Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu: Son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında, hükümete şeker fabrikalarının satılmamasını istedi. Karamollaoğlu, “Bir Kızılderili deyişiyle bu arkadaşlara seslenmek istiyorum, ‘Son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!’ dedi.
Özelleştirme ile şeker pancarı üretiminin biteceğini söyleyen Karamollaoğlu, “Bunların özelleştirilmesinin tek bir sebebi var, o da rant. Kısa vadeli rant görüyorum. Kısa vaade paraya çevirme derdinler. Bu konu bizi endişelendirecek bir mecra sürüklemez inşallah” değerlendirmesinde bulundu.
‘HÜKÜMET KARARLI İSE…’
Karamollaoğlu, “Hükümet bu konuda kararlı ise pancar birlikleri ve Pankobirlik ile bir araya gelmesi lazım. Pancar üreticisinin elinde şu an para yok. Ancak inanıyorum pancar üretiminde elde ettiği gelirinden daha fazlasını devlete öder. Pancar çiftçisi tarımı geliştirerek öder. Hükümettin bunu muhakkak göz önünde bulundurması gerekiyor” dedi.
Devam eden ittifak tartışmalarına da değinen Karamollaoğlu, “Sayın cumhurbaşkanı çeşitli partilerle görüştü. Biz de uyum yasaları ile ilgili teklifimizi götürdük. Biz toplantıdan ayrılırken, bizle temaslarının devam edeceğini söyledi. Biz de her parti ile diyalog içinde olacağımızı söyledik. Ancak hiçbir zaman koalisyonda açık bir teklif olmadı. Bizde de öyle bir durum yok. Kutuplaşma ve kamplaşmaya karşıyız. Bloklaşarak aday çıkarılmasını istemiyoruz. Biz bir ittifaktan çok ilkelerin üzerinde durulmasını isteyeceğiz” dedi.
‘AÇIKLAMALAR ENDİŞE VERİCİ’
Türkiye ile ABD arasında yoğun bir görüşme trafiğinin yaşandığını söyleyen Karamollaoğlu, görüşme sonrası yapılan açıklamaların endişe verici olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, hükümetin herkesle görüşebileceğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Mesela McMaster görüşmesinin ardından deniyor ki, ‘Türkiye ve ABD’nin uzun vadeli stratejik ortaklık ilişkileri teyit edildi! İnsan sormadan edemiyor. Allah aşkına neyin teyidi bu? Neyin müttefikliği? Neyin ortaklığı? Daha iki hafta önce bir tankımız Amerikan füzesiyle vuruldu. 5 askerimiz şehit düştü. İki subayımızın şehit olduğu helikopterin akıbetini ise henüz daha öğrenemedik. Mattis görüşmesinin ardından deniyor ki, ‘ABD YPG’ye yardımda bulunmamış’ Peki o zaman 5 bin tır silah gökten zembille mi indi? YPG’ye 550 milyon dolarlık yardım bütçesini ABD Senatosu değil de, Patagonya Parlamentosu mu ayırdı. Siz bu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz. Bir kez daha söylüyorum; ABD’ye güvenilmez. ABD ile aynı çuvala girilmez. Bu saatten sonra ABD ile bırakın uzun vadeli ortaklığı bir gün dahi ortaklığımız söz konusu olmamalıdır.”
‘HAYALLER OSMANLI HAYATLAR BOP PROJESİ’
Karamollaoğlu, Türk dış politikasının çelişkili bir süreçten geçtiğine vurgu yaparak, “Hayaller Osmanlı, gerçekler Büyük Ortadoğu hayaller Abdülhamit Han, gerçekler Theodore Hertzel. Bu işler dizi çekmekle, film çevirmekle olmuyor. Biz inanıyoruz ki eğer Sultan Abdülhamit yaşasaydı ABD ve İsrail’i stratejik müttefik olarak kabul etmezdi. Amerikan askerlerinin incirlikte konuşlanmasına izin vermezdi. ‘Şehit kanı para ile satılamaz’ der, Mavi Marmara şehitlerini 22 milyon dolar karşılığı pazarlık konusu yapmazdı? Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın ABD ve NATO eli ile karıştırılmasına ortak olmazdı? En önemlisi de Sultan Abdülhamit yaşasaydı Avrupa Birliğine girmek için değil İslam Birliğini Kurmak için çaba harcardı” diye konuştu.
‘MERKEL’DEN ALMAN TERLİĞİ YEDİLER’
Geçtiğimiz günlerde serbest bırakılan Alman gazeteci Deniz Yücel konusunu da değerlendiren Karamollaoğlu, “Hiç kimse kusura bakmasın, kızmasın, darılmasın. Amerika’ya Osmanlı Tokadı atacaklardı. Merkel’den Alman terliği yediler. Gazeteci Deniz Yücel, Merkel görüşmesinin ardından bir günde serbest bırakıldı. Biz elbette, suçsuz yere, haksız yere kimsenin hapis yatmasını istemeyiz. Ama Merkel’le yapılan görüşmenin hemen akabinde böyle bir gelişmenin yaşanması haklı sorulara neden oldu. Zaten zedelenmiş olan adalet duygusunu yeniden tartışma konusu yaptı. Bugün suçsuz olduğu ortaya çıktığı halde hala işe iade edilmeyen, hatta hapis yatan binlerce KHK mağduru var. Hepsi adalet bekliyor. Bu insanların adalete kavuşması için illa arkalarında bir dış ülkeler mi olmalı? Bugün Türkiye’de ne yazık ki adalet rafa kaldırılmıştır. Yaşananlar bunu teyit etmektedir” şeklinde konuştu.