Dünyadan 40 ışık yılı uzaklıktaki bir ultrasoğuk cüce (sönük ışıklı) yıldızın yörüngesinde Dünya büyüklüğünde 3 gezegen keşfetti.
Avrupa Güney Rasathanesi’nin (ESO) internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, La Silla Gözlemevi’ndeki Trappist teleskobunu kullanan astronomlar, güneşin 10 katı küçüklüğündeki ultrasoğuk sönük ışıklı yıldızı izlerken, yıldızın ışığının belirli aralıklarla söndüğünü fark etti.
Cüce yıldız ile dünya arasında cisimler olduğunu anlayan bilimadamları detaylı gözlemler ile yıldızın yörüngesinde hacimleri Dünya ve Venüs’e yakın 3 gezegen bulunduğunu belirledi.
Cüce yıldıza Trappist-1 ismini koyan astronomlar, Güneş’ten çok daha soğuk ve kırmızı, Jüpiter’den ise çok az daha büyük bu tür bir yıldızın etrafında ilk defa gezegen bulunduğunu kaydetti.
Araştırmayı yürüten astronomlardan Emmanuël Jehin, keşiflerinin gezegen popülasyonuna ve evrende yaşamın bulunmasında bir paradigma değişimi anlamına geldiğini söyledi. Jehin, “Şimdiye kadar, ultra-soğuk cüce yıldızların yörüngesinde bu tür “kırmızı dünyaların” bulunması tamamen teorikti. Ancak bu kadar sönük bir kızıl yıldız etrafında sadece bir gezegen bulmadık, 3 gezegenli bir sistem keşfettik.” dedi.
ESO’nun Şili’de bulunan 8 metrelik Çok Büyük Teleskop’undaki HAWK-Iaygıtıyla yapılan sonraki gözlemler, Trappist-1’in etrafındaki gezegenlerin büyüklüklerinin Dünya’ya çok yakın olduğunu, 2 gezegenin yörünge dönüş süresi 1,5ve 2,4 gün iken son gezegenin dönüş süresinin 4,5 ile 73 gün arasında değiştiğini tespit etti.
Keşif ile ilgili araştırmanın başyazarı Michaël Gillon, yeni bulgularının önemini şu sözlerle açıkladı:
“Güneş’in yakınlarındaki en küçük ve soğuk yıldızların etrafında Dünya’ya benzer gezegen aramamızın sebebi, mevcut teknolojimizle yaşam olup olmadığını bulabileceğimiz tek yer bu küçük yıldızların etrafındaki sistemler. Evrende başka yerde yaşam bulmak istiyorsak buradan başlamalıyız.”
Gillon, bu kadar kısa yörünge dönüş süresinin gezegenlerin yıldızlarına dünyanın güneşe olduğundan 20 ya da 100 kat daha yakın olduğunu gösterdiğini ifade etti. Gillon, bu sistemin yapısının Güneş Sistemi’nden çok Jüpiter’in uydularıyla sistemine benzediğini vurguladı. Yıldızlarına çok yakın olmalarına rağmen, yıldızın sönük olması nedeniyle içteki iki gezegenin Dünya’nın Güneş’ten aldığı radyasyonun 4 ya da 2 katı radyasyon aldığı belirlendi. Bu da gezegenlerin sistemdeki yaşama elverişli bölgenin dışında olduğu anlamına geliyor ancak astronomlar gezegenlerin yüzeyinde yaşama elverişli alanlar olabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor.
Yörüngesi henüz tespit edilemeyen en dıştaki gezegene ise muhtemelen Dünya’dan ulaşandan daha az radyasyon ulaştığı tahmin ediliyor ancak gezegenin henüz sistemin yaşamaelverişli bölgesinde yer alıp almadığı bilinmiyor. Araştırmayı yürüten bilimadamlarından Julien de Wit, ESO ve NASA tarafından kurulmakta olan ve 2018’de çalışmaya başlayacak dev teleskoplarla bu gezegenlerin atmosfer birleşimlerinin inceleneceğini belirtti.
Samanyolu Galaksi’sinde çok sayıda Güneş ve sönük ışıklı cüce yıldız bulunuyor. Aquarious takım yıldızında bulunan Trappist-1, Dünya’ya yakın olmasına rağmen ışığı çok sönük olduğu için çıplak gözle hatta amatör büyük bir teleskopla bile görülemiyor.