşı güvenlik önlemi alındı. Ancak bu istihbari bilgiye rağmen, önlem alınmıyor. Zaten kasıtları olduğu için dava açılıyor. Yargılanan polislerden Ahmet Oğuz Davarcı hakkında soruşturma açılınca o güne dair GBT yaptığı belgeyi istediğini, ancak bu belgenin kendisine verilmediğini söylüyor. Ve o belge dosyaya konulmadı.”
‘OLAY ANINI SORMAK İÇİN SANIK OLMAYA GEREK YOK’
Kaya, Abdullah Ömer Arslan’ın ifadesinin tekrar alınmasını talep ederek, “Bu kişiye olay anını sormak için kişinin sanık olmasına gerek yok. Biz avukat olarak görüntü kayıtlarını tabi ki soracağız. Doğrudur kolluk kuvvetleri delil saklayabilir, peki mahkeme burada nasıl devreye girmiyor. Biz adalete inancımızı kaybetmekte haksız mıyız. Bu memlekette bir basın açıklaması olacaksa 3 kişiye 10 polis güvenlik amacı ile veriliyor. Biz bunu bu ülkede biliyoruz. Geçtiğimiz hafta Cumartesi Anneleri’nin gözaltına alınmasından biliyoruz. Binlerce polisin o alana yığılmasından bahsedebiliriz. Peki, Suruç zamanı neden güvenlik alınmadı” diye sordu.
DURUŞMA 22 KASIM TARİHİNE ERTELENDİ
Yakup Şahin’in konuşmasının ardından mahkeme heyeti, dava avukatlarının taleplerinin kabul edilmesine, İlhami Bali’nin eşi Hülya Bali’nin tanık olarak beyanının alınmasına, yine o gün Suruç’ta yurttaşlar tarafından şüpheli bulunarak kolluk kuvvetlerine teslim edilen Abdullah Ömer Arslan’ın tanık olarak dinlenmesine, patlama günü ve sonrasına ait görüntülerin hazırlanması için Suruç İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına, yine o güne ait Suruç İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan GBT tutanakları ile telsiz konuşmalarının hazırlanması için Suruç İlçe Emniyetine yazı yazılmasına, Yakup Şahin’in duruşma salonuna getirilmesi talebinin reddine ve Suruç Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 2 polis hakkında görevi kötüye kullanmaktan açılan davanın bu davayla birleştirilmesi taleplerinin ret edilmesine karar vererek duruşmayı 22 Kasım tarihine erteledi. (Kaynak: MA)