HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, çatışma ortamına dikkati çekerek, “Kürt halkından AKP’yi seçmemenin, Tayyip Erdoğan’ı başkan yaptırmamanın intikamı alınıyor,” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), kongre sonrası ilk Parti Meclisi toplantısını yaptı.
Toplantının konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, çatışma ortamına dikkati çekerek, Kürtlerden ‘başkanlık’ intikamı alındığını söyledi.
Yüksekdağ, “Bunun karşısında Kürt halkı özyönetim denilen ve tastamam demokratikleşmenin temelini oluşturan tarihsel bir taleple direniyor ve direnmeye devam edecek,” diye konuştu.
Figen Yüksekdağ’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Bugün kongremizden sonra gerçekleştirdiğimiz ilk toplantıda bir araya geldik. Her biriniz birçok mücadele süreçlerinden çıkarak buraya geldiniz. İkinci kongremiz Türkiye siyasetinin çok kritik bir kavşağında yaşama geçirildi. Bu kadar karanlık günler içerisinde bu kongre yeni bir umut ışığı yarattı. HDP’nin güncel siyaset sahnesine çıktığı ilk günleri hepiniz hatırlarsınız. HDP, mücadele içerisinde özgürlük ve barış mücadelesinde yeni bir soluk ve güç olmuştur. İlk günlerdeki o yenilik enerjisi siyasi iktidar tarafından yaşamın karartıldığı bugünlerde yeni bir ışık, yeni yol açabilecek kararlılık ortaya koydu.
“Bu topraklarda zulmün ve katı despotik sahipleri olduğu kadar halkların iktidarı peşinden gidenler de var. İşte bugünler de yol açmakta önemlidir. İşte HDP’nin asıl önemi de budur. Normal şartlarda, siyasetin tıkır tıkır işlediği koşullarda ilerlemek kolaydır, başarmak kolaydır ama asıl işte tam da böyle zorlu koşullarda yol yürümek oldukça zordur. Bizler bu şartlarda yürümeyi başardık.
“Bugün yürüttüğümüz mücadele bütün Türkiye halklarının geleceğini despotik anlayışın inisiyatifine terk etmeme iradesi taşıyor. Diktatörlük karşısında barış mücadelesini, esaret karşısında özgürlük mücadelesini yarının gücüne dönüştürme kararlılığının ortaya konulmasıyla diktatörler kaybedecek.
“AKP artık bütün Türkiye halklarını bir daha bir araya gelemeyecek düşmanlık çizgisine taşımakta. Türkiye halklarına bir saflaşma dayatıyor. ‘Benim gözümde hepiniz baskı altına alınması gereken güçlersiniz’ diyor. Bu saflaşma dayatması bunun üzerine kuruludur. Ama Türkiye’deki ezilenlerin bütün kesimleri açısından da bir saflaşma kendini dayatıyor.
“Eğer Türkiye’de bu saflaştırma karşısındaki demokratik bir saf tutmayı başaramazsak, bütün Türkiye’yi insanı ve diktatör olarak ikiye bölecekler. Kongremiz barış ve demokrasi safının büyümesine ve genişlemesine, insanların barış ve özgürlük umudunu büyütmeye odaklanmıştır. Bizler insani saflaşmanın tam merkezinde olacağız. Bu safta Türkiye’nin demokratik bir siyasete ulaşmasının yolu olacağız. Demokratik bir cumhuriyete ulaşmak için demokratik siyasetin kurumsallaşması gerekir. Bu siyasal rejimin demokratik bir şekilde yeniden yapılanmasını istiyoruz. Bunun için demokratik siyasetin kurumsallaşması gerekiyor.
“Kaos tehdidiyle yönetimlerini pekiştirenler istikrarsızlığı daha da derinleştirdi. Bu gidişata dur denilmezse bu daha da derinleşecek.
“Geleni beklemek gibi bir lüksümüz yoktur. Bu olumsuz gidişata karşı halkların demokratik iradesini kuşanarak, gücümüze inanarak yol alamaya devam etmeliyiz. İşte bundan sonraki süreçte görev alacak arkadaşlarımız bu karanlık içerisinde halklarımızın ışığı olacak. Kadınların, gençlerin ve bütün toplumsal kesimlerin gücü olacak. Devlet gücü karşısında halkların birleşik gücünün ne anlama geldiğini bir kez daha göstereceğiz.
“Kürt halkından AKP’yi seçmemenin, Tayyip Erdoğan’ı başkan yaptırmamanın intikamı alınıyor. AKP’yi bir tabela partisine dönüştüren Kürt halkına diyet ödetiliyor. Kürt halkı tarihsel bir taleple direniyor. Bizler için yerel demokrasiyi, öz yönetimleri savunmak demokrasi programını savunmanın bir gereğidir. Bugün her yerde demokratik değerleri hayata geçirecek yürüyeceğiz. Kendimizi yeniden örgütleyerek bu süreçte yürüyeceğiz.”