Çarşı ve Gezi dosyalarının birleştirildiği davanın tek tutuklusu Osman Kavala’nın katılmadığı duruşmada iki dava ayrıldı. Kavala’nın tutukluğuna devam kararı verildi.
Yargıtay tarafından bozulan Çarşı davası ile İstinaf Mahkemesince bozulan Gezi Parkı davasının birleştirildiği, tek tutuklusu Osman Kavala olan 52 sanıklı davaya bugün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tahliye kararına rağmen tutuklu yargılanması nedeniyle Türkiye’nin AİHM’e havale edilmesi sonrası görülen duruşmaya Osman Kavala katılmadı, Kavala’yı avukatları Köksal Bayraktar ve İlkan Koyuncu temsil etti.
Gezi davası sanıklarından Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater ile birleşen Çarşı davası sanıkları ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmayı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, TİP Milletvekili Ahmet Şık, Emek Partisi GYK Üyesi Levent Tüzel ile Taksim Dayanışması üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi takip etti.
Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmada ilk olarak Çiğdem Mater beyanda bulundu. Mater’ın beyanı kayıt cihazında yaşanan sorun nedeniyle kesildi. Sorunun çözülmesi sonrası Mater şunları söyledi: “İddianamede toplam 43 defa adım geçiyor. 10’dan fazla kısımda aynı şeyler yazılmış. Kes kopyala şekilde hazırlanmış bir iddianame. Bunca insanın yargılandığı bir davada en azında daha özen gösterilmeliydi iddianameye. İkinci kez yargılandığım davada mesleğim ile yani film yaparak hükümeti ve devleti yıkmaya teşebbüs ile suçlanıyorum. Üstelik suçlama konusu film çekilmemiş bile. Sadece bu bile suçlamanın ne kadar mantık dışı olduğunu anlamak için yeterli. Kaldı ki böyle bir film yapmış olabilirdim ve böyle bir filmin konuşulacağı yer duruşma salonu değil, sinema salonlarıdır. Zira film yapmak suç değildir. Sonuç olarak karanlık bir dönemin karanlık insanları tarafından dinlenen telefon konuşmaları ve çekilmemiş bir filmden ibaret olan, yasal dayanaktan yoksun iddialarla yargılanıyorum. Hiçbir delil göstermeksizin hükümeti devirmek gibi ağır bir suçtan yargılanmama neden olan bu iddianame bir film senaryosu olsaydı bile kabul edilemezdi.”
Mater suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek beraatını talep etti.
Mater’in ardından mahkeme başkanı duruşmada tefrik (ayrılma) taleplerini ve tutukluluk durumuna dair konuları karara bağlayacağını açıklayarak Çarşı davası avukatlarına söz verdi.
Çarşı davası sanıklarından Cem Yakışkan’ın avukatı Ersan Şen, “Kanun yolları farklı olduğu için bu iki davanın birleştirilmesi hatalıdır ve Yargıtay’ın da bu yönde kararları var. Bu nedenle bu iki dosyanın tefrik edilmesini talep ediyoruz” diyerek dosyaların ayrılmasını talep etti.
Çarşı davası sanıklarından Bülent Ergenç’in Avukat Yıldız İmrek, Yargıtay’ın bozma ilamında itirazlarını sıraladıklarını hatırlatarak, bozma ilamının varsayımlara dayandırıldığını söyledi. Aralarında fiili bağlantı olduğu iddiasına dair varsayım dışında hiçbir delil olmadığı davaların birleştirildiğini söyleyen İmrek, “Hiçbir bağlantı olmayan dosyaların birleştirilmesi adil yargılanma hakkının da ihlalidir. Bu nedenle tefrik kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.
Daha sonra Osman Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar söz aldı. Beş duruşmadır dosyaların neden birleştirilmemesi gerektiğini anlattıklarını söyleyen Bayraktar, “Aslında bu dosyaların birleştirilmemesi gerektiğini beş duruşma önce söyledik. Peki bu davalar niye birleştirilmiştir? Sebebi bellidir, Osman Kavala ve Gezi davasında yargılanan diğer kişilerin durumunu belirsizleştirmektir. Ve Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamını sağlamaktır. Türkiye yargısı bunu da yazacaktır. İstinaf mahkemesi, nasıl hem yerel mahkeme dosyalarının hem Yargıtay dosyalarının içeriğini biliyor da birleştirmeyi gündeme getirebiliyor? Bu nasıl bir tesadüftür? Tabii ki planlı bir tesadüftür. Bu birleştirme suni bir birleştirmedir. Yargılamada açıklık, aleniyet, berraklık gerekmekte. Bunların hiçbiri yok. Ne fail yönünden ne de fiil yönünden bağlantı var. Bu nedenle birleştirilen davaların ayrılmasını talep ediyoruz” dedi.
Duruşma savcısı, dosyada tutuklu sanık bulunması ve gelinen aşama itibarıyla Çarşı davası sanıklarının dosyasının ayrılmasını istedi. Savcı mütalaasının ardından Osman Kavala’nın tutukluluk durumuna ilişki beyanlara geçildi.
“Burada amaç tutukluluğun sürdürülmesi. Bu iddianame mahkemeler okusun diye yazılmamış, siyasiler okusun diye yazılmış” diyerek sözlerine başlayan Avukat Deniz Tolga Aytöre, dört buçuk yıldır cezaevinde olan Osman Kavala’nın 9 Mart 2020’den itibaren askeri casusluk suçlaması ile tutuklu olduğunu hatırlattı. Aytöre, “Bu suçun oluşması için niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeler söz konusu olmalı. İddianamede böyle bir fiil yok. Biz neyle yargılandığımızı bilmiyoruz. Hangi eylemle hangi bilgi ve belgeyi temin ettiğimizi bilmiyoruz. İddianamede Osman Kavala’nın hangi devlet sırrını ele geçirdiği ya da buna teşebbüs ettiğine dair bilgi var mı? Hayır yok. İddianamede seyahat bilgilerine yer verilmiş. Bu seyahatlerin ne olduğuna dair bilgi var mı? Yok. Henry Barkey ile görüşmesinin içeriğine dair bir bilgi var mı? O da yok. 4,5 yıldır bu şekilde tutukluyuz. İddianamede 35. sayfada, ‘Osman Kavala darbeyi önceden biliyordu’ deniyor. 61. sayfada ‘Henry Barkey’in sağ kolu’ deniyor. Gezi’de de ‘Soros’un sol koluydu’. Savcı beye soruyorum: Bu iddialar neye dayanıyor? Bir deliliniz yoksa suç işliyorsunuz” dedi.
Beş duruşmadır Osman Kavala ile ilgili bir tane dahi ara karar verilmediğini söyleyen Aytöre, “Üç suçlamayla yargılanıyor. Heyet ve iddia makamı tek soru sormadı. Biz grup toplantılarında, basın açıklamalarında yargılanıyoruz. Mahkeme siyasi görüşe taraf olmuştur” diyerek mahkeme heyetinin yargılamadan çekilmesini talep etti.
Osman Kavala’nın dört buçuk yıldır tutuklu olduğunu hatırlatan Avukat Köksal Bayraktar ise, “Mahkemenize karşı bir güvensizlik söz konusudur. Bu güvensizlik televizyon yayınları, gazete yayınları ve siyasi toplantılarda sürekli dile getirilmektedir. İnsan soruyor, nerede kaldı yargının bağımsızlığı?” dedi. Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu ise savcının ayrılma mütalaasındaki gerekçesinin ‘tutuklu sanık bulunması’ olduğunu belirterek, “Osman Kavala yeni değil ki dört buçuk yıldır tutuklu. Neden şimdi tefrik talebi” diye sordu.
Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın avukatı Fikret İlkiz, dosyalar ayrılacaksa neden bugüne kadarki celselerin bu mahkemede görüldüğünü sorguladı. İlkiz, “Ne oldu, nasıl oldu da şimdi tek tek sanık isimleri sayarak tefrik talep ediyorsunuz. Aksi yöndeki tüm taleplerimize, tüm dilekçelerimize rağmen daha önce böyle bir talep yokken, ne oldu da şimdi tefrik talep ettiniz? Biz buraya kendi isteğimizle gelmedik. 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla da gelmedik. Buraya 30. Ağır Ceza Mahkemesinin başkanının kararıyla geldik.
Bırakın biz de 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki beraat kararımızı tartışalım. Beş celsedir boşuna oyalanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Osman Kavala’nın tutukluluk durumunun devamını talep eden duruşma savcısı, tefrik talebinin kabulü halinde, Gezi davası sanıkları hakkında mütalaa sunmak üzere dosyanın savcılığa gönderilmesini talep etti.
Savcılık mütalaasına ilişkin söz alan Avukat Köksal Bayraktar, “Dört buçuk yıldan beri tutuklu olan birinin tutukluluk halinin devamı bu kadar önyargılı, bu kadar klişe olamaz. Hukuk bu şekilde olmaz. Karşılıklı gerekçeler olması lazım” diyerek eleştirilerini sıraladı.
Gezi davasında yargılanan avukat Can Atalay mütaalaya karşı söz almak istedi. Mahkeme başkanı ise ‘sizinle ilgili bir durum yok’ diyerek duruşmaya 15 dakika ara verdi.
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Çarşı dosyasının ayrılmasına karar verdi. Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmanın 21 Mart 2022’de görülmesine hükmetti. / DUVAR