HDP Milletvekili Önder, Başbakan Davutoğlu’na seslenerek, “Yüzde 100 alsanız ne olur bu ülkede yönetilecek bir şey bırakmayacaksınız” dedi.
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, HDP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, HDP İstanbul Milletvekilleri Pervin Buldan Meclis’te, Suruç Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin ailelerini dinledi. Önder, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na seslenerek, “Siz ne zaman gerçeğe aykırı beyanda bulunmuşsanız kekelemeye başlıyorsunuz. Siz ne zaman kekeliyorsanız ben biliyorum ki artık gerçeğe aykırı birşeyler söylüyorsunuz. Canı yanan, incinen evlatlarını kaybedenlerden özür dileyin ve barış iradesi etrafında toplanın. Yoksa yüzde 100 alsanız ne olur bu ülkede yönetilecek bir ülke bırakmayacaksınız” dedi.
Önder, Suruç’taki dosyanın gizlilik kararının kaldırılması gerektiğini, ailelerin sadece adalet istediğini belirtti ve ‘hafıza imhası’ nın benimsenmiş bir yol olduğunu ancak HDP olarak Suruç’u tekrar tekrar hatırlatacaklarını ve teşhir edeceklerini aktardı.
Suruç patlaması sonrasında yapılan açıklamaları hatırlatan Önder özetle şöyle konuştu:
“Suruç’tan sonra bu memleketin en yetkili ağızları utanmadan, arlanmadan şu kadar haya etmeden, şu kadar vicdanı sızlamadan kalktılar içki tarifi verir gibi bunların katilleri için ‘kokteyl’ tanımlamasını yaptılar. Ve utanmazlar, ve alçaklar neredesiniz? Hani nerede bu kokteyl? Verin tarifini burada yüreği yanan ailelerde bilsin, bizde bilelim. Neresi kokteylmiş.”
“Katil bu soruşturmayı gizleyendir. Bu soruşturmayı bir kurum ne adına gizler? Suçu yoksa, açığa çıkmasından korktuğu bilgiler yoksa ne adına gizler? Ey analar babalar biz size kokteyl dedik oysa bildiğiniz sek bir vahşet örgütüymüş çocuklarınızı katleden demeyecek misiniz? Herkesi sersem mi, hafızasız mı zannediyorsunuz? Bunların hesabı sorulmayacak mı? Bu aileleri acılarıyla başbaşa mı bırakacağız zannediyorsunuz. Hesabını soracağız mahşere falan bırakmayacağız. Hepiniz bu katliam için yargılanacaksınız. Hepiniz bu ailelerin önünde diz çöküp merhamet ve af dileyecek, dileneceksiniz. Bunu yapacağız. Bunu yapmazsak bu dünya bize haram olsun. Aldığımız nefes bize haram olsun. Neredeymiş bu kokteyl getirin bir görelim biz.”
“Ben başbakana burada bir şey söylemek istiyorum. Siz ne zaman gerçeğe aykırı beyanda bulunmuşsanız kekelemeye başlıyorsunuz. Siz ne zaman kekeliyorsanız ben biliyorum ki artık gerçeğe aykırı birşeyler söylüyorsunuz. Dün de Musul için söylediniz, ‘ev ev temizleyeceğiz’ derken de her tarafınız ayrı oynuyordu. Bu yol yol değildir. Bu şartlar altında siz bu ülkenini yarısına savaş açmışken anayasa, başkanlık demokrasiymiş bunları konuşamazsınız. Siz kendinizle bu ülkede varım diyemezsiniz.
Bu savaşı nasıl başlattıysanız o şekilde durdurmanın iradesini gösterin. Giden canlar artık bu halkın ortak yaşama iradesini kıracak noktaya gelmiştir. Artık bu zulmünüz sürerse siz ortada yönetecek bir ülke bulamayacaksınız. Kalmayacak. Sizin ufacık sadece bir omurilik soğanıyla düşünebilecek tasarruflarınız bu ülkeyi bölgenin en karmaşık en sıkıntılı durumuna getirdi. O yüzden bugüne kadar verdiğiniz zulüm için merhamet gösterin. Canı yanan, incinen evlatlarını kaybedenlerden özür dileyin ve barış iradesi etrafında toplanın. Yoksa yüzde 100 alsanız ne olur bu ülkede yönetilecek bir şey bırakmayacaksınız.”