Harkov’da mahsur kalan tıp öğrencisi Ahmet Kağan, “Bu sabah sığınakta olmamıza rağmen peş peşe 20-25 füzenin net ateşleme sesini duyduk. Sesler çok yakından geldi ve sığınak titredi” diyor.
Ukrayna’nın doğusundaki Harkov kentinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ukrayna’dan yapılan açıklamada, sabah saatlerinde Kiev ve Harkov’da şiddetli patlamaların yaşandığı belirtildi.
Türkiye’den çok sayıda öğrencinin de bulunduğu kentte gergin bir tahliye bekleyişi var. Sığınakta kalan öğrenciler, bir an önce Türkiye’ye tahliye edilmek istiyor. Harkov’a tıp fakültesinde okumaya giden öğrencilerden Ahmet Kağan Gümüş, sığınakta kaldığı 4 günlük zaman dilimini “Fiziki olarak iyiyiz ama ruhsal olarak çok yorulduk” sözleriyle özetliyor. Kaldıkları yurdun en alt katını sığınak olarak kullandıklarını belirterek “Spor aletlerini bir yana çekip her yere yatak serdik” diyor.
Ahmet Kağan, Türkiyeli 30- 32 öğrenciyle aynı sığınakta kalıyor. Civarda bulunan sığınaklarda ise en az 20- 25 kişinin daha olduğunu belirtiyor. “Yaklaşık olarak 50 Türk öğrenci var burada.”
Bundan 3 hafta önce Türkiye Konsolosluğu’nu arayarak, “Harkov’da kalalım mı gidelim mi?” diye soran Ahmet Kağan’a, Türkiye’ye dönmesi tavsiye edildi. Ancak, bu yönlendirme ertesi gün değişti.
“Bunu altını çizerek söylüyorum, savaş başlamadan üç hafta önce diğer ülkeler vatandaşlarını tahliye etmişti. Biz de konsolosluğa ulaşıp kendi imkanlarımızla dönelim mi diye sorduk. Bize ilk başta geri dönmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz denildi. Biz de buna istinaden biletlerimizi aldık, valizlerimizi hazırladık. Ertesi gün konsolosluktan tekrar arandık ve bize sizlik hiçbir durum yok gitmenize gerek yok dendi.”
“Biz bu işte bir terslik var deyip diğer arkadaşlardan konsolosluğa ulaşmalarını ve bilgi edinmelerini istedik. O kadar da yoğun oldukları bir dönem değildi ama telefonla ulaşamadık. Ulaştığımızda ise telefonları yeni uyanmış gibi esneyerek açıyorlar, ‘Ne var?’ diyorlardı. Tahliye için bilgi almak istediğimizde, ‘Sizi ilgilendiren hiçbir durum yok deyip sanki biz Türkiye’deymişiz de keyfi arıyormuşuz gibi konuşup telefonu suratımıza kapatıyorlardı. Bu dönemde bir geri dönün, bir geri dönmeyin denildi ve sonra geri dönmemizde ısrarcı oldular.”
Konsoloslukla sağlıklı bir iletişim kuramadıklarını söyleyen Ahmet Kağan, savaş başladıktan sonra özel olarak verilen numaralara da ulaşamadıklarını belirtti. “Yoğunluktan olduğunu düşünüyoruz ama hat bile düşmedi. Sadece Twitter’dan herkesin gördüğü ‘Vatandaşlarımız şu numaralara ulaşabilir, bilgilerini atsınlar’ denildi. Bunlardan da ‘onayınız alınmıştır, tahliye talebiniz alınmıştır’ tarzında bir yanıt bile alamadık.”
Harkov’dan 50 kişilik iki farklı tahliye otobüsünün kalktığını ancak bu otobüse kendisinin ya da arkadaşlarının alınmadığını söyleyen Ahmet Kağan, tahliye önceliğinin neye göre düzenlendiğini anlayamadığını söylüyor.
Peki, öğrencilerin kaldığı sığınaklarda nasıl bir durum var? Ahmet Kağan, son 2-3 gün içinde çatışma seslerinin çok yakından geldiğini belirtiyor. “Normalde sığınakta çok ses duymuyorduk. İhtiyacımız için yukarı odalara çıktığımızda duyuyorduk. Ama bu sabah sığınakta olmamıza rağmen peş peşe yaklaşık 20-25 füzenin net ateşleme sesini duyduk. Sesler çok yakından geldi ve sığınak titredi.”
Sığınakta tahliye edilmeyi bekleyen öğrenciler, önceden yaptıkları gıda stoğunu tüketerek hayatta kalıyor. Marketler açık olsa da 200-300 metreleri bulunan uzun kuyruklar nedeniyle, dışarıda beklemek riski beraberinde getiriyor. Ahmet Kağan, “Şu an 1-1,5 günlük bir erzağımız var, her şeyimizi birbirimizle paylaşıyoruz. Diğer ülkelerden arkadaşlarımızla da paylaşıyoruz. Okuduğumuz okula yakınız, orada yemek yapılmaya başlanmış ama orada da uzun kuyruklar var. Önceden kuyruklarda beklerken bomba seslerini duyup sığınağa geri dönüyorduk. Fakat yemeğimiz biterse bomba seslerine rağmen sıraya girmemiz gerekecek. O şekilde beklerken ölmezsek açlıktan öleceğiz.”
Çok zorlandıklarını ve psikolojisi bozulanlara destek olduklarını anlatan Ahmet Kağan, bir kişi kendini bıraktığında çevresindekilerin de bundan çok etkilendiğini ifade ediyor: “Ümidini kesen, ‘Tamam biz öldük, tahliye gelmeyecek’ diyen çok fazla insan var. Onları burada zar zor toparlıyoruz.”
Acilen tahliye edilmeyi beklediklerini vurgulayan Ahmet Kağan, yetkilerden kendilerini gördüklerini bildirmelerini istiyor. “En azından net bir tahliye günü verebilirse çok iyi olur. Ya da sizden haberimiz var, şu şu isimler listelerde gibi bir arama yapılırsa insanların psikolojisini düzeltmek için çok iyi bir adım olur.”
Öte yandan Ukrayna’nın başkenti Kiev’de mahsur kalan öğrencilerden Cemil Arda Yıldırım’ın da tahliye bekleyişi sürüyor. Abla Sena Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre Arda şu anda konsolosluğa gidebilecek bir araç arıyor. “Yetkililer, dışarısı güvenli değil diye almaya gelemeyeceklerini belirttiler. Kendi imkanları ile gidecekmiş. Arda’nın aracı yok, taksi de bulamıyor -ki o da güvenli değil- araç bulamazsa tahliye olamayacak. Telefonunu bu yüzden meşgul etmiyoruz.” / DUVAR