Dünya İnsani Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin sığınmacılar konusunda uluslararası toplumdan yeterli desteği ve katkıyı alamadığını söyledi, “Biz artık daha adil bir yük paylaşımına gidilmesini bekliyoruz” dedi.
Birleşmiş Milletlerin (BM) düzenlediği Dünya İnsani Zirvesi, Türkiye’nin ev sahipliğinde bugün başladı.
Zirvede, mevcut küresel insani sorunlara çözüm önerileri geliştirilmesi ve insani yardım çabalarının geleceğine ilişkin bir gündem oluşturulması amaçlanıyor.
Zirvenin İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen açılışında katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Zirvede bulunanlar olarak, hepimiz de acının rengi, ırkı, dili, dini olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu anlayışla Türkiye bugün dünyanın 140’ı aşkın ülkesinde, insani ve kalkınma yardım faaliyetleri yürütüyor, binlerce projeyi hayata geçiriyor. Aynı zamanda 3 milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklı mülteciyi ülkemizde misafir ediyoruz.
“Büyük bir iftiharla belirtmek isterim ki bu iltica, bu sığınma süreci devam etse dahi, varil bombalarından kaçan büyük bir tehditle karşı karşıya kalan ister Suriyeli olsun, ister Iraklı olsun, kim olursa olsun kapımızı hiç bir zaman insanlara, insanlığa kapamayacağız, bunu özellikle belirtmek istiyorum.
“İnsani yardımlarımızın ve insani kalkınma yardımlarımızın, 2014 yılı toplamı 6,4 milyar dolar. Bu rakam her geçen yıl artıyor. Bu süreçte küresel insani yardım sisteminin tüm yönlerini görme, aksaklıkları, eksiklikleri bizzat tecrübe etme imkanı bulduk.
“Yeryüzünde yaşanan acıların önüne geçilmesi için her şeyden önce mevcut çatışmaların sona erdirilmesini, yenilerinin de önlenmesini sağlamalıyız. Türkiye olarak yürüttüğümüz arabuluculuk çabalarını sürdürüyoruz. Suriye’de şahit olduğumuz gibi uluslararası hukuk ihlallerinin sona erdirilmesi için daha fazla gayret göstermeliyiz.
“Bu anlayışla insanlığa karşı işlenen suçların cezasız kalmaması için elimizden geleni yapacağız. Yerlerinden edinen kadınlara, çocuklara, engellilere ve diğer tüm mazlumlara daha fazla yardımcı olacağız. Yardımlara bağımlılığın azaltılması için her milletin kendi ayakları üzerinde durabilmesini temin edecek ezber bozan bir çalışma tarzına ihtiyaç var.
“İhtiyaçlar her geçen gün artarken maalesef kaynaklar aynı oranda artmıyor. Buna ilaveten yardımların finansmanında uluslararası toplum açısından bazı sıkıntılar ve sorumluluktan kaçma eğilimleri görüyoruz. Bu zafiyeti en iyi bilen, çok acı bir şekilde bunu tecrübe eden ülke Türkiye’dir. Ülkemizdeki sığınmacılar için yaptığımız harcamalar 10 milyar doları aşmışken uluslararası toplumun katkıları 455 milyon dolarda kaldı.
“Adaletli, hızlı, şeffaf ve hesap verebilirlik ilkesi doğrultusunda çalışan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Güvenlik Konseyinin temel işlevini yerine getirebilmesini temin edecek bir reforma tabi tutulması aciliyet arz ediyor. Bilhassa veto hakkının kullanımının sınırlandırılması yönünde ortaya konulan girişimleri desteklemeyi sürdüreceğiz. ‘Medeniyetler İttifakı’ ve ‘Barış için Arabuluculuk’ girişmeleri küresel barış ve istikrar için çok değerli platformlardır. Tüm paydaşları bu girişimlere güçlü destek vermeye davet ediyorum.
“Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke. Bunun maddi, manevi, güvenlik ve sosyal boyutları itibarıyla getirdiği yükü eminim sizler çok iyi biliyorsunuz. Buna rağmen ülkemiz uluslararası toplum adına üstlenmiş olduğu bu ağır sorumlulukta gereken desteği ve katkıyı alamamıştır. Biz artık daha adil bir yük paylaşımına gidilmesini bekliyoruz.
“Hem donör hem de milyonlarca sığınmacıyı barındıran bir ülke olarak, insani yardım sisteminin her iki tarafını da çok iyi anlıyoruz. Tüm donörleri insani yardım ve kalkınma yardımlarının bütçelendirilmesi konusuna daha esnek bir anlayışla yaklaşmaya davet ediyoruz. Türkiye, uluslararası insancıl hukukun, uluslararası insan haklarının ve mülteciler hukukunun uygulanması noktasında hassasiyetini sürdürecektir.
“İhtiyaç sahiplerinin hızlı ve kesintisiz şekilde insani yardıma erişebilmesine ve insani yardım çalışanlarının güvenli biçimde görevlerini yerine getirmelerine yönelik her türlü çabayı destekleyeceğiz. Bunun yanında terör örgütlerinin insani yardım sistemini suistimal ederek, kendilerini meşrulaştırmalarına yönelik her adıma da şiddetle karşı çıkacağız.”