Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemleri eleştirirken hedef gösterdiği Prof. Ayşe Buğra, “Bu olacak şey değil. Çok sarsıldım” dedi. Buğra, Erdoğan’ın kendisini ‘eylemleri provoke etmekle’ suçlaması konusunda, “Provokasyon lafı o kadar kötü ki öğrenciye saygısızlık” ifadelerini kullandı.
Prof. Ayşe Buğra, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemleri eleştirirken kendisi hakkında sarf ettiği “Osman Kavala denilen, adeta Soros’un temsilcisi olan kişinin karısı da provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır” sözleri karşısında ‘çok sarsıldığını söyledi. Buğra, “Provokasyon lafı o kadar kötü ki öğrenciye saygısızlık” dedi.
‘ARTIK HER ŞEY OLUYOR’
Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz’a konuşan Buğra, “Cumhurbaşkanı’nın sizi itham eden sözlerini işitince ne hissettiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Tabii çok şaşırıyorsunuz. Bu olacak şey değil. Çok sarsıldım. Çok sarsıldım ama artık hiçbir şey için olmaz diyemiyoruz. Her şey oluyor.”
‘HOCALARIN YÖNLENDİRMESİYLE ORTALIĞA DÖKÜLECEK İNSANLAR DEĞİL’
Buğra, Erdoğan’ın kendisini ‘eylemleri provoke etmekle’ suçlaması konusunda da, “Provokasyon lafı o kadar kötü ki öğrenciye saygısızlık. Bizim öğrencilerimiz görüldü değil mi? Nasıl insanlar oldukları, nasıl kendilerini ifade edebildikleri… Hocalarının yönlendirmesi ile ortalığa dökülecek insanlar olmadığı herhalde görülüyor. Ne diyeyim?” ifadelerini kullandı.
‘OKULA GİTMİYORUM, DİRENİŞLERE BİR İKİ KERE GİTTİM’
Buğra, 2017 yılında Boğaziçi’nden emekli olduğunu, 2000’lerin başından bu yana da lisans sınıflarına iktisat dersi vermediğini belirtti; sosyal medyayla ilişkisi olmadığını, Twitter ve Facebook da kullanmadığını anlatarak, “Bir ders veriyorum. Onu da internetten veriyorum. Okula gitmiyorum. Direnişler sırasında bir iki kere gittim. Birine katıldım ama yani nasıl bir provokasyon yapıp da insanları…. Provokasyon lafı o kadar kötü ki öğrenciye saygısızlık” diye konuştu.
‘ÜNİVERSİTENİN BOZULMASINI İSTEMİYORLAR, BİR KORUMA İÇGÜDÜSÜ’
“Akademisyen ve öğrenciler ne istiyor?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Üniversiteyi korumaya çalışıyorlar. Çok kolay girilen bir yer değil Boğaziçi. Bunlar hakikaten çok çalışkan, ne yaptığını bilen insanlar. Aileler yıllarca uğraşıyor çocukları hazırlamak için. Ve çok memnunlar orada olmaktan. Çok sahipleniyor. Çok seviyorlar. Çok iftihar ediyorlar okullarıyla. Dışarıdan etkilerle bozulmasını istemiyorlar. Bir koruma içgüdüsü bu.”
‘HANGİ VANDALLIK?’
‘Vandallık’ suçlamasına “Hangi vandallık? Hepsinin talebi ortak: Bu üniversiteyi rahat bırakın” sözleriyle tepki gösteren Buğra, Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle iki yeni fakülte açılmasını da “Çok tuhaf” diye yorumladı. 30 yılı aşkın süre Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermiş bir isim olan Buğra, yeni fakülteleri şöyle değerlendirdi:
‘YENİ FAKÜLTE HABERİNİN DIŞARIDAN GELMESİ ÇOK TUHAF’
“Biz haberlerden duyuyoruz. Bizim üniversitede olmaz böyle işler. Kurumlar vardır. Kurumlar üniversite mensuplarıyla iletişim içinde hareket eder. Dışarıdan ‘Hukuk ve iletişim fakültesi açıldı’ diye haber gelmesi çok tuhaf.”
EŞİ İÇİN UMUTLU MU?
Buğra, AİHM kararlarına rağmen cezaevinde tutulan eşi Osman Kavala hakkındaki davalarının birleştirilmesi hakkındaki soruya ise şu yanıtı verdi: “Duruşmada avukatlar çok güzel anlattı. Tarihi bir savunma… Ama en ufak etki yapmıyor. (Kararı) Çok hızlı okudu heyet başkanı. Herhalde rahat değildi. O kadar hızlı okudu ki, celseye ara veriyor, toplanacağız diye bekliyordum. Çok üzücü bir manzaraydı. Tanıklar dinleniyor, savunmalar yapılıyor ama sonunda yine bu oluyor. Benim girdiğim kaçıncı dava, kaçıncı duruşma… Hep böyle.”
‘BİZİM İÇİN İŞKENCEYE DÖNDÜ, GENÇ İNSANLAR DEĞİLİZ’
Ayşe Buğra, “Ümitvar mıydınız?” sorusuna “Hayır, çok gayret ediyorum ümitlenmemeye. Ne ümit, ne ümitsizlik. Öyle gidiyorum işte” yanıtını verirken, bunun üzerine gelen “Ümitsiz misiniz?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Tabii yani. Bu ümitlenecek bir durum değil. Bir gün değişecek herhalde bu. Ne kadar sürdürülebilir, bilmiyorum. Herhalde bir noktada tahliye verecek birisi. Uzuyor, uzatılıyor. Gördüğüm o. Bizim için bir işkenceye döndü. Genç insanlar değiliz. Bir yaştan sonra 3.5 sene, insan hayatından alınan çok büyük bir zaman. Katlanılır olmaktan çıktı.” (Kaynak: Sözcü)