Öğretmenlik yapmak için mühendislik fakültesini bırakarak, eğitim fakültesine geçen Deniz Eren Demir, KPSS’de fizik öğretmenliği branşında Türkiye birincisi oldu. Demir, mülakat sınavında 54,00 puan verilerek başarısız kabul edildi.
KPSS’de fizik öğretmenliği branşında Türkiye birincisi olan Deniz Eren Demir, mülakat sınavında 54,00 puan verilerek başarısız kabul edildi. Yaşadığı süreci Evrensel’e bir mektup yazarak anlatan Deniz Eren Demir, “Okulumu iyi bir ortalama ile bitirerek ve KPSS’de yüksek puan alarak öğretmen olabilmek için yeterliliğim olduğunu gösterdim. Senelerdir harcadığım emeklerin bir anda bir kenara atılıp mesleğimi yapmamı engelleyen bu durumu üzüntü içinde yaşamaktayım.” dedi.
Yedi senedir özel okullarda çalıştığını belirten Demir, Milli Eğitim Okullarında çalışmak istediğini belirtti; “Öğrencilerime faydalı olmak adına özverili bir çalışma yürütüyorum. Birçok öğrencimin tıp fakültelerine ve ülkemizin iyi okullarının mühendislik bölümlerine yerleşmesinde katkımın olmasından dolayı çok mutluyum. İstiyorum ki, bu dönemde kazandığım tecrübelerimle devlet okullarında öğretmenlik yaparak hem öğrencilerime hem de ülkeme faydalı biri olabileyim.”
Deniz Eren Demir’in Evrensel’de yayımlanan mektubu şu şekilde;
“Ben 2018 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda 88,295750 puan aldım. ÖSYM’nin açıkladığı sıralamalara göre fizik öğretmenliği branşında Türkiye birincisi, fizik ve fizik öğretmenliği branşında ise Türkiye ikincisi oldum. Ardından 14 Aralık 2018 tarihinde yapılan mülakat sınavına katıldım. Mülakat sınavında tüm sorulara doğru cevap vermeme rağmen 54,00 puan alarak başarısız kabul edildim.
2016 yılında katıldığım KPSS sınavında da 90,02728 puan almıştım ve yine ÖSYM’nin açıkladığı sıralamada fizik öğretmeliği alanında Türkiye ikincisi, fizik öğretmenliği ve fizik alanında Türkiye dördüncüsü olmuştum. O sene ilk defa mülakat sistemi uygulanmıştı ve iki atama yapılmıştı. Ben de her iki mülakata da başvurdum. 2016 yılında katıldığım mülakatta 95,67, 2017 yılında katıldığım mülakatta 93,00 puan almıştım. 2017 yılında evlilik sürecine başlamıştım. Zorunlu hizmetin altı sene olmasından ve yaşadığım il olan İstanbul’a atama yapılmamasından dolayı atama isteyememiştim. Bu durum beni çok üzmüştü. Şartlarımı düzenleyip iki sene sonra tekrar sınava girdim. Bir yandan özel bir eğitim kurumunda öğretmenlik yaparken bir yandan da bu sınava çalışmamı gerektiren zorlu bir süreç geçirdim. Çok emek harcayarak ve birçok şeyden ödün vererek geçirdiğim bu sürecin sonunda sınav başarımın yüksek olması beni çok sevindirmişken böyle bir durumla karşılaşınca çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım.
Mülakatlarda, daha önceden hazırlanmış kapalı zarflarda sorular bulunuyor. Birini seçiyor ve soruları sözlü olarak yanıtlıyorsunuz. Girdiğim mülakatların hiçbirinde komisyon üyeleri tarafından zarfın içinde bulunanların dışında bir soru ile karşılaşmadım. 54 puan verilen son mülakatımda da sorulan soruları yanıtlarken puanımın düşük verilmesine neden olacak herhangi bir durum yoktu. Zaten MEB tarafından açıklanan mülakat yönetmeliğine göre ölçülen kriterler; ifade yeteneği, muhakeme gücü, iletişim becerileri, ikna gücü, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklık ve eğitimcilik nitelikleri olarak belirtilmiş. Ben geçen bir yıllık süre içerisinde ne oldu da kendimi ifade edemez hale geldim ve bu kadar farklı mülakat puanları aldım anlamış değilim.
Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, 13 Aralık 2018 tarihinde; “… adaylara, KPSS sınavındaki puanlarının aynısının verilmesi yönünde talimatı olduğunu, ilk öğretmenlik mülakatında adaylara kesinlikle fazladan puan verilmeyeceğini, güvenlik soruşturmasını geçen öğretmen adaylarına KPSS puanlarının aynısının verileceğini” açıkladı. Bu açıklamadan yola çıkarak, mülakat puanımın bir güvenlik soruşturması sonucunda verildiğini düşünmekteyim. Ancak verilen puan mülakat sonucu olduğundan hukuki olarak da sıkışmış bir durumdayım. Bildiğim kadarıyla mülakatlarda herhangi bir ses ya da görüntü kaydı alınmıyor, bu yüzden de mülakatımın iyi geçtiğini kanıtlamak gibi bir şansım yok. Bana güvenlik soruşturması sonucunda böyle bir karar verildiği de bayan edilmediğinden, buna karşı çıkma şansım da bulunmuyor. Bugüne kadar güvenlik soruşturmasından geçmeme engel olacak herhangi bir durumum bulunmuyor. Trafik cezası bile olmayan bir vatandaş olarak neden bu durumla karşı karşıya kaldığımı anlayamıyorum.
Ben öğretmen olmayı küçük yaşlarımdan itibaren istedim. 2000 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünde eğitimime başladım. Fakat öğretmen olma arzum nedeni ile mühendislik eğitimimi bıraktım ve yeniden sınava girerek 2003 yılında Marmara Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümünü kazandım. Öğretmen olabilmem için geçmem gereken bir sınav olan KPSS’yi kazanmak için de olağanüstü çaba sarf ettim. Sonuçta okulumu iyi bir ortalama ile bitirerek ve KPSS’de yüksek puan alarak öğretmen olabilmek için yeterliliğim olduğunu gösterdim. Senelerdir harcadığım emeklerin bir anda bir kenara atılıp mesleğimi yapmamı engelleyen bu durumu üzüntü içinde yaşamaktayım. Yedi senedir “FETÖ” ile hiçbir bağlantısı bulunmayan özel eğitim kurumlarında öğretmen olarak çalışıyorum. Öğrencilerime faydalı olmak adına özverili bir çalışma yürütüyorum. Birçok öğrencimin tıp fakültelerine ve ülkemizin iyi okullarının mühendislik bölümlerine yerleşmesinde katkımın olmasından dolayı çok mutluyum. İstiyorum ki, bu dönemde kazandığım tecrübelerimle devlet okullarında öğretmenlik yaparak hem öğrencilerime hem de ülkeme faydalı biri olabileyim.”