Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, 1 Kasım’daki genel seçimler için bölgede uygulanmak istenen “taşımalı oy” sistemini ANF’ye değerlendirdi.
Bilgen, söz konusu sisteme karar verilmesini, “Bu süreç doğrudan Erdoğan’ın valilerle birlikte yürüttüğü mekanizmaya dönüştü” diye yorumlayarak, şunları ifade etti:
“Seçim kurulları tıpkı ’90’larda olduğu gibi bu yönde kararlar almaya zorlanıyor ama anayasal olarak bu kararın sadece Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından verilebildiği biliniyor. Burada bir baskı oluşturmak, bu kararın çıkması için YSK’yi zorlamak galiba onların planı, niyeti. Bugünden, 1 ay sonrasındaki seçimde güvenlik olmayacağına dair iddiayla sandık birleştirme arayışı o şehirlerde nasıl yaşandığına dair soruyu da can yakıcı şekilde sormayı gerektiriyor. Erdoğan’ı tatmin edecek, nihai olarak güvende hissettirecek yol, açık oy-gizli sayım galiba.”
Bilgen, Erdoğan’ın, kendisini memnun etmeyen bir sonucun sandıktan çıkmaması için planlar devreye koymasının, Türkiye’deki demokratik teamüllerin ve seçimin itibarının kalmadığını göstereceğine dikkat çekti.
‘PUTİN’İN DİLEĞİ İRONİKTİ’
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Erdoğan’a görüşmeleri sırasında seçimler için başarılar dilemesini hatırlatan Bilgen, “Putin, seçimin ne kadar tarafsız seyrettiğine dair ironik bir mesaj vermiş oldu. Erdoğan kendisini başından beri bu sürecin asıl sorumlusu, belirleyeni olarak görüyor. Seçmen de tam aksine, Erdoğan’ın bir tehdit olduğunu görüyor” dedi.
Kürtlerin en zor şartlarda bile her türlü baskıya karşı siyasi iradelerini sandığa yansıtabildiğini belirten Bilgen, şunları kaydetti:
‘KÜRTLER İRADELERİNİ YANSITMADA BAŞARILI’
“Kürtler siyasi iradelerini yansıtmayı her zaman başardılar. Tabii AKP tarafından katılımı düşürmeye çalışmak, bıkkınlık yaratmaya çalışmak, büyük bir zahmet ve faturaya dönüştürmek hedefleniyor ama pratikte karşılığının olmasının imkanı yok. İnsanlar son derece duyarlı; hangi niyetle bunun yapıldığının farkındalar. Ters tepeceğini düşünüyorum. Batıdaki oylarımızı da artıracağını düşünüyorum. Çünkü bu planın HDP’yi baraj altında bırakmak için operasyonel olduğu görülüyor. Toplumun buna boyun eğecek psikolojisinin olmadığı da görülüyor.
‘DARBE TAMAMLANMIŞ OLUR!’
YSK ilkesel bir karar almadığı sürece, son gün birtakım emrivakiler ile fiili durum oluşturmak mümkün değil. YSK’nin şimdiden ucu açık ilkesel karar alması da seçimleri tümüyle şaibeli hale getirir. Bir yerde seçim yapamıyorsanız, her şeyiniz tartışmalı hale gelmiştir. Toplum şunu fark ediyor; sokaktaki tepkiyi, demokratik gösteriyi-yürüyüşü bile kendisine ‘darbe girişimi’ olarak okuyan, böyle algılayan ve bunları seçimin, sandığın alternatifi gibi tarif eden Erdoğan, şimdi neredeyse seçimi, sandığı da yok sayan; kendisine tehdit unsuru olarak gören anlayışa döndü. Bu, Türkiye’de demokrasinin tüm unsurlarıyla tasfiyesidir. Gazetede eleştiri yazılamayacak, sokakta gösteri yapamayacaksınız, şimdi de sandığa gittiğinizde kendinizi ifade etmek imkansızlaşırsa, fiili olarak darbe tamamlanmış olacak!”
Seçmenlerin oylarına sahip çıkacağına, seçim kampanyasında kararlılıkla hareket edeceğine inandığını aktaran Bilgen, şu tespitte bulundu: “Batıda Kürtlere, HDP’ye yönelik saldırılar, sandık birleştirme yoluyla bölgedeki operasyonun tamamlayıcısı, parçasıdır. Yüksek oy alınan yerlerde nasıl engelleme böyle söz konusuysa, İç Anadolu, Ege, Karadeniz’de HDP için çalışmayı risk haline getiren uygulamalara imza atılmıştır. Bu saldırılarla ilgili ciddi, dikkate değer hiçbir soruşturma yapılmamış olması, hiçbir netice alınmaması da bu sürecin bilinçli, sistematik olduğunu, seçime dönük olduğunu göstermektedir.”