Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “İslam ülkeleri, adalet sisteminin en sıkıntılı olduğu ülkeler İslam ülkeleri, eğitimde en geri olan ülkeler yine İslam ülkeleri. Hala İslam coğrafyasında nüfusun 3’de 1’i okuma yazma bilmiyor” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, beraberindeki heyet ile birlikte 19-22 Ekim 2021 tarihinde İran’da düzenlenen olan 35. İslâm Birliği Kongresi’ne katılmak üzere Tahran’a gitti.
Karamollaoğlu burada yaptığı konuşmasına, “Muhterem kardeşlerim, bu toplantıların 35.’sini icra ediyoruz. Çok üzülerek ifade etmek istiyorum ki; bu 35 yılda çok büyük bir mesafe kat ettiğimizi söylememiz mümkün değil. Aslında bugün geçmişe nazaran, İslam dünyasına baktığımız zaman, biraz daha geriye gitmiş gibi bir halimiz var; çünkü dün İslam ülkeleri arasında olmayan çatışmalar bugün var” sözleriyle başladı.
“Yemen’de, Keşmir’de, Suriye’de ve hepsinin başında Filistin’de ciddi çatışmalar var. İslam alemi adeta kan gölüne dönmüş vaziyette ve Müslüman Müslümanı katlediyor, bunu gözümüzden ırak tutamayız” diyen Karamollaoğlu, “Bir de, İslam aleminin bağrına adeta hançer gibi saplanan İsrail ile olan münasebetleri geliştirmek için sıraya giren Müslüman ülkeler var, Filistin’de işlenen katliamlara rağmen. Bir başka husus ise, adeta yaramıza tuz eker gibi, ABD ile şu anda yeniden hayat kazandırmaya çalıştığı BOP var… Bu basit bir iş değil, bu bir hikaye değil, bu benim gözlemim falan da değil, bu bir gerçek! ABD, BOP adı altında aslında Büyük İsrail’i kurmak için şu anda Akdeniz ve Ege’ye yerleşti, buradaki kuvvetlerini arttırıyor; bizler ise birbirimiz ile uğraşıyoruz” diye konuştu.
“Aslında konuyu derinlemesine irdelemek mümkün; ama zamanımız kısıtlı olduğu için sadece satır başları ile yetineceğim. Şu anda bölünmüş durumdayız. Kavmiyetler itibariyle, kuzey-güney, Kürt-Türk, Arap-Acem diye her yerde bir ayrılık var; ne yazık ki bu ayrılık sebebiyle boşalan yeri İsrail dolduruyor şu an. Sadece hatırlatacağım, zamanımız dar olduğu için; aslında bizim büyük zenginliklerimiz var. Bizim inancımız en büyük zenginliğimiz, ama biz sürekli inancımıza atıfta bulunuyoruz fakat onun gereğini yerine getirmiyoruz. Bu bize bir şey kazandırmıyor. Şunu görmemiz icap eder İslam ülkeleri dünya topraklarının 6’da 1’ne sahip, dünya nüfusunun 4’de 1’i Müslüman, dünya petrol rezervlerinin %65’i Müslüman ülkelerde, doğalgazın ise %60’ı; diğer madenlere girmiyorum”
Ama bunun yanında şunu da görmemiz icap eder; gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkeler İslam ülkeleri, en fazla ihtilaf ve çatışmanın olduğu ülkeler İslam ülkeleri, genç işsizliğin en yüksek olduğu ülkeler yine İslam ülkeleri, en fazla mülteci göçünün olduğu ülkeler İslam ülkeleri, adalet sisteminin en sıkıntılı olduğu ülkeler İslam ülkeleri, eğitimde en geri olan ülkeler yine İslam ülkeleri…
Muhterem kardeşlerim, bunları sayarak bir neticeye gidemeyeceğimizi biliyorum. Sözlerimi şu ifadelerle tamamlamak istiyorum. Dikkat ederseniz hepimiz aynı şeyleri tekrarlıyoruz, ama bunu ilk defa yapmıyoruz, 35 yıldır yapıyoruz; hatta 135 yıldır yapıyoruz. Ama mesafe kat edemiyoruz. Ne yapacağız da bir araya geleceğiz? Adı üstünde “Vahdet Konferansı”, bizim senede bir kere araya gelmemizi sağlıyor; İslam birliğinin temelini oluşturuyor diyemeyiz. Geriye kalan 365 gün birbirimizden kopuğuz hatta birbirimize karşı hasmane tavır sergiliyoruz. Şunu bilelim, İslam ülkeleri olarak aramızda elbette görüş ayrılıkları olacaktır; ama bu ayrılıklar hiçbir zaman silahlı çatışmaya dönüşmemelidir. O yüzden bu önemli toplantı sebebiyle bizi dinleyen kardeşlerimize seslenmek istiyorum; bugün başımızı ellerimizin arasına alıp düşünme zamanıdır. Bugün akan kanı durdurmak için insiyatif kullanma zamanıdır; zaman İslam toprakları işgal altındayken seyretme zamanı değildir!
Sorumluluk bizim omuzlarımızdadır; sadece Müslümanların değil, dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi, rengi ne olursa olsun bütün mazlumların gözü-kulağı makul bir sese ihtiyaç duymaktadır. Emin olun bu ses, bu toplantıya katılan bizlerden beklenmektedir. / Sputnik