İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ihalelerde yeni bir dönemin açılacağını dile getirirken, kendisine yönelik bazı eleştirileri de umursamadığını söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerle bir araya geldiği basın toplantısında eğitim yılı başlangıcı ile ilgili önlemleri anlattıktan sonra soruları yanıtladı. Sorularda öncelik kayyım tartışması ve İBB’de israfın önlenmesine yönelik çalışmalar oldu.
İmamoğlu’na gazetecilerin ilk sorusu Yenikapı’da sergilenen araçlar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yapacağını ifade ettiği açıklama oldu. İmamoğlu soru üzerine yanıtı “Yenikapı’da araçları biriktirerek hem israfın ne denli İstanbul’un bir sorunu haline geldiğini göstermek hem de ilgili firmaya araçlarını teslim etmekle ilgili yürüttüğümüz bu çaba, aslında devletin tüm yetkili kurumlarının, kişilerinin oturup düşünmesi gereken, kafasını iki elinin arasına alıp, ‘Ya biz memleketin parasını nasıl koruruz’ diye düşünmesi gereken bir konu. Hele hele devletin en yetkili ağızlarının, polemik dolu cümlelerle gündemi karıştırması çok yanlış. Bizim gibi seçilmiş insanlar, topluma hesap zorunda olan bizler, toplumun her kuruşunu mutlaka itinayla harcamalı, memleketimizin kaynaklarını en doğru yere yönlendirmeli. Bir yanlış varsa da ‘Dur’ demeliyiz. ” oldu.
İmamoğlu, Soylu’nun açıklamaları ile ilgili olarak ise “Kayyım meselesini ortaya getirmek vesaire… Pazar günü şunu diyecekmiş, bunu diyecekmiş… Bunları tümü, bir polemik. Ben, Pazar günü kimin ne diyeceğini umursamıyorum. Ben, Pazar günü, İstanbullulara, 5,5 milyon metrekarelik bir ormanı, yeşil alanı nasıl açacağımın çalışmasını yapmak üzere çalışma ve gezi yapacağım o saatte. Onun için hiç umursamıyorum. Benim işim, İstanbulluya hizmet. Bu kadar basit. Kimin ne söylediği, bizimle bir iktidar yarışına girmesi ya da koltuğa meraklı olması, polemik üretmesi hiç umurumda değil. Sinek vızıltısı.” diye konuştu.
İmamoğlu’na toplantıda diğer sorulara da yanıt verdi.
İSMEK’lerin kapatılmasıyla ilgili bir tartışma var.
İSMEK konusunda da şunu söyleyeyim: Birileri neden sıkıntı çekiyor? Ya da niye bu işi köpürtüyor? Yalan. Bunu daha iyi anlamak isteyenler İSMEK’in kime ihale edildiğini, nasıl bir sistemle yönetildiğini, aslında İSMEK’in kurum dışında bir düzenle, bir akılla nasıl zapturapt altına alındığını, topluma hizmetten ziyade orada başka akılla sürdürülen birtakım işler yapıldığını görürler. Maddi ve manevi, bunları sorgulayacağız. Ben, İSMEK’lere giren çıkan bir belediye başkanıyım. İSMEK’i kapatma falan; asla. İSMEK’i kuran akıl biziz. İSMEK, bu dönemin eseri değil. İSMEK’i daha da çok güçlendireceğiz. 9 Eylül itibariyle kayıtlarımız başlıyor. Biz daha güçlü, daha eğitici, daha İBB’nin mekanizması haline gelmiş, toplumla iç içe, kendini geliştiren ve yenileyen, hizmet üreten bir dönemi başlatacağız. İSMEK’i daha da çok güçlendireceğiz. 9 Eylül itibariyle kayıtlarımız başlıyor. İSMEK’in hizmet verdiği yapıların sadece 20’si depreme dayanıklı ve öğrenci alabilir pozisyondaydı. Diğerlerinin hiçbiri bu vasfa sahip değil. Şimdi tümünün değiştirerek yeni binalarda daha temiz, daha titiz, daha bu çağa uygun hem mesleki hem becerilere uygun hem de taleplere uygun hale getireceğiz. Bu toplumun farklı dillerine varıncaya kadar, kültürleri besleyen, becerileri besleyen yüzbinlerce insanımıza İSMEK’te hizmet edeceğiz.
Yenikapı’daki araçlar hizmetten çekilerek sergileniyor yorumları yapıldı. O araçlar sergilendiği için aksayan hizmet var mı?
Bizim şikayet hattımız var. Bizim şikayet hattımız gibi, bunu yazan insanlara da “Şu hizmet aksadı, eksildi” diye ihbarlar yağardı. Bunları yazarlardı. Şimdi ben bunu dedim ya, yarın yazarlar. Yok öyle şey. Bunların tümü, fazlalık araçlardır. Ve dediğim gibi zaten bir kısmı, bir kısım yerlerde görevliyken, biz, göreve gelir gelmez garajlara gelmişlerdi bir kısmı. Orada duruyorlardı, başka yerlerde kullanılıyorlardı. İBB ve İstanbul lehine olmayan yerlerde kullanılıyorlardı. Kişisel ya da bazı kurumların lehine kullanılıyordu. Bütün bunlar tespitli. Biz, şu an israfı engellemek için konuşuyoruz. Bu tarafına girmiyoruz. Birileri gibi ben polemiği meslek edinen birisi değilim. Oraya girmiyoruz. Ama şunu yapıyoruz: Hizmeler aksamamıştır, öyle bir şey yok. Bu tamamıyla uydurmadır. Bunu kendine mevzu edinen siyasilere, belediye başkanlarına diyorum ki; bizim yaptığımız işten siz de kendinize örnek alın. ‘Biz de israfı nasıl engelleriz’ diye düşünün. Böyle bakın bu olaya. Tümüyle bu araçlar fazlalık araçlardır. Burada bir kamu zararı gibi konuşulan bazı hususlar var. Bu araçlar zaten ilgili kiralayan firmaya teslim edilecek. Buraya toplanması, bir kamu zararı değildir. Toplanmıştır. Buradan gelecek ilgili firma araçları teslim alıp kendi deposuna götürecek.
Belediyede kullanılan ve gereksiz olduğu belirtilen araçların sayısı bini aştı
‘BURADAN POLİTİKA ÜRETİLMEZ’
Yeni araç ihalesi açılacak mı?
Yeni araç ihalesi açılmaz mı? Tabii ki açılacak. Ama göreceksiniz, toplam araç sayımızdan bu kadar aracın düşüldüğü şekli ile çıkılacak. Yani biz, israfı engelledik, gösterdik, hadi o kadar! Öyle bir şey yok. Bu başka bir akıl. Biz o akıldan anlamayız. Biz, burada gördüğünüz araç, hatta bunun da üzerine çıkarak, yani daha fazla aracı belki eksilterek, ihtiyaç olunan aracı net tespit ederek bir ihale şartnamesi oluşturulacak. Yani tabii ki ihaleye çıkacağız bizim aracımız yok. Bizim araçlarımızın büyük kısmı kiralık ama ihtiyaca dönük araç kiralama ihalesine çıkacağız 2020 yılı için. Bu doğal bir süreç. Buradan politika üretilmez.
‘KREŞ İMALATLARIMIZI BAŞLATIYORUZ’
Buradan yapılacak tasarruf nerede kullanılacak?
Tümüyle açıkladığımız şeyler vardı. Bu aslında bizim yol haritamızın ana felsefesi. En güncel konu ne? En güncel konu fakirlik. Ne yazık ki kent yoksulluğu dolayısıyla biz sosyal politikalarımızı özellikle geçim sıkıntısı çeken ailelerimizi ve özellikle açlık sınırı altında geliri olan ailelerimize yardım konusunda uzman arkadaşlarımızla hem sistemi analiz eden hem doğru tespit yapıp, doğru insanları yardım ulaştıran bir dönemi başlatacağız. Bunu yapmak zorundayız. Elbette ki kreş imalatlarımız başlıyor. 100 binlerce kadın, anne bekliyor, biliyorum. Kreş imalatlarımızı başlatıyoruz. Elbette bu israfla hayatın önceliklerine, yani çocuğa, yani kadına, yani çevreye, yani yoksulluğu engellemeye dönük işlere ayıracağız. Kaynaklarımızı zaten onun için iyi kullanma konusunda, doğru yönlendirme konusunda, bugünün önceliği neyse ona dönük harcama yapma noktasında çok titiz davranacağız. Yani bazı işler var yapılmış. Ama yanlış yapılmış. O yanlış yapılan işler, daha doğru işler yapılsaydı… Bugün, yarın bazı yapıları, binaları gezeceğim. Yani bazı yapıların yerine doğru işler yapılsaydı gerçekten çok daha farklı eserler bu İstanbul’da çıkardı. İstanbul’un kaynakları iyi yönetildiği takdirde, Türkiye işini kolaylaştırır. Sadece İstanbul halkının değil, Türkiye’nin işini kolaylaştırır.
‘İŞE ALIMLAR KONUSUNDA TOPLUMA UMUT VADEDİYORUZ’
Belediyeden çıkarılan işçiler, İBB önünde eylemdeler. Ailelerinin de katılacağı söyleniyor. AK Parti’den siyasi destek de geliyor. Bu işçileri, ilerde işe alacak mısınız?
Bizim kampanyamız yedi ay sürünce, ne zaman söylendiği, ne zaman bu işin dile getirildiğini insanlar ıskalıyor. Ben, ilk yola çıktığım zaman, bu lafı söyledim. Aralık ayı. Ben, İBB çalışanlarına, işini yapıyorsa, ahlaklıysa, bankamatik çalışanı değilse, dokunmayacağımı söyledim. Ama seçime bir gün kala, 10 gün kala, 20 gün kala işe alınmışsa bakın iki seçim arasında ben 18 gün görev yaptım bir kişiyi bile işe almadım talimat verip işe aldırabilirdim. İhtiyacım da olmasın rağmen birçok arkadaşım gönüllü destek verdi bana. Yani 6 Mayıs’la 23 Haziran arasında, bu kadar insan niye işe alınır? Seçim yatırımı! Dolayısıyla kimin olduğuna bakmayız, öyle bir şansımız yok. İşe alımlar konusunda da topluma adalet vadediyoruz. Bir bilgi bankası olacak. Arkadaşlarım bu konuda çalışıyorlar. Bir kariyer nasıl yönetilir? Bu kurumda, bu toplumda, iş, kariyer gücü nasıl tespit edilir? Alım noktasında bir çalışma yürütüyoruz. Burada da şeffaflığı başlatacağız. Bir genç bana diyor ki, ‘Başkanım, çalışarak olacak mı? Çaba gösterirsem olacak mı?’ Bu ne kadar kötü bir soru! Yani bir insan ahbap çavuş ilişkisi ile değil, çalışırsam, başarabilirim duygusuyla işe alınacağını bilecek.
‘KİMİN, NASIL VİCDANSIZ OLDUĞUNU BİLİYORUM’
Ben, sözcü olarak seçtikleri arkadaşlara dedim ki: Gelin, başvurunuzu yapın. Değerlendireceğiz. Nasıl işe girdin? “AK Parti’de bir yakınım vardı. Beni aradı. Dedi ki: Seni işe sokalım!” Bu iş böyle olmaz, olmayacak da. Yapacağımız her hamle, Türkiye için örnek bir hamle olmak zorunda. Bu ülkenin lokomotif şehri, İstanbul. İnsanların umudunu kıran değil, insanların umudunu yükselten iş alım süreçleri olacak. Tabii ki siyasiler bunu bir malzeme olarak kullanacak ve o siyasilerin birçoğunu tanıyorum milletvekili yapmış ya da hala milletvekili olan, bakanlık yapmış insanların geçmişlerini de biliyorum. Nasıl acımasız olduklarını ben çok iyi biliyorum. İsim söylemeyeceğim. Ben, on yıldır bu alanı biliyorum. Kimin nasıl vicdansız davrandığını çok iyi biliyorum. Nasıl tek bir yöne hizmet ettiklerini de çok iyi biliyorum. Bana sakın aklı ve vicdani öğretmeye kalkmasınlar. Ben ne diyorum: Eş, dost, damat, akraba, kız, gelin… O iş yok artık. Oraya gelip destek verenlerin yakınları nerede çalışıyor, gelip baksınlar. Çok zorlanmazlar, soyadlarını girsinler, görürler. O bakımdan kimse bana adaleti vicdanen öğretmeye kalkmasın. Hele hele oraya gelenler.
İşten çıkartılan işçilerin görüşme sırasında tavırları eleştiriye neden olmuştu
‘FIRÇA ATAN DEĞİL, YOL GÖSTERİCİ BİR TAVRIM VAR’
Sosyal medyada çok tartışıldı işten çıkarılan iki kişinin sizin odanızda oturma şekli. Siz, bunu nasıl yorumladınız? Sizi de rahatsız etti mi o pozisyon?
Rahatsız etti ama hiç dokunmadı. Niye biliyor musunuz? O gelen arkadaşlara bir laf bile etsem, 50 bin tane yorum yapacaklarını biliyorum. Onun için umursamadım. Bu tabi o arkadaşlarımıza da ders olabilir. Düşünebilirler, bir daha geldiklerinde kendilerine çeki düzen verebilirler, diye düşünüyorum. Ben, bu işleri takan ya da sorgulayan bir insan değilim. Hiç kimseye fırça atan değil, insanlara yol gösterici olmaya çalışan bir yapım var. Fırça atan, topluma fırça atarak parmak göstererek, ‘Şöyle yaparsan böyle olur, böyle yaparım’ diyerek, yetkisini toplumu cezalandırmaya dönük insanların yolu, benim yolum değil. Benim yolum gözlemek, izlemek, bakmak, tartmak, ölçmek, mümkünse yardımcı olmak, mümkünse yol gösterici olmak. Onun için sanırım bu tartışmalardan sonra o arkadaşlarım zaten oturuşlarına kalkışlarına daha dikkat edeceklerdir. (DUVAR)