Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde yaşadığımız yangın, sel, müsilaj gibi afetler ülkemizi nasıl bir tehlikenin beklediğini açıkça gösteriyor” dedi ve yaşananları ‘karbon ayak izine’ bağladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi 26 Yeni Fabrika ve Altyapıların Açılış Töreni’nde konuştu.
“Muhalefetin sahte gündemleri yerine asıl gündemimiz olan ihracat, yatırım ve inovasyona odaklanmanızı istiyorum” diyen Erdoğan, Türk ekonomisinin ‘atılım ve şahlanış’ dönemine girdiğini savundu. Erdoğan şöyle konuştu:
FABRİKALAR SALGIN SÜRECİNDE FAALİYETE GEÇTİ: Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen refahı artırmak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Bu fabrikaların tamamı salgın sürecinde yatırımlarını tamamlayarak faaliyete geçmiştir. Birçok ülkede ticaretin durma noktasına geldiği bir dönemde Türk iş dünyası yatırımlarına hız vermiştir. Esasen bu üretim tesisleri ülkemizin gücü ve potansiyelinin yanında sürekli yandık, bittik diyenlere verilmiş en güzel cevaptır. Türkiye, ekonomide, üretimde, tarımda, ticarette başarı çıtasını her geçen gün yukarı taşımaktadır. Toplamda 1 milyar 600 milyon liralık yatırım bedeliyle hayata geçen bu fabrikalar salgın döneminde 1670 kardeşimize iş imkanı sundu. Ayrıca altyapı yatırımlarından arıtma tesislerine, elektrik, doğal gaz hatlarına, ibadethanelerden diğer donatılara kadar girişimcilerin her türlü ihtiyacını karşıladık. Tüm imkanlarımızı seferber ettik. Temelini 2005 yılında bizzat attığım organize sanayi bölgesi işte bu vizyonumuzun ürünüdür. Bu bölge 16 yıl önce çorak bir araziyken attığımız adımlar sayesinde bugün 11 milyon metrekarelik alanda 111 alanda üretim yapan örnek bir üretim üssüne dönüşmüştür. Farklı alanlarda üretim yapacak bu fabrikaların vatana ve millete hayırlı olmasını diliyorum.
İKİNCİ ÇEYREĞİ DE CİDDİ BÜYÜMEYLE KAPATACAĞIZ: Türkiye, siyaset, demokrasi, diplomasi yanında ekonomide de köklü bir dönüşüm geçiriyor. Ekonomimiz uzun yıllar sonra kendi mecrasını kendi gücüyle buluyor. Tüm temel veriler Türk ekonomisinde yaşanan bu tarihi değişimi ortaya koyuyor. Dünya ekonomisinin yüzde 3 küçüldüğü, küresel ticaretin yüzde 10 daraldığı ortamda biz büyüme kaydettik. G20’de ikinci sırada yer aldık. 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7’lik büyüme yakaladık. İkinci çeyreği de ciddi büyümeyle kapatacağız. Haziran ayı itibariyle sanayi üretimi çeyreksel bazda yüzde 41, yıllık bazda yüzde 24 artış gösterdi. İhracatta ise yılın ilk yarısını rekorla kapattık. Temmuz’da ihracatımız 16.4 milyar dolara ulaştı. Ocak-Temmuz ihracatı ise yüzde 35 artışla 121.4 milyar dolara yükseldi. 12 aylık ihracatımız ise 201.5 milyar dolara yükselerek Cumhuriyet tarihinin zirvesine çıktı. Böylece ihracatta ilk defa 200 milyar doları aşmış olduk. Tüm bu rakamların detayına indiğimizde şu gerçeği görüyoruz. Türk ekonomisi talep, üretim ve ihracat açısından dengeli bir çizgide ilerleyen günden güne bir girişim ekonomisine dönüşüyor.
GİRİŞİM EKONOMİSİNE DÖNÜŞÜYOR: Tüm bu rakamların detayına indiğimizde şu gerçeği çok daha iyi görüyoruz. Türk ekonomisi, talep, üretim ve ihracat açısında dengeli bir çizgide ilerleyerek günden güne bir girişim ekonomisine dönüşüyor. Ülkemizin geleceği bakımından bu değişimi en az savunma sanayiinde elde ettiğimiz tarihi başarılar kadar önemsiyoruz. Türkiye bir taraftan ayağına vurulan prangaları parçalarken üretim ve ihracatta dünyada artık yeni bir lige yükseliyor.
Geçtiğimiz hafta açıklanan haziran ayı işsizlik rakamlarında işsizlik rekor düşüşle yüzde 10,6’ya geriledi. Türk ekonomisi toparlanma sürecini geride bırakarak atılım ve şahlanış dönemine girdiğini ispatlamış oldu.Bu gerçeği uzun süredir ülkemize tarafgir davranan yabancı kuruşlar da kabullenmeye başladı.
ÇEVREYE ZARAR VEREN TEKNOLOJİ İNSANA DÖNMÜŞ SİLAHTIR: Küresel ölçekte iddiaları bulunan bir ülke olarak elbette güçlü ve istikrarlı ekonomik büyüme hedefimizden asla taviz vermiyoruz. Bunu yaparken başkaları gibi alınterini sömürmeyi, tabiatı tahrip etmeyi de kesinlikle hoş göremeyiz. Ülkemizi kalkındırırken, üretimimizi artırırken, bunu çevreye duyarlı bir anlayışla yapmamız gerekiyor. Çevreye zarar veren her teknolojiyi hayatımızı ne kadar kolaylaştırırsa kolaylaştırsın, namlusunu insana dönmüş silahtan başka bir şey değildir.
KARBON SALINIMI: İçinde bulunduğumuz ekosistemi tahrip eden her adımın sonu felakettir. Bunun için vahşi büyüme yerine her alanda merhametli büyüme prensibini gözetmemiz gerektiğine inanıyorum. İnsanlık olarak birçok şeyin en iyisini üretebiliriz ama tabiatta sahip olduğumuz değerleri bir kez kaybettik mi bir daha yerine koyamayız. Şiddetli hava olayları, son dönemde yaşadığımız yangın, sel, müsilaj gibi afetler ülkemizi nasıl bir tehlikenin beklediğini açıkça gösteriyor. Karbon ayak izimizin iklim dengesi üzerinde sebep olduğu etkileri ve bunun acı sonuçlarını hep birlikte hissediyoruz. Büyük yangınların çıkışını tetikleyen, sıcak hava dalgalarına yol açan karbon salınımını azaltma konusunda herkese düşen görevler bulunuyor. Bu nedenle sanayimiz başta olmak üzere tüm ekonomimizin yeşile, çevreye saygılı bir dönüşüm içinde olması şarttır.
İHRACAT, YATIRIM VE İNOVASYONA ODAKLANMANIZI İSTİYORUM: ARGE alanında proje geliştiren sağladığımız destekler 36,2 milyar liraya ulaştı. Ülkemizin 19 yılına damga vuran bu yatırım hamlemizin diğer illerimiz gibi Ankara da payını almıştır. İlimizdeki OSB sayısını 12’ye çıkardık. Kurulan 13 sanayi sitesi de 2500’ün üzerinde emekçiye istihdam sağlıyor. KOSGEB 1 milyar 312 milyon lira destek verdi. Ankara’daki teknoloji geliştirme bölgelerinin sayısı 10’a ulaştı. Tüm sektörlerde müthiş bir ivme yakalayan Ankara ülkemizin en önemli üretim üslerinden biri haline geliyor. Muhalefetin sahte gündemleri yerine asıl gündemimiz olan ihracat, yatırım ve inovasyona odaklanmanızı istiyorum. / DUVAR