"Polisler, makinesini kırmasalar belki de öldüremeyeceklerdi ama kırmışlar işte"
Fotoğraf makinesini görünce birden gözleri dolmaya başlıyor: “Metin’in de vardı. Polisler, makinesini kırmasalar belki de öldüremeyeceklerdi ama kırmışlar işte…”
“Evladından doğan ana” Fadime Göktepe, 80. yaşına bastı. Hâlâ dinç, hâlâ evladını çok özlüyor. Fadime Ana ile röportaj fikri doğduğunda, “Ne sorabilirim, sorulmadık ne kalmıştır” diye günlerce düşündüm ama bir sonuca varabilmem pek mümkün olmadı. Röportaj günü, “Nasıl olsa sohbet edeceğiz” fikrine inançla Fadime Ana’nın bulunduğu evin yolunu tuttum. Metin Göktepe Ödül Törenlerinden anımsasa da, nereli olduğum sorusuyla başladık. Diyarbakır’ı duyunca, Fadime Ana anlatmaya başladı: “3 defa geldim Diyarbekir’e, Metin için. Ama orası çok sıcaktı, artık ayaklarım yanmıştı.” Güldük, sonra doğum gününü sordum. Fadime Ana anlatmaya devam etti:
BENİ ÇOK SEVDİLER, BEN DE ONLARI ÇOK SEVDİM…
“Doğum günüm çok güzeldi. Doğum günümü yaptılar ama bana, ‘doğum günündür’ demediler. Ben bir yerlere gidecektim, ‘Nazım’ın (Alpman) doğum günü var’ deyip çağırdılar. Nazım beni çok sever, çok iyi adam. Ben de onu çok seviyorum. Kalktım, gittim ki benim doğum günümmüş. Ben de şaştım. Birdal da (Akın) gelmişti. Doğum gününde de pasta kestik, mum bile üfürdük. Bir gazeteci arkadaş var. Diyor ki, “Nazım seni çok seviyor, bu kadar sevgi olur mu?” Ben de herkesi çok seviyorum, herkes benim için birer Metin, ayrım yok. O kadar insanla görüştük, beni Metin için tanıdılar ama çok sevdiler, ben de onları çok sevdim.”
“Bak bazen düşünüyorum; Metin, ne kadar iyi insanları seçiyordu, arkadaşları çok iyi insanlar. O biliyordu, anlıyordu. Çevresinde hep iyi insanlar vardı.”
“Bir gün Metin geldi, bana söylüyor ki, ‘Anne, benim arkadaşlarım geldi. Gazi mahallesindeler, hiçbir şeyleri yok. Ne yapacaklar? Ağabeyime söyle, yardım edelim.’ Abisinin bakkalı vardı, tamam dedim söylerim. Gittim ağabeyine söyledim, ‘Metin’in arkadaşları gelmiş, gecekondudalar, polis dışarıya da bırakmıyor’ dedim. Ağabeyi, ‘Tamam, Metin ne istiyorsa gelip alsın’ dedi. Pirinç, ekmek, battaniye, çarşaf, perde… Hepsini ayarladık. Metin bir sevindi bir sevindi, hepsini aldı, koşarak gitti. O arkadaşları Metin’e demişler ki, “Senin ne kadar iyi annen varmış” Dedim ki, “Metin sen neysen, onlar da odur. İyi anneler, kendimiz gibi yoksula yardım eder” dedim. Metin çok mutlu olmuştu, ‘Çok sevindiler’ dedi.”
METİN’İN MUTLULUĞUNU HİÇBİR ŞEYE DEĞİŞMEZDİM…
“Metin’in arkadaşları evimize çok gelirdi. Bazıları çok yoksuldu, yemek yemeye gelirlerdi. Metinim paylaşmayı öğrenmişti. Metin’in çalıştığı bir yer vardı. Orada demiş ki ‘Annem çok güzel patates yemeği yapıyor.’ Sonra akşam eve geldi, ‘Anne, yarın arkadaşlarımı getireceğim’ diye söyledi. Koca tepsiyi fırına gönderdim. Geldiler, yediler. Metin, “Anne o kadar sevindiler ki. Sen söylemişsin, annen de hemen yapmış” demişler. Metin’in mutluluğunu hiçbir şeye değişmezdim. Çok düşkündü bana çok.”
“Ben köye gittim, bir ay kaldım. Metin her gün telefon ediyor: ‘Sen ne zaman geliyorsun, sen ne zaman geliyorsun.’ Ben daha gideli bir ay olmuş ama duramadım, onun için geri geldim. Yine arkadaşlarını getirdi bize. Bak gerçekten Metin’in arkadaşlarını çok severdim, her yerde de arkadaşları vardı. Metin hiç kötülük istemezdi ama polisler anladılar, duymuşlar Metin’i. Kamerasını kırmasalar işte… Oğlum çok çalışıyordu, o Gazi mahallesinde nasıl çalıştı çocuk..”
BAŞKALARININ ÇOCUKLARI ÖLÜRKEN BUNLAR İZLİYOR
“O zamanlar bir madenin altında insanlar kalmıştı. Bu gitti. Günlerce yoktu. Geldi ki ayakları hep yara olmuş. Çok gezmiş. Arkadaşı diyor ki, ‘Metin hiç oturmadı, hep fotoğraf çekti. Biz oturuyorduk, o hiç yanımızda yoktu.’ Öyle çalışıyordu. Ama öldürdüler Metin’i. Şimdi de Tayyip Erdoğan askeri, polisi kendi tarafına almış. Aha, 1 Mayıs geliyor. Kim bilir insanlara ne yapacaklar? Onu çok düşünüyorum. Dur bakalım ne olacak, bilmiyorum. Allah çoluk çocuğa yardım etsin.”
“O Diyarbekir’deki, Cizre’deki insanlar. Bu Tayyip Erdoğan hiç insanlara acımıyor, ben anlamıyorum. Bir yere gitmiştim, bu olanları sormuşlardı. Dedim ki, ‘Savaş bu kadar güzelse Tayyip kendi karısını, çocuklarını, akrabalarını alsın savaşsın, ben de onlarla beraber gideceğim.’ Başkalarının çocukları ölürken, bunlar izliyor. Tayyip fena.”
ÖLDÜRÜLEN İNSANLARIN HEPSİ BENİM ÇOCUĞUM…
“Metin’i öldürdüler. Sonra hiç evde oturmadım. Gece, gündüz hep dışarıdaydım. Bu zamanda bir sürü insanla tanıştım, gerçek hepsi Metindir benim için. İnsanlar beni, anneleri gibi seviyor ama ben de hiç durmadım. Kimin cenazesi, yası, kaybı varsa gittim. Yerimde durmadım ama yalnız Metin için değildi. O Sivas’a gittim, Fransa’ya, Ankara’ya hepsine gittim. Öldürülen insanların hepsi benim çocuğum. Bizim çocuklarımızdır. O Diyarbekir’deki insanlara da dedim, hepsi benim çocuğumdur. Ayrım yapmam.” / Evrensel