İnsan Hakları İzleme Örgütü, Cizre ile ilgili hazırladığı raporda, Güneydoğu’da sivillere karşı yapılan kitlesel hak ihlallerinin bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulmasının engellediği belirtildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW-Human Rights Watch), Şırnak’ın Cizre ilçesine ilişkin hazırladığı raporu açıkladı.
Raporda, hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin bölgeye girmesine ve konuyu kendi standartları çerçevesinde araştırmasına hiç vakit kaybetmeden, hemen izin vermesi gerektiği çağrısı yaptı.
Ağustos ayından bu yana yürütülen operasyonlarda 22 kent ve mahallede, gece gündüz devam eden genel sokağa çıkma yasakları ilan edildiğine yer verilen raporda şunlar ifade ediliyor:
“Söz konusu sokağa çıkma yasakları, aynı zamanda, bu operasyonların veya güvenlik güçleri ya da silahlı gruplar tarafından yapılan hak ihlallerinin sivil toplum örgütleri, gazeteciler ve avukatlar tarafından araştırılmasına da engel teşkil ediyor.
“İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları için Doktorlar (Physicians for Human Rights) gibi insan hakları alanında faaliyet gösteren grupların, ihlalleri belgelendirmek amacıyla bölgeye girmesine, operasyonlar bittikten ve sokağa çıkma yasakları kaldırıldıktan sonra bile yetkililer tarafından izin verilmiyor.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb’in “Türkiye hükümetinin Güneydoğu’da birçok bölgeyi fiilen abluka altına almış olması, bir şeylerin örtbas edilmeye çalışıldığına ilişkin şüpheleri besliyor” şeklinde konuşmasına yer verilen raporda, “Türkiye hükümeti Birleşmiş Milletler’in ve sivil toplum gruplarının orada olup bitenleri belgelendirmek amacıyla bölgeye girmesine hemen izin vermelidir” denildi.
355 binden fazla insanın kent veya ilçelerin içindeki bazı mahallelere, yakınlardaki başka kentlere veya Türkiye’nin başka bölgelerine gitmek zorunda bırakıldığına değinilen raporda Cizre için şu bilgiler verildi:
* Güvenlik güçleri ile PKK ile bağlantılı Sivil Savunma Birlikleri (YPS, Yekineyen Parastina Sivil) arasında silahlı çatışma yaşanan yerlerde en az 338 sivil öldürüldü” ifadesine yer verildi.
* Cizre’de avukatlarla Cizre’de görev yapan avukatların derlediği ölüm listelerini inceledi. Bu listeler 14 Aralık ile 11 Şubat arasında, aralarında 11 çocuğun da bulunduğu en az 66 Cizrelinin ateşli silahla vurulma veya havan topu patlaması sonucu öldüğünü gösteriyor.
* İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün görüştüğü tanık ve mağdurlar, güvenlik güçlerinin bazı vakalarda ellerinde beyaz bayrak taşıyan sivillere de ateş açtığını anlatıyorlar. Eldeki bilgiler, güvenlik güçlerinin kuşattıkları üç binanın bodrumlarında mahsur kalmış, aralarında silahsız sivillerin ve yaralı savaşçıların da bulunduğu 130 civarında insanı öldürdüklerini de gösterir nitelikte.”
Raporda, Cizre’de çatışma yaşanmayan veya barikat bulunmayan mahallelerde öldürülmüş bazı sivillerin de var olduğu belirtildi.
Raporda, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün mağdur aileleriyle ve ölümlere tanıklık etmiş kişilerle görüşmesi, Nisan ayında polislerce engellendiği hatırlatıldı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, bunun dışında Cizre’de özel mülklerin yaygın bir şekilde ve hukuksuz olarak tahrip edildiğini belgelendirdi ve çatışmalar sırasında evleri ve özel mülkleri hasar görmüş, bazı bölgelerdeyse sonradan tamamen yıkılmış insanlarla görüştü.
Cizre’deki yıkımlara da yer verilen raporda şu ifadelere yer verildi:
* 2016 yılının Şubat ve Haziran ayları arasında kaydedilmiş uydu görüntülerine dayanarak İnsan Hakları İzleme Örgütü, Cizre’de yaşanan yıkımın kapsamını değerlendirdi ve toplamda yaklaşık 95.000 metrekareden (9,5 hektardan) oluşan, yıkım yaşanmış belirli iki bölge tespit etti.
* Bina yıkımlarının çoğu, Şubat ayının sonları ile Mayıs ayı sonları arasındaki dönemde gerçekleşti ve yıkımın en yoğun gerçekleştiği mahalleler Cudi ve Sur mahalleleri oldu. Daha küçük kapsamda bir bina yıkımı, Mayıs ayı sonları ile Haziran ayı başları arasındaki dönemde Nur mahallesinde gerçekleşti.
* Bölgedeki olayların Birleşmiş Milletler ile yerel ve uluslararası insan hakları grupları tarafından incelemesinin engellenmesi, hak ihlallerini örtbas etmeye ve ağır suçlar için hesap verebilirlik ilkesinin işletilmesini önlemeye yönelik bir hamlenin söz konusu olduğu kaygısına yol açmaktadır.
*Şubat ayının ilk günlerinde, Cizre’deki güvenlik operasyonları sırasında, Cudi ve Sur mahallelerindeki bodrumlarda mahsur kalmış 130 civarındaki kişinin ölümünün de tam olarak soruşturulması gerekiyor, zira bugüne kadar ortaya çıkan deliller, bu ölümlerin yargısız infaz ve hatta cinayete varan kanunsuz öldürmelerden kaynaklanmış olabileceğine işaret ediyorlar.
* İnsan Hakları İzleme Örgütü, BM veri toplama heyetine izin verilmesi durumunda, işlenmiş olması olası bu suçların araştırılmasına, bunların vahameti nedeniyle, öncelik verilmesi gerektiğini belirtiyor.
* Bodrumlarda mahsur kalmış insanların ölmesinden hemen önce, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Cizre’nin farklı mahallelerinde yaralanmış kişilerle ilgi olarak, ara tedbir denilen beş ayrı tedbir kararı alarak Türkiyeli yetkilileri bu kişilerin yaşamlarını ve bedensel bütünlüklerini korumakla yükümlü kıldı.
* Mahkemenin lehlerine tedbir kararı aldığı beş kişiden sadece birine tıbbi tedavi sağlandı. Diğer dört kişi öldü ve sonradan cansız bedenleri bulundu. Mahkeme, aralarında bodrumlarda mahsur kalanlarınki de bulunan diğer ara tedbir başvurularını ise reddetti, ancak söz konusu vakalar mahkemenin önüne öncelikli olarak gelecek ve incelenecektir.”
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.