Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vaka, hasta ve vefat sayılarının artmasının, hükümeti mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mecbur bıraktığını söyleyerek yeni önlemler açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3.5 saat süren kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan basın toplantısında, son günlerde artışa geçen korona virüsü vaka ve ölüm sayıları nedeniyle yeni tedbirler aldıklarını açıkladı. Kurallara hassasiyetle riayet edilmesini isteyen Erdoğan “Herkesin polisi kendi aklı ve vicdanı olmak zorundadır” dedi. “Vaka, hasta ve vefat sayılarının artması, bizi mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mecbur bırakmaktadır” diyen Erdoğan, çok yüksek riskli grubu teşkil eden kırmızı kategorideki illerin sayısının nüfusun yüzde 80’nini oluşturan 58 şehre ulaştığını belirtti.
Erdoğan yeni tedbirleri şöyle sıraladı:
– Türkiye’nin tamamında sokağa çıkma sınırlaması akşam 21.00 ve sabah 05.00 olarak haftanın her günü devam edecek.
– Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan sokağa çıkma sınırlaması artık cumartesi ve pazar günü olarak sürecek.
– Lokanta ve kafe gibi işletmeler renk ayrımı olmaksızın tüm Türkiye’de yüzde 50 kapasite ve belirlenen kurallara uygun şekilde çalışabilecek
– Kapanma saati sonrası ve sokağa çıkma sınırlamasındaki paket servis hizmeti mevcut haliyle devam edecektir
– Ramazan ayı boyunca, ülke genelinde hafta sonları sokağa çıkma sınırlaması uygulayacağız.
– Ramazan ayı boyunca ülke genelinde toplu iftar ve sahur gibi etkinlikler gerçekleştirilmeyecek.
– Sadece ramazan boyunca Türkiye genelinde lokanta ve kafe gibi işletmelerin hizmetleri paket servisle sınırlandırılacaktır.
-Nisan ve mayıs aylarında normalleşme ve ücretsiz izin uygulaması kapsamında sigorta primi desteğinden yararlanamayan lokanta ve kafe çalışanlarımızın da prim yüklerini üstlenecek ve ayrıca bunlara kişi başı 1500 lira nakdi ödeme yapacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
VEFAT SAYILARININ ARTMASI BİZİ MEVCUT UYGULAMALARI GÖZDEN GEÇİRMEYE MEVCUT BIRAKMAKTADIR: Aşılamada ileri yaşlardan başlayarak 15 milyon rakamına ulaşmamızın etkilerini sahada görmeye başladık. İleri yaş gruplarının vaka, hasta ve yoğun bakım rakamları içindeki oranları belirgin şekilde azaldı. Vaka sayıları artsa da yatan hasta ve yoğun bakım hastası oranları aynı düzeyde yükselmiyor. Buna rağmen vaka ve hasta, bunun yanında vefat sayılarının artması bizi mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mevcut bırakmaktadır.
ÇOK YÜKSEK RİSKLİ İL SAYISI 58’E ULAŞTI: İllerimizi belli kriterlere göre düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak belirleyerek renklere ayırmıştık. Çok yüksek riskli illerimizin sayısı nüfusumuzun yüzde 80’ini teşkil eden 58 şehre ulaşmıştır. Elimizde veriler ve yaptığımız değerlendirmeler bütün bunlar ışığında şu hususları milletimizle bugün paylaşma kararı aldık.
KIRMIZI KATEGORİDEKİ İLLERDE CUMARTESİ VE PAZAR GÜNÜ SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI: Türkiye’nin tamamında sokağa çıkma sınırlaması akşam 21.00 ve sabah 05.00 olarak haftanın her günü devam edecektir. Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması artık cumartesi ve pazar günü olarak sürecektir. Lokanta ve kafe gibi işletmeler renk ayrımı olmaksızın tüm Türkiye’de yüzde 50 kapasite ve kurallara uygun şekilde çalışabilecektir. Kapanma saati sonrası ve sokağa çıkma sınırlamasındaki paket servis hizmeti mevcut haliyle devam edecektir.
RAMAZANDA HAFTA SONLARI SOKAĞA ÇIKMA SINIRLAMASI UYGULAYACAĞIZ: Sadece ramazan ayı boyunca Türkiye genelinde lokanta ve kafe gibi işletmeler hizmetlerini paket servisle sınırlandırılacaktır. Ramazan ayı boyunca ülke genelinde toplu iftar ve sahur gibi etkinlikler gerçekleştirilemeyecektir. Lokanta ve kafe gibi işletmecilere mevcut desteklere ilave olarak bazı katkılar sağlayacağız. Nisan ve mayıs aylarında normalleşme ve ücretsiz izin kapsamında sigorta priminden yararlanamayan lokanta ve kafe çalışanlarımızın prim yükünü üstelenecek, kişi başı 1500 TL nakdi yardım yapacağız. Vatandaşlarımıza bayramla birlikte her alanda özgürlüğümüzü yaşayacağımız bir Türkiye fotoğrafına kavuşabilmek için bu süreci dikkatle ve hassasiyetle değerlendirebilmeye davet ediyorum.
FABRİKALARDA ÇARKLAR HİÇ DURMADI: Sağlık altyapımızın gücü sayesinde kimi ülkelerde etkisini sürdüren felaket görüntüleriyle hamdolsun karşılaşmadık. Tedbirleri kimi zaman sıkılaştırarak kimi zaman gevşeterek salgının etkilerini en alt seviyede tutmaya gayret ettik. Salgınla mücadelede en önemli araçlardan biri olan aşılama çalışmalarında da oldukça ileri bir seviyedeyiz. Bu süreçte sağlık alanı kadar önemli bir diğer başarımızın üretim, istihdam ve ihracat tarafını sıkı tutmak olduğuna inanıyoruz. Fabrikalarda çarklar hiç durmadı. Üretilen ürünlerin iç ve dış pazarlara ulaştırılmasında aksaklığa meydan verilmedi. İhracata yönelik üretim yapan fabrikaların çoğu bu yılın siparişlerini çoktan doldurdular. Kapasitede genişleten fabrikalarımız bunun için gerekli makineleri bulmakta zorlanıyor.
YENİ VE SİVİL BİR ANAYASA: En önemli reform başlığımız, milletimize verdiğimiz yeni ve sivil anayasa sözümüzdür. Türkiye’ye, merkezinde milletin yani insanın olduğu yeni bir anayasa kazandırmayı amaçlıyoruz. Geçmişte darbelerin veya olağanüstü dönemlerin ürünü olarak hazırlanan anayasaların, milletimizin beklentilerine ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap veremediği kısa sürede ortaya çıkmıştır. Anayasalar yaşayan metinler olduğu için elbette gerektiğinde değiştirilebilir, ama Türkiye’deki anayasa değişikliği gayretleri, asıl metnin ruhuna zerk edilmiş olan darbeci ve vesayetçi maya sebebiyle beklenen neticelere bir türlü varamamıştır. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirmek için en köklü değişimi gerçekleştirmiş olmamıza rağmen mevcut anayasamızdaki bu arızayı gideremedik. Yeni ve sivil bir anayasa konusunu tekrar gündeme getirmemizin sebebi de işte budur.
EN GENİŞ UZLAŞMAYLA YÜRÜMESİ ŞARTTIR: Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ülkemize kazandırdığı yetenekleri, salgın sürecinde çok daha iyi gördük. Sistemin özünü oluşturan, hızlı karar alama ve etkin şekilde uygulama mekanizmaları, ülkemizin bu dönemde pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştır. Bununla birlikte sistemi artık üçüncü yılına yaklaşan tecrübeler ışığında geliştirmemiz gerektiğinin de farkındayız. Yeni anayasa süreci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tahkimi açısından da bir fırsat olacaktır. Türkiye için tarihi öneme sahip yeni anayasa hazırlama sürecinin mümkün olan en geniş uzlaşmayla yürümesi ve ortaya çıkan metnin de 84 milyonu kucaklaması şarttır. Biz bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. Ülkemizin 2053 vizyonunun omurgasını oluşturacağını düşündüğümüz yeni anayasa için her türlü görüşe ve teklife açığız. İnşallah milletimizle birlikte gelecek nesillerin bizi hayırla yad etmesini sağlayacak yeni bir Anayasa’yı ülkemize kazandıracağımıza inanıyorum.
GELİN TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPIN: Buradan tüm yatırımcılara bir kez daha sesleniyorum: Gelin Türkiye’ye yatırım yapın. Dün ülkemize yatırımlar yapanlar, bugün büyüyen pazarları ve artan kazançlarıyla bunun meyvelerini topluyorlar. Bugün yatırım yapanlar da çok kısa sürede aynı kazançları elde edeceklerdir. Türkiye, bölgesinin üretim ve ticaret merkezi olmanın ötesine geçerek küresel bir merkez haline geliyor. Vatandaşlarımıza evlerinde tuttukları ve milli servetimiz olan altın ve dövizleri finans kuruluşları vasıtasıyla ekonomimize kazandırmaları çağrımı tekrarlamak istiyorum. Bundan rahatsız olanlar var, bunu da biliyorum. Ben özellikle bunları merkezin tümüyle ağına yüklemelerini ve buradan win win esasına göre hem ülkeye hem kendilerine kazanmalarının yolunu gösteriyorum. Türkiye’nin yatırımcılar için cazip bir ülke haline geldiği sözümüz afaki bir temenniden ibaret değildir. Bu tespitimiz somut verilere dayanıyor.
SİYASİ VE SOSYAL BÖLÜCÜLÜK OYUNU TÜRKİYE’DE TUTMAMIŞTIR: Türkiye’nin önünü başka türlü kesemeyeceklerini, ülkemize başka türlü diz çöktüremeyeceklerini anlayanlar şimdi de gözlerini milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine dikmiştir. Gezi olaylarından 15 Temmuz darbe girişimine kadar yaşadığımız her hadisenin gerisindeki en önemli hesap milletimizi kendi içinde parçalamayı, gücünü kırmak hatta mümkün olursa birbirine düşürmektir. Milletimiz bu oyunu gördüğü için bayrağında ve ezanında sembolleştirdiği istiklali ve gözü gibi sakındığı evlatlarına emanet edeceği istikbali etrafında sıkı sıkıya kenetlenmiştir. Hamdolsun. Dünyanın pek çok yerinde başarıya ulaşan kirli siyasi ve sosyal bölücülük oyunu Türkiye’de tutmamıştır. Tutmayacaktır.
DAYATMALARIN BİZİM NEZDİMİZDE KIYMETİ YOKTUR: Bugüne kadar yaşadıklarımız bize bundan sonra çok daha dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. Kendi içlerinde asla uygulamadıkları kriterleri bize dayatanların amacının ülkemizi daha çağdaş ve müreffeh bir yola yöneltmek değil, vakit ve enerji kaybettirmek olduğunu çok iyi biliyoruz. Savunma sanayinden enerji sektörüne, çevreden insan haklarına, ticaretten siyasi özgürlüklere kadar sayısız örneğini yaşadığımız bu riyakarlıklara eyvallah etmedik. Etmeyeceğiz. Türkiye’nin egemenlik haklarına saygı göstermeyen, hakkaniyete, adalete, hukuka, vicdana, ahlaka uygun olmayan hiçbir dayatmanın bizim nezdimizde kıymeti yoktur. Olmayacaktır.
HAYIRLI GELİŞMELERİ İNŞALLAH BERABERCE GÖRECEĞİZ: Suriye’den Libya’ya, Kıbrıs’tan Karabağ’a, Doğu Akdeniz’den Ege’ye kadar her yerdeki mücadelelerimizi bu anlayışla başarıya ulaştırdık. İlkeli ve insani tavır koyduğumuz tüm hususlarda oluşturulmaya çalışılan aksi yöndeki havaya rağmen haklı olduğumuza zaman içinde tüm dünya şahitlik etmiştir. Bize yüksek perdeden siyaset ve demokrasi dersi vermeye kalkanlar bu vakur ve kararlı duruş karşısında eşit ve adil şartlarda ilişki tesis etmenin yollarını aramaya mecbur kalmıştır. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde pek çok alanda hayırlı gelişmeleri inşallah beraberce yaşayacak ve bunu göreceğiz.
MÜCADELEYİ ZAFERE ULAŞTIRANA KADAR DURMAYACAĞIZ: Cumhur İttifakı olarak Türkiye’yi ve kendimizi bu hayırlı dönemde daha iyi hazırlamak için her zamankinden çok daha fazla çalışacağımıza biz inandık ve Cumhur İttifakı olarak bu dayanışmamızı da her geçen gün güçlendirerek devam ettiriyoruz. İnşallah 2023’e varmadan bu başarıya ulaşacağımıza da inanıyoruz ve yeni Anayasamızla bunu taçlandıracağız. Milli iradenin temsilcisi olan TBMM’miz de yürütmenin sorumluluğunu üstlenen Cumhurbaşkanlığımızla Bağımsız ve tarafsız yargımızla, üretim gücümüzün lokomotifi iş dünyamızla, sivil toplum kuruluşlarımızla velhasıl milletimizin her kesimiyle birlikte bu mücadeleyi zafere ulaştırana kadar durmayacağız. Duraksamayacağız.
– Bu ayın başında İnsan Hakları Eylem Planı’nı kamuoyuna sunduk. Yaklaşık 3 hafta öncede ekonomi reformlarımızı açıklamıştık. Türkiye ekonomisinin potansiyelinin göstergesi zaman zaman ortaya çıkan temelsiz finans hareketleri değil, reform gündemidir.
– Hukuktan ekonomiye uzanan reform programlarımızın takvimlerine uygun şekilde yürümesini sağlayacağız.
– En önemli reformumuz, milletimize verdiğimiz sivil anayasa sözüdür.
– Yeni anayasa süreci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tahkimi açısından da bir fırsat olacaktır. Yeni anayasa hazırlama sürecinin mümkün olan en geniş uzlaşmayla yürümesi ve ortaya çıkan metnin de 84 milyonu kucaklaması şarttır.
– Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ülkemize kazandırdığı yetenekleri salgın sürecinde çok daha iyi gördük. Yeni anayasa süreci cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tahkimi için de fırsat olacaktır. Her türlü teklife açığız.
– Cumhur İttifakı olarak dayanışmamızı her geçen gün güçlendirerek devam ettiriyoruz. İnşallah 2023’e varmadan bu başarıya ulaşacağımıza da inanıyoruz ve yeni anayasamızla bunu taçlandıracağız.
– Dün, şehir hastaneleri için demediklerini bırakmayanlar bugün niye daha çok hastane yapmadığımızı sorguluyorlar.
– Salgınla mücadelede en önemli araçlardan biri olan aşılama çalışmalarında oldukça ileri seviyedeyiz.
– Aşılamada ileri yaşlardan başlayarak 15 milyona ulaşmamızın etkilerini sahada görmeye başladık. Bu sayede ileri yaş gruplarının vaka, hasta ve yoğun bakım rakamları içindeki oranları belirgin şekilde azaldı.
– Buradan tüm yatırımcılara bir kes daha sesleniyorum: Gelin, Türkiye’ye yatırım yapın. Vatandaşlarımıza evlerinde tuttukları ve milli servetimiz olan altınları ve dövizleri finans kuruluşları vasıtasıyla ekonomimize kazandırma çağrımı tekrarlamak istiyorum.
– Ülkemizde yatırımların ölçek olarak iç piyasayı veya bölge pazarlarını aşarak küresel düzeyde tasarlanması ve gerçekleştirilmesi gerekiyor.
– Türkiye, sağlam altyapısı, sürekli büyüyen üretim kapasitesi, yetişmiş insan gücü, şoklara dayanıklı ve dinamik ekonomisi, cesur, girişimci ve ihracatçı potansiyeliyle hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir.
– Dünyanın pek çok yerinde başarıya ulaşan kirli siyasi ve sosyal bölücülük oyunu Türkiye’de tutmamıştır, tutmayacaktır. / DUVAR