Diyarbakır'da, hayat patlama ve silah sesleri arasında geçiyor. Newroz öncesi konuştuğumuz Diyarbakırlılar, 'artık silahlar değil insanlar konuşsun' diyor.
Sur’daki sokağa çıkma yasağının ardından şimdi de Bağlar’da çatışmaların sürdüğü Diyarbakır’da şehir merkezi polis ablukasında. Her gün çatışmaların yaşandığı kentte hayat patlama ve silah sesleri arasında geçiyor. Newroz öncesi konuştuğumuz Diyarbakırlılar, artık çatışmalı sürecin son bulmasını istiyor. Diyarbakırlılar, “Artık barış ve çözüm istiyoruz. Daha fazla insan ölmesin” diyor.
HEPİMİZİ ÖLDÜRECEKLER Mİ?
Yenişehir’de kurulan bir pazar yerindeyiz. Pazarda alışveriş yapan Abdülhamit Demir, “Halk çok zor durumda. Bu sorunun masada çözülmesinden başka yol kalmadı. Polis ablukalar yavaş yavaş her yere uzandı. Bunun sonu yok. Anlam veremiyorum. Bunu yapanlar nasıl düşünüyor? Hepimizi öldürecekler mi? Bu sorun böyle çözülmez. Biz Diyarbakırlılar artık barış ve çözüm istiyoruz. Çatışmalı ortam son bulsun, daha fazla insan ölmesin” diyor.
DAHA ŞİDDETLİ BİR SAVAŞ OLMADAN ÇÖZÜLMELİ
Daha şiddetli bir savaş yaşanmadan polis ablukalarının da hendeklerin de kaldırılması gerektiğini söyleyen Sait Gülşer, “Sorun varsa bunun bir çözümü de vardır. Müzakere ile bu sorun çözülmeli. Meclis bu konuda sorumluluk almalı. Onca milletvekili bu durumu nasıl görmezden gelir? Onca insan -15 derecelerde evlerinden çıkıp sokaklarda kaldı. Geçim sıkıntısı yaşadı. İnsanlar öldü. Daha fazla ne olsun ki? Artık sorunun çözülme zamanı gelmiş, geçiyor” dedi.
HER PATLAMADA ÇOCUKLARIM GÖZÜMÜN ÖNÜNE GELİYOR
Konuşmak istediğimiz bir pazar esnafına ismini soruyoruz. “Abi ben esnafım, evim Bağlar’da. Çocuklarım var. Gariban bir adamım. İsmimi vermeyeyim ben, sonra alıp götürürler beni, çocuklar ne yapar” diyor. Sonra devam ediyor; “Sabah birkaç parça sebze satmak için evden çıkıyorum. Aklım çocuklarda. Sürekli patlamalar oluyor. Hemen gözümün önüne çocuklar geliyor. Dalıp duruyorum öyle. Akşam oluyor nasıl eve gideceğimi düşünüyorum. Giderken, ha vuruldum, ha vurulacağım diyorum kendime. Pazarlar, sokaklar her yer bomboş. İş de yapamıyoruz. Derdin biri diğerini kovalıyor. Daha ne kadar psikolojimiz bozulacak bilmiyorum. Vallahi de yeter, billahi de yeter. Artık çözüm getirilmeli. Olan bizim gibi garibana oluyor. Neyi çözüyorlar bu şekilde. Barış, barış, barış… Başka çare yok.”
YETERİNCE SİLAHLAR KONUŞMADI MI?
Ofis semtinde karşılaştığımız Aynur Ekrem, “Yeterince silah konuşmadı mı? Biz konuşsak da sesimiz duyulmuyor. Silah seslerini değil, insanları dinlesinler. Diyarbakırlılar, artık çözüm istiyor. Barış olmadan bir çözüm olmaz. Masaya oturulmalı ve bir an önce bu durum sona ermeli. Biz sokaklardan eve giderken hızlıca hareket ediyoruz. Hemen işlerimizi halledip, eve çekiliyoruz. Diyarbakır’da nasıl bir hayattan bahsedelim. Hayat yok, insanlar, mutsuz ve öfkeli. Bağlar’da bir sokağa çıkma yasağı yaşanıyor. Bir sürü akrabam orada. Evlerinden çıkmaya çalışıyorlar. Gidecek yer de yok. Kimsenin maddi imkanı yok. Bu yasaklar, sorun üstüne sorun çıkarıyor. Çözüm değil, sorunları artırıyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakana sesleniyorum; Artık yeter. Bunu konuşarak masada çözün” diyor.
Diyarbakır’da hayatın nasıl geçtiğini özetleyen Ekrem, “Yemek yiyorsun, patlama sesleri, lokma boğazından geçmiyor. Televizyonu açıyorsun, ölüm haberleri iştahın kaçıyor. Uyumak istiyorsun, top ve silah sesleri uyutmuyor. Konuşamıyoruz, sohbet edemiyoruz kimseyle. Herkes mutsuz” diyor.
BÜTÜN KENT ABLUKADA
Nezahat Kızıltan ise “Bu yukarıdakiler gelip buradakilerin yaşantısını bir görsün bakalım hâlâ bu savaşı sürdürebilirler mi? Silahla, ölmekle, öldürmekle çözüm olmadığı hâlâ görülmüyor mu? Çözüm süreci işletilmeli bir an önce. Bunu Diyarbakır’da yaşayan vatandaşlar olarak talep ediyoruz. Şimdi herkes sadece birkaç yerde abluka olduğunu sanıyor. Bir yeri ablukaya almak bütün kenti ablukaya almaktır. Burada hepimiz ablukadayız. Yasak olmamasına rağmen biz kendi mahallemizde evimizden çıkamıyoruz. Ankara patlaması sonrası halktaki tedirginliğin haberleri çıkmaya başladı. Bizi daha iyi anlayabilirler. Çünkü biz aylardır o korkuları, kaygıları yaşıyoruz. Bu Türkiye’nin sorunudur. Herkes bu sorunun çözülmesi için birlikte ses versin” diye konuştu. / EVRENSEL