Cumartesi Anneleri/İnsanları 570. buluşmalarında, 1996’da kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu. Bu haftaki buluşmaya gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül de katıldı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 570. buluşmalarında 28 Şubat 1994 tarihinde kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu.
Bu haftaki buluşmaya, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan ve dün tahliye olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül de katıldı.
Buluşmada konuşan CHP’li Tanrıkulu, sokağa çıkma yasağı ve çatışmaların sürdüğü Sur’la ilgili “5 bin yıllık tarihi kentte çok faili meçhul yaşandı. Fakat tarihin hiçbir döneminde göz göre göre ölüm yaşanmadı. 200’e yakın sivil ve çocuk şu an Sur’da” dedi.
Aynı durumun Cizre’de yaşandığını belirten Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, “Kısa Başbakanlık tarihinin, en kanlı başbakanlığı oldu. Eğer biraz vicdan taşıyorsa ölümlere engel olması lazım” sözleriyle seslendi.
Tanrıkulu’nun ardından gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren konuştu. Cumartesi Annelerinin kayıp fotoğraflarına her gün bir yenisini eklediğini belirten Eren, “Hukuksuzluk işlemeye devam ediyor. Ölü bedenler üzerinden topluma ayar çekilmeye çalışılıyor. Sesimizi çıkartmazsak burada fotoğraflar çoğalacak” dedi.
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, “22 yıldır feryat ediyoruz. Başkalarına emsal olabilir miyiz derken, şimdi insanların kendi evlerinde, hem malları hem de canları yok ediliyor. Bizzat devletin kendisi bunu yapıyor. Benim evimi benim başıma yıkmaya hakkın yoktur. Otur kafanı iki elinin arasına al ve düşün. Senin evimi yıkmaya ne hakkın var? İnsanları yaşadıkları evde ve topraklarda rahat bırakın” diye konuştu.
HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da, “Yeni insanlar katılmasın diye burada oturuyoruz ama bugün Sur’da insanlar ölümle burun buruna. Elimizden geleni yapmamız gerekiyor” dedi.
Gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın amcası Recep Aydınlar ise, “Siyaset bu kadar genci kaybediyorsa, bu siyaset değildir. Siyaset denen zümre sınıfta kaldı. Bu ülke bu kadar gencine düşman, gencini öldürüyor. Siyasetin utanması lazım, bu siyaset iflas etmiştir” dedi.
Haftanın basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Meryem Göktepe okudu.
570 haftadır Galatasaray’dan, ancak evrensel hukukun işletilmesiyle ülkedeki hak ihlallerin son bulacağını söylediklerini belirten Göktepe, her gün cezasız bırakılan her insanlık suçunun yeni ve daha ağır insanlık suçlarını doğurduğuna tanıklık ettiklerini söyledi.
“23 yaşındaki Cüneyt Aydınlar, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyken, 10 Şubat ’94’te İncirli/ Ömür durağından TMŞ polisleri tarafından gözaltına alındı. Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü ve gözaltına alınmış bir kişi olarak, kayıtlara geçti.
“DGM Savcısı Aytaç Tolay’dan, Cüneyt’in sorgulanması için ek süre istendi, ağır işkence gören Aydınlar, 28 Şubat’ta yer gösterme bahanesi ile Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na götürüldü.
“Mahalle sakinleri 30 kadar polis eşliğinde getirilen Aydınlar’ın ellerinin kelepçeli, kan içinde, bir ayağı kırık ve yürüyemez halde olduğunu gördü. Polis, bu halde olan Aydınlar’ın yer gösterme esnasında kaçtığını, arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayarak firar ettiğine dair sahte bir tutanak düzenledi.
“Aynı operasyonda gözaltına alınan 14 kişi, çıkarıldıkları mahkemede Aydınlar’ın mahkemeye getirilmediğini, ağır işkence gören Aydınlar’ın “Ölmeye hazır mısın, ölmeye gidiyorsun” dinelerek hücreden çıkarıldığını, ölmesi durumunda Gayrettepe Siyasi Şube polislerinin sorumlu olacağını söyledi.
“Araştırma yapan İHD, 25 Mart ’94’de TMŞ’nin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini duyurdu.
“Cüneyt Aydınlar’ın kaybedilmesinde dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur.”