CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın idamla ilgili sözleri için, “Cumhurbaşkanı, bunun olmayacağını biliyor, bilmesi gerekiyor. Bu konuda kamuoyunu sakinleştireceğine körükle gidiyor” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesinden Deniz Zeyrek’e konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“İnşallah dünkü (önceki gün) atmosfer devam eder, uzlaşma hâkim olur. Ancak sıkıntılı bir tablo var. Cumhurbaşkanı orada idam tartışmasına girdi. Bütün bu olup bitenden ders almamış gibi, ‘Getirin imzalayayım, bitirelim’ diyor.
“Olmayacağını biliyor, bilmesi gerekiyor. Bu konuda milleti sakinleştireceğine körükle gidiyor. Adalet Bakanı çıkıpaçıklama yapmalı. ‘Bugün idam çıksa bile hukukun evrensel kuralları gereği lehe olan kullanılır ve geriye yürütemezsiniz’ demeli.
“Bu miting Cumhuriyet tarihinin en büyük mitingi ise ki öyle olduğunu söylüyorlar, orada kalıcı şeyler söylemek, yol haritası koymak gerekirdi. Türkiye bu noktaya tesadüfen gelmedi. İzlenen politikalar bizi buraya getirdi.
“12 maddeyi bu nedenle sıraladım. Orada eğitim de var, medya özgürlüğü de… Özeleştiri çağrısı da var, camiye kışlaya siyaset karıştırmama çağrısı da… İktidar, Cumhurbaşkanı, Yenikapı’daki atmosferin devam edebilmesi için orada sıraladığım 12 maddeyi dikkatle okumalı ve gereğini yapmalı.
“Bu konuda atacakları her adımı destekleyeceğimi kendilerine anlattım. İktidar ve muhalefet birlikte hareket edersek üstesinden geleceğiz. Yargı alanında adım atabilir, anayasayı değiştirebiliriz.
“Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘Bundan sonra hiçbir cemaate devlet gibi hareket etme imkânı asla verilmeyecek’ dedi. Bu sözlerden liyakatı esas alacakları, cemaat sızmalarını engelleyeceklerini anlıyoruz. Bu önemli bir açıklama. Önemsiyoruz.
“İnsanlar inançlarını yaşayabilir, cemaatlerle ilişkilerini sürdürebilir ancak bu devlete girme aracı olamaz. İnsanlar, donanımlarıyla, yetenekleriyle, emekleriyle hak ederek yani liyakatle devlette görev almalı. Cemaat, tarikat hiyerarşisi devletteki hiyerarşinin üzerinde tutulamaz.
Yoğunluğu, çoğunluğu AKP’li bir kalabalığa seslenme şansı buldum. Bütün bunları sıraladım ki o vatandaşlar da düşünsün, sorgulasın.
“Mesela medya özgürlüğü meselesi… Düşünsünler… Medya olmasaydı, tankların nerede olduğunu, nereye gitmeleri gerektiğini nereden öğreneceklerdi? Düşünsünler… Cumhurbaşkanı bile ancak özgür medya sayesinde halkla buluşabildi, çağrısını yapabildi.
“Normalde OHAL kararları sadece OHAL döneminde geçerli olmalıdır. Ancak çıkan KHK’larda (Kanun Hükmünde Kararname) bu yönde bir madde yok. Askerlerle ilgili düzenlemelerin hepsi kalıcı. Bunun anayasaya aykırı olduğunu Sayın Başbakan’a söyledim.
“İki adet Anayasa Mahkemesi kararı olduğunu anlattım. Hatta bir not gönderdim. Bu yanlışın düzeltilmesi gerekir. Hele hele TSK ile ilgili düzenlemeler çok önemli. Salt siyasilerle olmaz. Uzmanlarla bir araya gelmeli, ordunun yapısı, emir komuta zinciri, yapılan düzenlemelerin gerekçeleri iyi tahlil edilmeli.
“Cumhurbaşkanı’nı medya konusundaki tavrı nedeniyle uyardım. Medya kuruluşlarına ayrım uygulamamalı. Medya kuruluşlarından gazeteci seçmemeli.
“Siz gazeteden temsil etmesi için isim istersiniz, gazete karar verir gönderir. Siz seçerseniz, medya kuruluşlarının iç işlerine müdahale etmiş olursunuz. Gazetelerin, medya kuruluşların genel kuralları, gelenekleri vardır.”
Hulusi Akar’ın konuşması
“Alanda otururken, Başbakan bana doğru eğildi ve ‘Hulusi Akar da konuşmak istiyor, ne dersiniz’ diye sordu. Ben de bizim için sakıncası olmadığını söyledim.
“Önceden öyle bir şey yapacaklarını söyleseler kalırdık. Ancak sayın Bahçeli ayrıldı, biz de 21.40 uçağına binmek için ayaklandık. Biz alandan ayrılırken anons ettiler.
Türkiye’nin bölgesinde güçlü olmak için güçlü bir orduya ihtiyacı var. Son kararı elbette siyasiler verecek ama orduyu zayıflatacak düzenlemelerden kaçınmak gerekir.
“Son KHK, orduyu siyasete daha açık hale getirdi. Siyasi müdahalenin etkinlik alanını genişletti. Orduya siyasetin girmesini Atatürk engellemişti. Subaylara ‘Ya siyaset yapın ya asker olun’ demişti. Şimdi üç ayrı yerden emir alan asker hangisini yapacak. Hepsini yapmak zorunda, biri ‘otur’ diyecek, biri ‘kalk’…
“Bir şey daha var önemli: Ordunun sivil denetime tabi olması. Elinde silah varsa, darbeyi kafasına koymuşsa, kime bağlı olduğuna bakmaz, darbeye kalkışır. Bunun önüne sivil denetimle geçilir. Parlamento, TSK’nın denetiminde daha etkili hale gelmeli.”