Yedi yıl önce attığı tweetler nedeniyle hakkında dava açılan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Seçim döneminde akla geldi bu tweetler. Yedi yıl öncesinde neredeydiniz? İl yöneticisi olunca mı aklınıza geldi?” diye sordu. Kaftancıoğlu, Figen Yüksedağ ile ilgili soruya ise “Erkek egemen siyaset kadın siyasetçileri daha kolay hedef yapıyor. Açıkçası imkânım olsa cezaevinde hangi partiden olursa olsun ziyaret etme olanağım olsa bu şekilde hak gaspına uğrayan kadınları ziyaret etme önceliğim olur.” yanıtını verdi.
Bianet’ten Evrim Kepenek’in sorularını yanıtlayan Kaftancıoğlu’nun açıklamalarının bir kısmı şöyle:
Kadın siyasetçiler tek hataları ile siyaset alanından uzaklaştırabiliyor. Siyasete devam edemiyor. Sizce de böyle mi?
Sanki hata yapmak da erkeklere mahsus gibi bir algı var siyasette. Siyasette de yaşamın her alanında da hata yapmamak üzerine bir yaşam kurmak mümkün değil.
“Hatasız yaşarım” diyen kişi, zaten gerçekçi yaklaşmıyor. Canan Kaftancıoğlu olarak şunu söylerim “Devam edeceğim ya da etmeyeceğim” diye hiçbir şey hiçbir düşüncem olmadı.
Ben, Canan olarak tabii ki hata yapacağım. Herkes kadar hata yapacağım. Erkekler hata yaptığında hoş görülüyorsa, kadınlar hata yaptığında hoş görülmüyorsa, elbette bunun da kavgasını vereceğim.
Hata yapmak da erkeklere mahsus değil. Ben bir şey olmak için değil ama hep birlikte bir şey başarmak için siyaset yapıyorum. Elbette burada hata yapacağız.
Zaman zaman CHP’den ayrı bir noktaya düştüğünüzü düşünüyor musunuz?
Şöyle, CHP’nin geçmişten bugüne yürüttüğü siyasete, parti programına ve genel başkanın söylediklerine bakınca, bu şekilde değerlendirdiğimizde, benim gündeme getirdiğim konular, CHP içinde çok da kırılma yaratacak konular değil.
Benim Selahattin Demirtaş ile ortaya çıkan fotoğraflarımı çarşaf çarşaf yayımladılar. Bu fotoğraf CHP’nin kurumsal kimliğiyle çelişmiyor. Çünkü Demirtaş tutuklandığında CHP’nin tepkisi var. Demirtaş bir partinin genel başkanı, bu kişiyle fotoğraf vermek kadar normal bir şey yoktur.
Bu fotoğraf, CHP’den aykırı bir tutum sergilemek değil. Sakine Cansız’ın söylediği bir cümleyi yıllar önce yazmış olabilirim. Benim, Cansız’ın kim olduğundan bağımsız olarak Avrupa’nın göbeğinde katledilmiş olmasını kınamış veya doğru bulmamış olmam CHP’nin siyasetiyle çok çelişen çatışan bir durum değil.
Ama şu var. Parti içinde, ne yazık ki kendileri öyle tanımladıkları için ben kavram olarak bunu da çok doğru bulmuyorum tırnak içinde söyleyeyim, “ulusalcı” olarak nitelendiren kişiler, gruplar, yapılar CHP’nin geçmişten bugüne sanki partinin değerlerine onların sahip olduğunu iddia edenler, sadece bunu üzerinden siyaset kurgulamak isteyen bir anlayış var.
Bu kişi, oluşum ve yapılarla anlaşamadım. Bu genel parti çizgisinden ya da genel başkandan ayrı düştüğüm anlamına gelmiyor.
CHP’de bir gece operasyonuyla kadınların başkanlık adaylarından çektirildiğini biliyoruz. CHP’de kadın olarak siyaset yapmak zor değil mi?
Bir kere Türkiye’de CHP’yi dışarıda bırakalım bir erkek egemen siyaset bakış var. Bu erkek egemen siyaset bakışı, toplumun genelinin kanıksadığı gibi kadınlar da kanıksamış durumda. Bu durum kota dahi olsa kadınları siyasette geri planda bırakıyor. CHP de bundan nasibini alıyor. Kadınlar siyasette var olabilmek için erkekten medet umar hale gelmişler. Bir yere gelmek için erkekle iş birliği yapmak durumunda kalıyorlar. Bu bütün partilerde var. Ben baştan beri bunu reddediyorum.
Kadınlara pozitif ayrımcılığın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ama öncelikli olarak siyasette kadınlarında bir yere gelebilmesi için kadın mücadelesini buralarda da büyütmeleri gerektiğini düşünüyorum. Her partide kadınların siyasette olmamasının faturası da yine kadınlara kesiliyor. Ben topyekûn bunlarla mücadele ediyorum.
Ben bugüne kadar bir kadın olarak, şu ana kadar hiç kimseden bir şey talep etmedim. Mücadele ederek kadınların da aynı erkekler gibi çok daha iyi bir yere geleceklerine inanıyorum. Ama tabii ki bir anda olacak bir şey değil. Parti içinde kadın örgütlerinin daha da güçlenmesi mücadele etmesi doğru şekilde örgütlenmesi bunların üstesinden gelmesinin yolunu açacaktır. Tabii, 10 yıllık 20 yıllık süreçlerdir. Kadınların mutlaka başaracağını düşünüyorum. Emek ve umutla olacak
Sonucun mimarı siz olarak görünüyorsunuz. Buna dair ne söylemek istersiniz?
31 Mart’ta ve 23 Haziran’da “İstanbul seçimini kazanacağız” dediğim andan itibaren bunun gereğini yapan İstanbul örgütüne, İstanbul halkına korkunç minnet duymamız lazım. Sürecin kahramanları, çuvalların başında, sandıklarda bekleyenler.
CHP Türkiye örgütü ve bu sürece destek veren diğer partiler ve dünyanın hemen her yerinden oy vermeye gelenler de bu sürecin mimarı. Onlar bu dönemin görülmez kahramanlarıdır hep birlikte bu başarıyı sonucu ortaya çıkardığımız için kendi adıma çok mutluyum.
Dava hakkında ne söyleyeceksiniz?
Hiç umursamıyorum. Cezayı verecek ya da vermeyecek kişi, ben olmadığım için başkalarını yapacağı işler hakkında tahminde bulunmam. Benim bildiğim üç şey var.
Bir, tam yedi yıl önce attığım tweet’ler ve il başkanı olduğum günden beri sürekli bir karalama ile karşıkarşıyayım. Seçim döneminde akla geldi bu tweetler. Yedi yıl öncesinde neredeydiniz? İl yöneticisi olunca mı aklınıza geldi?
Matrix’teki kadın kahraman Trinity’e benzetiliyorsunuz..
Bu toplumun hakikaten siyasetçilerin de insan olduğunu unutması anlamına geliyor. Hata yapabileceği, uykusuz kalabileceği unutuluyor. İnsani yanları göz ardı eden bir yaklaşım bu. Bu sorumluluğu arttırıyor ama o kadar çok insanların beklentileri var ki neredeyse Trinity gibi uçma mı bekleyecekler. Bu beni gülümsetiyor. Gönül isterdi ki Türkiye siyasetinde böyle insan üstü güçler beklentisi olmasın.
HDP’li kadın siyasetçiler cezaevinde. Sizin buna tepkiniz nedir?
Düşünceleri nedeniyle, hiç kimsenin tutuklanmaması gerektiğini hep söylüyorum. Benim yargılandığım twitler biri, Figen Yüksekdağ’ın sabahın bir köründe zorbaca gözaltına alınmasına yönelik attığım bir tweet. Yüksekdağ’ın sesi hala kulaklarımda. “Sabah hazır değilim. Bir dakika hazırlanayım” demesine rağmen kapısının nasıl zorlandığını hatırlıyorsunuz. Buna karşı, “Bu mudur anayasal süreç?” demişim. Yine diyorum.
Kadınlar, daha kolay hedef oluyor böyle durumlarda. Erkek egemen bakışlar, erkek egemen muktedirler önce kadınları zayıflatmak isterler. Bu tutukluluğun altında da bunu biraz görmek lazım.
Erkek egemen siyaset kadın siyasetçileri daha kolay hedef yapıyor. Açıkçası imkânım olsa cezaevinde hangi partiden olursa olsun ziyaret etme olanağım olsa bu şekilde hak gaspına uğrayan kadınları ziyaret etme önceliğim olur.
Erkek egemen siyasette kadınların yer bulması için ne yapmak gerekir?
Kadın siyasetçiler, hangi partide olursa olsun yan yana durmalı. Bir kadın milletvekili Meclis’te haksızlığa uğradığında, AKP’li kadınlar da CHP’li kadınlar da diğer partinin vekilleriyle yan yana durmalı.
Figen Hanım gözaltına alınırken AKP’li bir kadın milletvekili çıksın da “yanlış bir iş” desin. Ama erkek egemen bakış sonucu bu. Erkek egemen bakışa bağımlı olunca, bunu söyleyemiyorsunuz. Ben de bu bakışın dışında söylem geliştirdiğim için siyasi odakları rahatsız ettiğim için hedef haline geldim. Umurumda değil.
AKP’nin içinde siyaset yapan kadınlar, hakikaten bir mağduriyet yaşasalar emin olun yanlarında olurum. Bizim mağduriyetin ya da hakkın haklının yanında olmak için aynı siyasi partiden olmamıza da hiç gerek yok. Kadınların yan yana durmasını çoğaltmamız gerekiyor. Bunu zaman içinde yaygınlaştıracağımızı düşünüyorum.
Erkek egemen siyaset, kadın siyasetçileri daha kolay hedef yapıyor. Açıkçası imkânım olsa cezaevinde hangi partiden olursa olsun ziyaret etme olanağım olsa bu şekilde hak gaspına uğrayan kadınları ziyaret etme önceliğim olur.