HDP Hakkari milletvekili Leyla Güven'in bugün görülen mahkemesinde tutukluluk halinin devamına karar verildi. Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 25 Ocak 2019 tarihine erteledi.
Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için 49 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven hakkında Afrin operasyonlarına karşı gösterdiği tepki, yaptığı açıklamalar ve DTK çalışmaları nedeniyle 25 yıldan 46,5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın dördüncü duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin (ACM) duruşma salonu yetersiz kalması nedeniyle duruşma, KCK davasında 152 Kürt siyasetçinin yargılanması için özel olarak yapılan salonda yapıldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Onur Hamzaoğlu, İnsan Hakları Deneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Demokratik Bölgeler Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı, Mehmet Arslan, HDP milletvekilleri Ayşe Acar Başaran, Selçuk Mızraklı, Semra Güzel, Ebru Günay, Meral Danış Beştaş, Saliha Aydeniz, Musa Farisoğulları, Dilan Dirayet Taşdemir, Remziye Tosun, Tayip Temel, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Hişyar Özsoy, İmam Taşçıer, TJA aktivistleri ile Güven’in çocukları katıldı.
‘GÜVEN DURUŞMAYA KATILMADI’
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Diyarbakır Adliyesi önünde ve duruşma salonunda görülen duruşmaya, tutuklu bunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde, ‘PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi’ protesto etmek için başlattığı açlık grevinin 49’uncu gününde olan Güven katılmadı.
MAHKEME BAŞKANI DEĞİŞTİ
Duruşmada, daha önce Güven hakkında tahliye kararını veren Mahkeme başkanının değiştirildi. Mahkeme başkanının değişiklik gerekçesi ise açıklanmadı.
SAVCI’DAN ‘TUTUKLU KALSIN’ TALEBİ
Duruşmada savcı, “mevcut delil durumu”nu gerekçe göstererek Güven’in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
AVUKATLAR MÜDAFİLİK TALEBİ REDDEDİLDİ
Güven’in avukatı Reyhan Yalçındağ, salonda bulunan ve Güven’nin savunmasını üstlenmek isteyen avukatların müdafi olarak tutanağa yazılmasını talep etti. Yalçındağ, avukatların müdafi olarak kabul edilmemesinin ağır bir insan hakkı ihlali olacağını söyledi. Mahkeme başkanı, salonda bulunan avukatların isimlerini tutanağa geçirerek, daha sonra kimlerin müdafi olacağına mahkemenin karar vereceğini belirtti. Mahkeme heyeti, CMK’nin 49’uncu maddesi kapsamında, örgüt faaliyeti suçlarında en çok 3 avukatın müdafi olabileceğini belirterek, avukatların talebini reddetti.
MAHKEMENİN KARARINA İTİRAZ
Avukat kısıtlamasının KHK ile yapılan düzenleme olduğunu, bu düzenlemenin örgüt faaliyetlerini kapsadığını belirten Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, Güven’e ilişkin suçlamaların örgüt faaliyeti kapsamında olmadığını, mahkemenin müdafi sınırlandırılma kararının adil yargılama ilkesinin ihlali olduğunu söyledi.
‘UMARIM MAHKEMELER HUKUKA UYAR’
Avukat Yalçındağ ise davanın başından beri adil yargılama ilkesinin ihlalinin olduğunu söyleyerek, bu salonda sadece Güven’in yargılanmadığını, gerek İdris Baluken ve diğer siyasetçilerin de yargılandığını hatırlattı. Yalçındağ, “Umarım gerçekleşen bu hukuk katliamına son verilir, mahkemeler umarım hukuka uyar” dedi.
Dosyaların hukuki değil siyasi yargılamalar olduğunu dile getiren Yalçındağ, “Mahkemeler Kürt siyasetinin başka bir yoldan elimine edilmesi görevi görüyor” ifadesini kullandı. “Müvekkilinin hiç bir konuşmasında şiddete çağrı olmadığını, tam tersini barışçıl çağrıları olduğunu” vurgulayan Yalçındağ, savaş çağrısı, kan akıtma çağrısı yapanların suç işlediğini ama onlar hakkında herhangi bir soruşturma açılmadığına işaret etti.
AVUKATLAR AİHM’E BAŞVURU YAPACAK
Duruşmada mahkeme başkanının değişmesinin kendileri için bir soru işareti olduğunu ifade eden Yalçındağ, kimsenin normal bir yargılama yapıldığını düşünmemesini istedi. CHP’li vekilin (Enis Berberoğlu) hüküm giymesine rağmen tahliye edildiğini hatırlatan Yalçındağ, Güven’in tahliye edilmemesini eleştirdi. Anayasal olarak tecridin suç olduğuna işaret eden Yalçındağ, Güven’in 49 gündür devletin kendi Anayasasına uyması için bedenini açlığa yatırdığını dile getirdi. AİHM’in Selahattin Demirtaş kararını hatırlatan Yalçındağ, biz tüm yargılama aşamalarında olacakları, boğazlarını yırtarcasına anlattıklarını belirterek, kendi söylediklerine mahkemelerin kulaklarını tıkadığını, sonuç olarak AİHM’in Türkiye’yi 18’inci maddeden mahkum ettiğini hatırlattı. Yalçındağ, Güven’in davası içinde AİHM’e başvuru yapmak için hazırlandıklarını aktardı. Yalçındağ, heyetin bugün devam eden hukuksuzluğa son verilmesini isteyerek, savunmasını sonlandırdı.
‘GÜVEN MİLLETVEKİLİ OLDUĞU İÇİN TUTUKLUDUR’
Av. Cemile Turhallı Balsak da, yargılamanın yapıldığı duruşma salonunun, 154 Kürt siyasetçinin yargılandığı duruşma salonu olduğunu vurgulayarak, bunu talihsizlik olarak tanımladı. O dönemde yargılananlardan birinin Güven olduğunu söyleyen Balsak, “Maalesef o gündem bu güne değişen bir şey olmadı” dedi. Balsak, “Leyla Güven HDP milletvekili olduğu için tutukludur” diye belirtti.
Av. Şivan Cemil Özen de, KCK yargılamalarını yapan hakimlerin FETÖ’den tutuklandığını, bugün ile o günkü yargılamaları kıyasladı. Özen, yapılan uygulamaların AİHS 18’inci maddesinin ihlali olduğunu, verdiği örneklerle sorgulama sürecinden yargılama sürecine kadar olan bölümü anlattı.
Avukatlar, Güven ile önceki gün yaptıkları görüşmede, tahliye talep edilmemesi yönündeki telkinini dikkate alarak, tahliye değil, yaratılan hukuki mağduriyetin giderilmesini talep etti.
DURUŞMA ERTELENDİ
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından mahkeme heyeti, “kuvvetli suç şüphesinin varlığını” gerekçe göstererek Güven’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet, bir sonraki duruşmayı 25 Ocak 2019 tarihine erteledi.
HDP’DEN AÇIKLAMA: HUKUKSUZLUK BİR AN ÖNCE SONLANDIRILMALI
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Leyla Güven’in tutuklu yargılandığı davanın Diyarbakır’da görülen duruşması sonrasında açıklama yaptı. Buldan şunları söyledi:
“Sevgili Leyla Güven’in duruşmasını izlemek üzere buradayız. Bugün tarihi bir duruşmaya tanıklık ettik. Bugün parlamentonun tek tutuklu milletvekili olan Leyla Güven’in duruşmasına tanıklık ettik. Tarihi bir duruşma diyoruz çünkü Leyla Güven, Hakkari halkının temsilcisi DTK Eş Başkanı ve 49 gündür bedenini açlık grevine yatırmış bir siyasetçi olarak duruşması görülen bir arkadaşımızdır. Leyla Güven’in Türkiye’nin geleceği ve Türkiye barışı açısından bedenini açlık grevine yatırmış olmasının sebebi, İmralı Cezaevi’nde ağırlaştırılmış tecrit uygulanan Sayın Öcalan’ın durumuna dikkat çekmektir. Sevgili Leyla Güven, 49 gündür İmralı’da ağırlaştırılmış tecride maruz bırakılan Sayın Öcalan’ın durumuna dikkat çekmek hem de bu konunun gündeme alınmasının gerektiğini ifade etmek üzere bu eylemi başlatmıştır. Şunu açık ve net söylemek isteriz ki bugün Leyla Güven hem kadın, hem HDP’li bir milletvekili hem de tecride karşı bedenini açlık grevine yatırmış olduğu için tahliye edilmedi. Duruşma 25 Ocak tarihine ertelendi. Bu kararı veren mahkeme heyetinin özellikle 3 kadından oluşması ve bu konuda karar vermiş olması ayrıca dikkat edilmesi ve üzerinde durulması gereken bir husustur.
‘3 YILDIR ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLEMEMEKTEDİR’
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu kaosun ve krizler döneminin başlıca sebepleri Kürt sorununa yaklaşım, Kürt halkının temsilcilerinin cezaevinde olması ve İmralı Cezaevinde Sayın Öcalan’ın tecride maruz bırakılmış olmasıdır. Sayın Leyla Güven kendi koşulları için bedenini açlık grevine yatırmamıştır. Asla böyle bir talebi yoktur. Kendi talebine ilişkin şunları söylemiştir: “Ben bu heyetten, bu mahkemeden tahliye talep etmiyorum” demiştir. O nedenden kaynaklı zaten bugün duruşmaya katılmamıştır. Çünkü siyasi iktidarın, AKP’nin Kürtlere, kadınlara, HDP’lilere yaklaşımını kendisi de çok iyi bilmektedir. Bundan kaynaklı hem mahkemeye çıkmayarak hem de tahliye istemeyerek Leyla Güven, bugün üzerinde durulması gereken ve tartışılması gereken birçok meseleye işaret etmiştir. Biz de tekrar söylüyoruz; Leyla Güven’in talebi hepimizin talebidir, milyonların talebidir. Tecrit bir an önce kalkmalı ve bu hukuksuzluğa bu haksızlığa bir an önce son verilmelidir.
Sayın Öcalan’ın en doğal hakkı olan ailesi ve avukatlarıyla görüşme hakkı elinden alınmış ve 3 yıldır kendisi hiçbir şekilde kimseyle görüştürülmemektedir. Bu hukuksuzluğa bir an önce son verilmelidir. Biz de Türkiye’nin Sevgili Leyla Güven’in başlattığı bu grevi, tecrit meselesini bir an önce gündemine almasını ve tecridin bir an önce kaldırılması yönünde adımlar atılmasını istiyoruz. Bu hepimizin talebidir Kürtlerin, kadınların, Türkiye’de barış ve demokrasiden yana olan, hak ve hukuk isteyen herkesin talebidir. Bu talep geri çevrilemeyecek kadar, iktidarın elinin tersi ile öteleyemeyeceği kadar önemlidir. Sevgili Leyla Güven’e de buradan kucak dolusu sevgilerimizi ve selamlarımızı gönderiyoruz.