HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Diyarbakır’daki mitingde konuştu. İktidara uyarıda bulunan Tuncel, ‘krizin çözülmemesi durumunda kaosa gidileceğini’ belirtirken, Önder ise ‘köprüden önceki son çıkışta olunduğunu söyledi.
Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlenen ‘Demokrasi Mitingi’nde konuşan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, “Köprüden önceki son çıkıştayız” dedi. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarına dikkat çeken Önder, “Bir an önce hukuksuzluğa son vermeye, barışın güvencesini Sayın Öcalan’a teslim etmeye çağırıyoruz” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ise, hükümeti uyararak ‘krizin çözülmemesi durumunda kaosa gidileceğini’ vurguladı.
İlk olarak konuşan ve demokrasi mücadelesi verenler olarak iktidarı krizin çözülmesi gerektiği noktasında uyardıklarını hatırlatan DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, krizin çözülmemesi durumunda kaosa gidileceğini ifade etti.
Tuncel, iktidarların yanlıştan dönmek yerine Kürt halkına karşı düşmanlık yaptığını da ifade ederek, çözüm masasının devrilerek savaş masasının kurulduğunu kaydetti.
Bu ülkenin askerinin ve polisinin halkına zulüm etmemesi gerektiğini ifade eden Tuncel, bunu sadece Batı için değil Sur’da Cizre’de Yüksekova’da öldürülenler için de söylenmesi gerektiğini vurguladı.
Kürt illerindeki abluka, operasyon ve ölümleri anımsatan Tuncel, tüm saldırılara rağmen tarihin kendilerini doğruladığını ve 15 Temmuz darbesinin yaşandığını söyledi.
Darbelere karşı olduklarını söyleyen Tuncel, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın darbe konusundaki uyarılarına işaret ederek, tarihin onu doğruladığını söyledi.
Tuncel, “Sayın Öcalan sürekli olarak hükümeti uyardı. Darbe dinamiğinin devreye girmesi halinde sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye halklarının kaybedeceğini vurguladı, ancak dinlemediler. Sayın Öcalan, Tayyip Erdoğan’a ‘Sonun Mursi gibi olur’ diyordu. Yeni fark ettiler şimdi bu durumu. Bu kadar büyük öngörülere sahip birini tecrit etmekle daha büyük darbelere geçiş verilecektir. Darbelerin son bulması için Sayın Öcalan’ın özgürlüğüyle sağlanacaktır. Gelin bu sesi duyun. Eğer darbelere karşıysanız Kürt halkının elini tutun diyoruz” dedi.
DBP olarak bugüne kadar ortaya koydukları politik çizgide ısrarcı olduklarının altını çizen Tuncel, son olarak şunları kaydetti:
“Kürt halkı özgürleşmeden darbeler bitmeyecektir. Türkiye halklarına diyoruz ki bu topraklarda demokratik özerk yaşamı inşa edeceğiz. Başka bir yaşam istiyorsak başka yaşamı ellerimizle örebiliriz. Kadınlar olarak diyoruz ki gelin demokrasi mücadelesini beraber örelim. Başkan Apo’nun gençlerine sesleniyorum gelin demokrasiyi inşa edip faşizmi parçalayıp Sayın Öcalan’ı özgürleştirelim.”
İmralı Heyeti üyesi, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise, alandaki on binleri Kürtçe ve Türkçe selamladı.
Önder, “Dünyanın hiçbir ikliminde, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir kent yoktur. Başı yere düşse de dizi toprağa, yere değmeyen; böyle bir vilayet, böyle bir halk dünyanın hiç bir yerinde yok. Hepinizi saygı ile selamlıyoruz” dedi.
Önder’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Hükümet bu darbeyi temizlemeye çalışıyor. Hepsini, tek tek eliyle yerleştirdiği darbecileri bulamıyor. Sayın Öcalan 2 metrekarelik zindandan tek tek, her gün ve her zaman bunları uyardı. Biz şahidiz, siz şahitsiniz, Allah, bütün kainat şahittir.
“İmralı heyeti olarak boynumuzun borcudur bunları söylemek. Bugün hapsedilen, tutsak edilen, tecride maruz bırakılan sadece Sayın Öcalan ve bir halkın kimliği, onuru değildir. Buradan tüm demokrasi ve barış güçlerine sesleniyorum. Hapsedilen, sesi duyulmasın istenen insan sadece bu bölge ve ülkeye değil, tüm insanlığa, 21’inci yüzyılın temel paradigmalarını, çözümlerini, geleceği kucaklayan önermeler yapan insandır. Bu nedenle sadece Amed’in, Kürtlerin değil, insanım diyen herkes için bir mesele olmalıdır. Böyledir de.
“Darbecilerin 15 Temmuz’da 2-3 saatliğine İstanbul ve Ankara’yı maruz bıraktığı bombardımana Sur, Cizre, Gever, Nusaybin, Şırnak aylarca maruz kaldı. Buna sesini çıkarmayanlar bu halkın yıkımının müteahhitliğine soyunuyor. Buradaki çanaktan yalak kapma peşindeler. Onlara da lanet olsun.
“Barışı katlettiler. Böyle bir halk bulunmaz. Tüm yaşanmışlıklara rağmen. Bir darbeye maruz kaldık, hayatını kaybedenlerin hepsini yad ediyoruz. Demokrasi mücadelemizde onların anısını da yaşatacağız.
“Ama kimse bu darbeye yaklaşık bir yıldır bölgenin maruz kaldığını dile getirmedi. Dile getirmek bizim, ayıkmak hükümetin işidir. Köprüden önceki son çıkıştayız. Biz sizi uyardık, yine uyarıyoruz. Bu halk demokrasi arzusuna sahip çıktı. Bugün de öyle. Ama siz bu halkın siyasi temsilcilerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp, sivil siyasetçileri, yerel yöneticilerini zindanlara atıp, kayyım atama fantezileri kurup, bu kampanyayı yürütenlere dokunulmazlık getirdiniz. Ne ekersen onu biçersin demek bize yakışmaz.
“Bu harmandan insanlığa hiçbir bereket, rahman yoktur. Bu ülkenin ortak geleceğini Sayın Öcalan’ın işaret ettiği radikal demokraside, eşit, adil bir barışın kurulmasında, bunun inşasında seferber olalım. Darbelerle ancak böyle baş edilir.
“Darbe konusunda sizden daha tecrübeliyiz. Sayın Öcalan’ın işaret ettiği mekanikler buralarda vücut buluyor neredeyse her zaman. Üzerimize düşeni yaptık, yapmaya hazırız. Ama kimse bizden yüzsuyu dökmemizi, sessiz kalmamızı, boynumuzu bükmemizi beklemesin, fıtratımızda yok, mayamızda yok.
“Diyarbakırlılar derler ya ‘sahnesi belli ediyor’. Bizim sahnemiz belli ediyor. Neye hazır olduğumuzu biliyor. Gelin Sayın Öcalan üzerindeki insansız, izansız, hukuksuz tecride son verin. Kendinizi koruyamıyorsunuz. Yanınızdaki asker boynunuza kayış geçiriyor.
“Bu noktada sizin vereceğiniz güvence Kürt halkını, demokrasi çevrelerini ne kadar rahatlatabilir. Bir an önce hukuksuzluğa son vermeye, barışın güvencesini Sayın Öcalan’a teslim etmeye çağırıyoruz.
“Darbecilerin bu toprakta yürütülen katliamlardaki payını, sorumluluğunu aramaya başlamadan, Hurşit Külter’i bulmadan, akıbetini bildirmeden, mezar taşı bile belli olmayan kayıplarımızla hesaplaşmadan darbelerle başa çıkamazsanız.
“Barışı siz başlattınız Amed halkı. Başta hasta tutsakların ölüm orucu olmak üzere bu ülkeyi yönetenler buna mecbur kaldılar. Özgürlük nöbeti başlatanlara selam olsun. Herkesi buraya destek olmaya çağırıyorum.”