Dersim’deki halk toplantısında konuşan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, müzakere sürecinde İmralı Adası’nda görüştüğü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın bugün yaşanan siyasi kaosu o günden öngördüğüne dikkat çekti. Dicle, “Tehlikenin farkındaydı” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Hatip Dicle, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dersim il örgütleri tarafından düzenlenen halk toplantısında açıklamalarda bulundu.
İmralı Heyeti’nde de yer alan Dicle, görüşmelerin gerçekleştiği dönemde, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın müzakerelere yönelik ‘temkinli’ tutumuna dikkat çekti ve özeleştiride bulundu.
Hatip Dicle’nin müzakereler ve Dolmabahçe Mutabakatı’na değindiği konuşması şöyle:
“Devlet bunca yılda birçok manevra yaptı, ancak 100 yıllık özünden hiçbir şey kaybetmedi. AKP yola çıktığı ilk dönemde demokratik bir misyon yüklenmiş havası yaratmıştı. Birçok beklenti vardı. Ama her şey şimdi açığa çıktı ki aynı İttihat Terakki gibi politik manevraydı.
“AKP 2002’de kurulduğunda liberaldi. Sonra İttihat ve Terakki gibi adım adım yerleştiğinde Türkçülükle tamamen ırkçı bir birliğe oturdu. Son bir yıldır Kemalist kesimin en ırkçı kesimleriyle, İttihat ve Terakkiyle, Milliyetçi Hareket Partisi denen aslında İttihat Terakki’yi bugün yaşatan kesimlerle, Doğu Perinçek’le kol kola.
“Bütün bunlar şunları gösteriyor Kürt halkı, Alevi halkı bütün Türkiye’de ezilen emekçiler, demokrasi talebi olan herkes ciddi bir tehdit altındadır.
“Sayın Öcalan bu tehlikenin farkındaydı. Defalarca İmralı görüşmelerinde kendisinin bize herkesi şöyle uyardığını çok iyi biliyoruz. Derdi ki, ‘Biz burada gerçekten bir görüşme trafiği başlattık. Ama yarın barış olacak gibi değil, yarın en kötü durumlarla karşılaşacakmışsınız gibi hazırlanın. Ona göre örgütlenin.’
“Ama maalesef bizler o dönemde bugünkü tehlikeleri iyi okuyup en azından bugünün sert koşullarına baktığımızda o örgütlenmeyi, ayakları yere sert basarak yapmadık. Bugün onu görüyoruz. O iki buçuk yıllık görüşme sırasında Sayın Öcalan hem Ortadoğu’daki gelişmeleri hem AKP’nin izleyeceği politikaları savunmalarında 2010 yılında AKP’yi İslamofaşist bir parti olarak görüyordu.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin tek tipçi, oligarşik, tek mezhepçi tek dinci tek etnisite anlayışına karşı bir demokratik cumhuriyet hamlesiydi. O 10 madde onun içindi.
“Biz burada oturup devletle kapalı kapılar ardından bunun anlaşmasını yapmayacağız. İmralı bir anlamda tüm Türkiye ve Kürdistan toplumunun demokrasiye talebi olan kesimlerin gelip buraya taleplerini yerine getirerek devletle olan müzakerelerin artık kağıt üzerinde hangi adımların yasal ve anayasal olarak ve basın üzerinden Türk toplumunun da bu tartışmaya katılarak bir barışçıl çözüme ulaşması olacak.
“Bu Dolmabahçe Mutabakatı böyle bir amaç içerirken, Saray’daki zat 5 Nisan’da yaptığı konuşmayla bu masayı devirdi. ‘Dolmabahçe mutabakatını bilmiyorum, teröristlerle masaya oturulmaz’ dedi ve sonuçta Türkiye’yi bugün gerçekten önünü göremeyecek şekilde bir arbedenin içine sürüklediler.
“Bakın Ortadoğu’da izledikleri politikadan dönmek için her gün nasıl manevralar yapıyorlar. Hiç sanki bir yıl önce ya da 7 ay önce söyledikleri lafları hatırlamıyorlar gibi. İsrail’i bilmem Rusya’nın önünde bunlar hiç olmaması gibi savaştan yana Ergenekon gibi bir ittifakın temsilcileri olarak gerçekleştiriliyor.”