İçişleri Bakanı Soylu, “Kürt olan valimiz var, emniyet müdürümüz var. Alevi kaymakamımız var. Babası dede olan emniyet müdürümüz var. Ermeni kaymakamımız var. Caferi valimiz var” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da Alevi dernekleri ve cemevlerine yönelik saldırılarla ilgili konuştu.
NTV canlı yayınına katılan Süleyman Soylu, “Türkiye’ye bir tek şey sormak istiyorum. ABD son 3 yılda PYD’ye 2 milyar dolar niye yardım eder? Acaba Türklerle Kürtler arasında bir şey oluşturabilir miyiz, Sünnilerle Aleviler arasında bir süreç oluşturabilir miyiz diye uğraşıyorlar. Türkiye Sünni-Alevi çatışmasıyla zayıflatılmaya çalışılıyor. Bunu zayıfsanız yersiniz” ifadelerini kullandı.
“21. yüzyılın başında tam bu fay hatları tetiklenen bir Türkiye’de geldik. 21. asrın başından itibaren Cumhurbaşkanımız nasıl bir geçmişte bunları yaşamış, hissetmişsek, Tayyip Erdoğan da bunları bildiği için birinci mesele olarak bunları tuttu” diyen Soylu, “Türkiye, Türk-Kürt meselesi üzerinden Türkiye’yi zayıflatmaya çalışanlara tam da bu medeniyete, coğrafyaya yakışan bir anlayış ortaya koydu ve devam ettiriyor. İkinci mesele, Alevi-Sünni meselesi, üçüncü mesele laik-anti laik meselesi. Türkiye bunu da çözdü” şeklinde konuştu.
28 Şubat sürecini hatırlatan Soylu, “Türkiye 28 Şubat gibi tamamen bu ülkenin yapısına uygun olmayan, postmodern diye tanımlanan bir darbenin sonrasını bir millet olarak iyi yönetti. Toplumun tamamıyla iyi yönetti. Batı çalışma grupları, fişlemeler, insanların ayrıştırılması, ötekileştirilmesi bu millet 2002’de oyunu kullanarak tam da bu anlayışa itiraz eden bir zihniyeti iktidara taşıdı. Bugün Türkiye’de böyle bir tartışma yok. Kimsenin benim yaşam biçimine müdahale ediyorsunuz diye bir tartışması yok” dedi.
Türkiye’de kimsenin kimliğini ifade etmede endişe yaşamadığını belirten Soylu, şöyle devam etti:
“Üçüncüsü Alevi-Sünni meselesi: 2008-2010 arası bu ülkenin o gün Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, istedikleri zaman tetikleyebileceklerini düşündükleri üçüncü fay hattına da 2008’den itibaren ki belediye başkanlığı döneminde de aynı anlayışı aynı mantığı ortaya koyarak devam etti. Siz de siyaset yapsanız, değiştirsek koltukları, siz de buradan başlarsınız. Çünkü eğer bunu mağlup ederseniz diğer meseleleri mağlup ederseniz. Bu ülkede herkes ben Kürdüm diyebiliyor mu? Kimsenin böyle bir endişesi söz konusu mu? Bugün insanlar kendilerini ifade etmekte ötekileştiriliyor, ayrıştırılıyor mu, hayır.
Bizim Kürt olan valimiz var, Kürt olan emniyet müdürümüz var. Alevi kaymakamımız var. Babası dede olan emniyet müdürümüz var. Ermeni kaymakamımız var. Caferi valimiz var. Özbek Türkü valimiz var. Hatta son zamanlara kadar Alevi valimiz vardı. Biz pozitif ayrımcılık da yapıyoruz. Kendisini Alevi olarak tanıtan kaymakam adaylarını almak istiyoruz.”