HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Hasip Kaplan'ın açıklamalarına cevap verdi. "İlkel milliyetçilik yani ırkçılık hastalıklı bir duygudur. Bazen Hasip örneğinde görüldüğü gibi insanı insanlığından eder" diyen Önder, HDP'nin yeni eşbaşkanını seçerken Kürtlüğüne ya da Türklüğüne bakmayacaklarını söyledi.
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, eski HDP Milletvekili Hasip Kaplan’ın dün akşam Twitter hesabından yaptığı açıklamalara cevap verdi.
Hasip Kaplan’ın yeni HDP Eş Başkanı’nın bir Kürt olması gerektiğini söylediği, paylaşımları dün akşam sosyal medyada tartışma konusu oldu. Kaplan’ın açıklamalarını HDP Genel Merkezi de resmi Twitter hesabından yaptığı bir açıklamayla kınadığını ve ayıpladığını duyurdu.
Kaplan, paylaşımlarında HDP Eş Başkanlığı için adı geçtiği ileri sürülen Sırrı Serayya Önder için de “Sırrı gitsin film çeksin” mesajını paylaştı.
Sırrı Süreyya Önder, Kaplan’ın dünkü sözlerine bu gün yaptığı bir açıklamayla cevap verdi. Önder’in açıklaması şöyle:
İLKEL MİLLİYETÇİLİK İNSANI İNSANLIĞINDAN EDER: İlkel milliyetçilik yani ırkçılık hastalıklı bir duygudur. Bazen Hasip örneğinde görüldüğü gibi insanı insanlığından eder. Bu siyasal çizgi Kürt, Türk, Ermeni, Süryani, Çerkez ve cümle Türkiye Halklarının evlatlarının Onur, Cesaret, Özgürlük İnancı ve eşsiz fedakarlıklarıyla bugüne gelmiştir. Rojava’da, Suruç’da, Şengal’de, Ankara Garı’nda Barış ve Özgürlük uğruna gözünü kırpmadan hayatını veren Türkler dahil bütün dünya halklarının çocukları için Hasip zihniyeti, ancak tükürülecek değersizliktedir. İçinde zerre utanma duygusu olan birisi onların aziz hatırasından biraz olsa utanır, utanmalıdır.
BARIŞ AKADEMİSYENLERİ: Binlerce Kamu Çalışanı, Barış Akademisyenleri, Öğrenciler, Sanatçılar, Basın Emekçileri zor zamanlarda Kürt Halkıyla omuz omuza durmanın bedelini aşından, işinden, canından, özgürlüğünden mahrum edilmekle öderken ve bir tekinden bile bir ‘ah!’ işitilmemişken bu soytarılık hangi mazeretle açıklanabilir? Kürtlükle ve Kürt halkını gözetmekle olabilir mi?
Öyle olsaydı eğer, Cizre, Sur, Nusaybin yanıp kül olurken bir kez olsun ekmeğini yediği, suyunu içtiği, vekilliğini yaptığı bu yerlere gelip bir dayanışma göstermek gerekirdi. İktidara ve zalimlere karşı o günlerde gayet ‘tutumlu’ ve ‘sinik’ davranan birisi, sıra yoldaşlık yapanlara gelince gelince böyle salyalar saçıyor. İbretliktir.
KÜRTLERLE YOLDAŞLIK ETMEK HEP AĞIR BEDELER PAHASINADIR: Kendi adıma Kürt halkından öğrendiklerim ve bu halkın bana kattıkları benim verdiğim emeğin kat be kat üstündedir. Bu itibarla ben bu halkın öğretmeni değil, öğrencisiyim. Ve hep böyle kalacağım. Son nefesime kadar bu halka borçlu olduğumu biliyorum. Bu sorumluluk ve borçluluk duygusu, hayatı ve mücadeleyi milletvekilliğinden ibaret sayanların anlayacağı bir hal değildir. Burada olan Türklerin tek bir sevdası vardır: İnsan kalmak! Kürtlerle yoldaşlık etmek hep ağır bedeller pahasınadır. Burası ‘abad’ olunacak bir yer değildir, bu kesin. Ama insan kalınacak bir yerdir bu da kesin.
EŞBAŞKAN SEÇERKEN KÜRTÜLÜĞÜNE VE TÜRKLÜĞÜNE BAKMAYACAĞIZ: Kongremizi, Eş genel Başkanlarımız Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ’ın önerisiyle bir barış ve özgürlük hamlesine dönüştüreceğiz. Eş başkan seçerken Kürtlüğüne ya da Türklüğüne bakmayacağız. Fedakarlık ve kararlılığına bakarak, emek sahibi tüm bileşenlerimizin önerilerini gözeterek, birisi kadın iki yoldaşımıza bu onurlu sorumluluğu teslim edeceğiz. Geriye kalanlarımız bir eş başkan sorumluluğu ve gayretiyle demokrasi, barış ve özgürlük sürecine omuz verecektir. Olumlu yapıcı ve yol açıcı bütün öneriler ve değerlendirmeler başımız gözümüz üzeredir. Bu bize güç katacaktır ama kongreleri hiyerarşiden ibaret zanneden hiç kimsenin bu kongreyi zayıflatmasına ve itibarsızlaştırmasına izin vermeyeceğiz. Başta Baluken olmak üzere bütün partililerimizi özgürleştirmeden de görevimizi tamamlamış saymayacağız. Zalimlere ve aptallara inat bunu gerçekleştireceğimizi bütün dünya görecektir….
Yaşasın Halkların Kardeşliği… (DUVAR)