İstanbul’un en merkezi noktalarında Türkiyeli müşteriler taksiye binemiyor. Taksiciler önce Arap daha sonra Batılı müşterileri kabul ediyor.
İstanbulluların taksicilerle ilgili şikâyetleri her geçen gün artıyor. ‘8.75 TL indi-bindi düzenlemesi’ne rağmen kısa mesafeye gitmeyen, taksiler hala var. Kronikleşen sorunların başında, Sultanahmet, Eminönü, Beşiktaş ve Taksim gibi özellikle turistlerin yoğun olduğu bölgeler geliyor. Sadece turist kabul eden taksicilerle ilgili şikâyetler son dönemde iyice artmış durumda.
Gazete Habertürk’ten Can Mete izlenim haberinde, turistlerin yoğun olduğu bölgelere giderek taksicilerin Türk müşterileri almadığı iddiasını araştırdı;
TURİST GİBİ…
Ekibimize tamamen İngilizce konuşan ve turist gibi davranan bir arkadaşımızı da alarak peşi sıra taksilere binmeye çalıştık. Durum sandığımızdan da vahim çıktı! İlk durağımız Sultanahmet’ti… 6 taksi durdurduk. Türkçe konuşarak 5’ine binemedik. Türkçe’mizle reddedildiğimiz taksilere arkamızdan İngilizce konuşan arkadaşımız da binemedi; çünkü şoförler Batılı turistlerin de İstanbul’da taksicilerin huyunu öğrenip artık daha dikkatli olduğunu, kuşku oluşursa sorun çıkardıklarını düşünüyordu. Arap turistlerse hep pazarlık ettikleri ve iyi fiyat aldıklarını sandıkları halde kısa mesafede bile çoğu kez yüksek ücret ödediklerinin farkında olmadıkları için tercih ediliyordu. Yine de Türkçe konuşarak binemediğimiz 6. taksiye İngilizce konuşan arkadaşımız binebildi. Kendini turist olarak tanıtan arkadaşımız, taksicinin kısıtlı İngilizce’siyle sohbete başladı. 3 senedir taksicilik yaptığını belirten şoför, “Bazı taksiler seçim yapıyor. Ben seçim yapmam” dedi.
‘MEMLEKETİNE GÖRE Mİ TAŞIMAYA BAŞLADINIZ?’
Bu arkadaşımız Eminönü’nde araçtan indi ve yeniden bir araya geldik. Beşiktaş’a gitmek üzere bir başka taksi çevirmek istediğimizde aynı tavırla karşılaştık. 7 taksiden 6’sıyla anlaşamadık çünkü turist değildik. Çok geçmeden etrafta bir turist yoğunluğu olduğunu fark ettik. Araçlar bizi pas geçerek yoğunluğun olduğu bölgeye yöneliyordu. Türkçe konuşanı almayan taksicilerden biriyle yaşadığımız diyalog ise ilginçti. Araca yarı yarıya binmişken “Nereye?” diye sordu. “Beşiktaş” yanıtına, “Götüremem” diyerek karşılık verdi. Durumu gören arkadaşımız gelip İngilizce “Müsait misiniz?” dedi. Taksici bir anda yüksek sesle Arapça bir şeyler söylemeye başladı. Kısa sürede arkamızda Arap bir ailenin olduğunu ve taksicinin onlara seslendiğini fark ettik. “Müşteriyi memleketine göre mi taşımaya başladınız artık?” diye sorunca taksici, “Çocuklu aile, görmüyor musun?” diyerek sert çıktı. En sonunda duran bir başka taksiye ise Türkçe konuşarak yine binemedik. Arkadan gelen ve İngilizce konuşan arkadaşımız bindi, Beşiktaş’a doğru yol aldı.
‘NE İNGİLİZCE NE TÜRKÇE’
Bu kez Dolmabahçe’de inerek yine taksi beklemeye başladık. Çok geçmeden araçlar yanaşmaya ve “Nereye?” diye sormaya başladı. Türkçe konuşarak 4 denemede başarısız olunca, bekleme yapan bir taksiyi fark ettik. Yaklaşarak “Beşiktaş’a” deyince şoför “Aracı bırakacağım” diyerek yine reddetti. Ardından İngilizce konuşan arkadaşımız da yine aynı taksici tarafından reddedildi. Bu sırada araya bir Arap turist girdi ve birden araca bindi. Yani Beşiktaş’ta da 6 taksiden 5’ine ne Türkçe ne İngilizce konuşarak binebildik. En sonunda park halindeki bir taksi, Türkçe konuşmamıza rağmen kabul etti ve bizi Taksim’e ulaştırdı.
Son olarak AKM’nin önünde de 2 takside ne Türkçe ne de İngilizce fayda etti. Bu taksilere de bir süre sonra Arap turistler bindi. Sonuçta, birkaç saat içinde 4 semtte toplam 21 taksiden 20’sine Türkçe konuşarak binemedik. İngilizce konuşarak sadece 2 taksiye binebildik. Kalanı Araplarındı…