CHP 35. Olağan Kurultayı, “Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik Kurultayı” sloganıyla başladı. Kurultayda konuşan Kılıçdaroğlu, “Onların niyeti darbe hukukunu kaldırmak değil darbe hukukunu tahkim etmek. Ne yapacağız, başkanlık sistemi. Nasıl başkanlık, patronlu başkanlık sistemi. Buna asla izin vermeyeceğiz” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 35. Olağan Kurultayı’nın yapılacağı Ankara Spor Salonu’nda başladı.
Kurultayının gerçekleştirileceği salona, Mustafa Kemal Atatürk ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun posterleri asıldı.
Balonlarla süslenen salonda, davetlilerin oturacakları yerlere Türkiye bayrakları, CHP flamaları ve Kılıçdaroğlu’nun posterleri konuldu.
İki gün sürecek kurultaya 30 bin davetli ile bin 275 kurultay delegesinin katılması bekleniyor.
Kılıçdaroğlu karşısında aday olması beklenen tek isim CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay gerekli imza sayısı olan 120 imzanın altında kalarak 92 imza toplayabildi. Balbay, “Çekilmem söz konusu değil ama gerekli imzayı toplayamadık, mücadelem sürecek” açıklaması yaptı.
Kurultayda konuşan CHP Genel Balkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Yönetilemeyen bir Türkiye gerçeği var. Demokrasiden, özgürlüklerden, birlikten, beraberlikten, kardeşlikten söz ediyoruz. Ama oluşan atmosfer bütün bunların tümünü gölgeliyor. Bugün karamsar bir hava varsa toplumda yönetimden kaynaklanıyor. Ayrışmadan, bölünmeden mücadele edersek demokrasiyi isteyenler, özgürlüğü isteyenler bir olursa, iş, aş, ekmeği isteyenler bir olursa Türkiye’yi aydınlığa çıkarırız.
“Masaya otururken ciddi yanlışlar yaptılar. Önce silahları bırakın yurtdışına çıkın, dediler. Örgütün yetkilileri dediler ki ‘Hayır biz silah bırakmayız, istersek çıkarız’ dediler. İlk darbeyi yedi zaten orada AKP hükümeti. Valilere talimat verildi ‘Sakın dokunmayın bunlara’ diye.
“Doğu, güneydoğu, kentler, ilçeler, köyler silah deposu haline getirilirken iktidarda kim vardı? Doğu ve güneydoğu silah deposu haline getirilirken güneydoğudaki valilere, kaymakamlara ‘Sakın bunlara dokunmayın’ diye talimatı veren kimdi? Eğer siz bunları kendi vicdanınıza sorgulayamazsınız bu hükümeti yeterince değerlendiremezsiniz. Akan kanın gözyaşının ölenlerin sivil olsun şehit olsun tamamının sorumlusu mevcut iktidardır yani Adalet ve Kalkınma Partisi’dir”
“Darbe döneminde çıkarılan yasalar topluma dar geliyor. Toplum özgürlükçü bir demokrasi istiyor. Darbe döneminde çıkan yasaların değiştirilmesi gerektiği talebini biz de dile getiriyoruz. Darbe hukuku ortadan kaldırılmalı.
“Türkiye’ye özgürlükçü bir demokrasi gelmeli. Bu konuda hiçbri kuşkumuz yok. Darbe yasalarının değişmesi konusunda samimi olarak toplantılara katılacağız, düşüncelerimizi samimi olarak ifade edeceğiz. Hiçbir kişinin kişisel beklentisi üzerine yeni bir dünya inşa etmeyeceğiz ve buna izin vermeyeceğiz.
“Benim çağrımı kabul ederse bu sözümü geri alacağım. Onların niyeti darbe hukukunu kaldırmak değil. Bu yetmiyor bize diyorlar. Ne yapacağız? Başkanlık sistemini getireceğiz. Nasıl bir başkanlık sistemi? Patronlu bir başkanlık sistemini istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin herkes duysun. Hangi gerekçeyle patronlu başkanlık sistemini istiyorlar? Bir ülkenin rejimini tarihi, siyasal, sosyolojik koşullar belirler.
“Biz 2’nci Meşrutiyet’ten bu yana parlamenter sistemi benimsemiş bir ülkeyiz. Düne kadar Osmanlı, Osmanlı, Osmanlı diyorlardı. Osmanlı’da da parlamenter sistem vardı. Neden Osmanlı’nın parlamenter sistemini reddediyorsun? Demek ki niyetleri farklı. Bunların niyeti patronlu başkanlık sistemini getirmek.
“Bir kişi emredecek yargı gereğini yapacak. Bir kişi emredecek aydınlar hapishanelere tıkılacak. Buna izin vermeyeceğiz. Bunun mücadelesini yapacağız. Mısır’daki sağır sultan da duysun kaçak sarayda oturan zat da duysun” açıklamasında bulundu.
“Düşünce özgürlüğü bütün demokrasilerin ortak temelidir. 12 Eylül, 12 Mart dönemine bakın. Kitapların yakıldığı, kitapların topraklara gömüldüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz. Şimdi bu ülkenin aydınları düşüncelerini açıkladılar diye sabahın köründe kapıları çalınıyor. Gözaltına alınıyor. Mahkeme salonlarına çıkarılıyorlar.
“Düşünceyi bir insan açıklayamazsa bu ülkenin büyümesine gelişmesine nasıl katkıda bulunacak? Düşünceye katılırsınız katılmazsınız o ayrı bir şey. Eleştirirsiniz o da ayrı bir şey. Ama düşünceyi açıklama özgürlüğünü bu topraklara getirmek bizim boynumuzun borcudur. Herkes bunu bilsin.
“Düşünceyi açıklayan kendi düşüncelerini açıklayan akademisyenler tek tek gözaltına alındı. Bir diktatör bozuntusunun talimatıyla tek tek gözaltına alınıyor. Ben onlara şunu sormak istiyorum. Bir İslam büyüğümüz diyor ki ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ diyor. Bu akademisyenler bir harf değil on binlerce genç yetiştirdiler.
“Nasıl oluyor da siz bu insanların kapılarına sabahın köründe polisleri gönderip terör mücadele şubesinin ekiplerini gönderip bunları gözaltına alıyorsunuz? İçeriğine katılmayabilirsiniz. Bizim de içerikle ilgili sorunlarımız var. Katılmadığımız yönleri var. Ama insanlar düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli. Neden yasak getiriyoruz düşünceye?
“Bu diktatör bozuntusu diyor ki ‘Devletin ekmeğini yiyip devlete düşmanlık edenler’ lafa bakın. Ben de ona sormak istiyorum. Devletin ekmeğini yiyip aile boyu devletin bütün imkanlarından yararlananlar devleti soyarken acaba neyi düşünüyorlardı? Oturduğun yer devleti soyma makamı değildir.
“Bu kara leke senin alnındadır ve hiç silinmeyecektir. Bunu böyle bil. Ne diyordu bu? Benim servetim sadece bu yüzükten ibarettir, diyordu. Bırakın yüzükleri. Dünyanın en zengin liderlerinden birisin. Nereden buldun bu parayı, nasıl götürdün bu malı? Bunun hesabını sormak zorundayız”
“Anayasa’nın ilk 4 maddesi. Bir ülkenin rejimini tarihi koşullar belirler demişler. Siyasal, sosyolojik koşullar belirler demiştim. İlk 4 madde TC’nin kuruluş maddesidir. Bizim kırmızı çizgimizdir ilk 4 madde. Biz bu devleti kan ve gözyaşıyla kurduk.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “diktatör” şeklinde bir benzetmede bulununca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve beraberindekiler kongreyi terk etti.