Diyarbakır Barosu yöneticileri, öldürülen başkanları Tahir Elçi’nin faillerinin bulunması ve yargılanması için gerçekleştirdikleri “Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü” etkinliğinin 207'nci haftasında yine Diyarbakır Adliyesi önündeydi. Eylemin bu haftaki gündemi ise Sur Belediyesi Eşbaşkanı Filiz Buluttekin’in gözaltına alınması ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri oldu.
Diyarbakır Barosu tarafından düzenlenen “Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü” etkinliğinin 207’nci haftasında konuşan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Muhlis Oğurgül, aradan geçen dört yıla rağmen Elçi cinayeti faillerinin tespiti için herhangi bir çabanın yürütülmediğini söyledi. Baro etkinliğinde Sur Belediyesi Eşbaşkanı Filiz Bulttekin’in gözaltına alınmasına tepki gösterilirken Diyarbakır cezaevlerinde tespit edilen hak ihlalleri için de soruşturma başlatılması talep edildi.
‘OTORİTER YAKLAŞIM TERK EDİLMELİDİR’
Sur Belediyesi Eşbaşkanı Filiz Buluttekin’in evine yapılan baskın sırasında kendisi, eşi ve 10 yaşındaki çocuğunun yere yatırılarak kafalarına silah dayanmasına tepki gösteren Oğurgül, “Kayyım atanması hukuksuzluğu yetmezmiş gibi seçilmiş belediye başkanlarına ve ailelerine gözaltı işlemi esnasında insanlık değerleriyle bağdaşmayan müdahalelerin yapılmasını kabul edilemez buluyoruz” dedi.
Oğurgül, “Belediye başkanlarının tutuklanması ve yerlerine kayyım atanması hukukun temel kurallarını, seçme ve seçilme hakkını ağır bir şekilde ihlal etmiştir. Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçme ve seçilme hakkının keyfi uygulamaları ile ihlal edilmesi hukuk devleti olmanın varlığına ciddi anlamda zarar vermektedir. Hukukun üstünlüğüne katkı sunmayan, seçmenin iradesine saygı duymayan, seçilene güvence sağlamayan bu otoriter yaklaşım, derhal terk edilmelidir” şeklinde konuştu.
CEZAEVLERİNDE HAK İHLALLERİ
Ardından Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu’nun Diyarbakır’da bulunan cezaevlerinde 15-25 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirdikleri ziyaretlerde edindikleri hak ihlallerini açıklandı. Komisyon Başkanı Gizem Miran, cezaevinde hükümlü ve tutukluların maruz kaldığı hak ihlallerini şu şekilde sıraladı:
“Mahpusların düzenli ve kaliteli bir sağlık hizmetinden faydalandırılmaması, hastane sevklerinin kelepçeli yapılması, bazı hekimlerce kelepçeli muayeneye izin verilmesi, çocuk mahpuslara şiddet uygulanması, ters kelepçe takılması, yemeklerin sağlıklı ve hijyenik olmaması, sıcak su ihtiyacının 2 günde bir sadece 1 saat karşılanması, koğuşların yeterince ısıtılmaması, mahpusların sadece 10 kitap bulundurmasına izin verilmesi, hakkında toplatma kararı olmayan kitapların da keyfi gerekçelerle mahpuslara verilmemesi, Kürtçe süreli-süresiz yayınlara izin verilmemesi, ortak yaşam alanlarının kameralarla 7/24 izlenmesi, anneleriyle kalan çocukların süt, bebek bezi, beslenme, kıyafet ihtiyaçlarının yeterli düzeyde karşılanmaması, kurumda kreş ve oyun parkının bulunmaması, kantinde satılan ürünlerin kalitesiz ve pahalı olması, istenilen gazete-dergilerin verilmemesi, istenilen radyo-tv kanallarının açılmaması, görüşçülere tacize varacak şekilde ince arama yapılması, avukat görüş odalarının gereken fiziki şartlara sahip olmaması.”
‘ADALET BAKANLIĞI YASAL SÜREÇ BAŞLATMALI’
Diyarbakır’da bir yıldan fazla süredir faaliyette olan kampüs hapishanelerinin fiziki yapısı ve yönetim modeli sebebiyle söz konusu hak ihlallerinin ortaya çıkmasına daha elverişli olduğu tespitinde bulunan Miran, “Özellikle kampüs adı verilen, içinde birden çok hapishanenin olduğu, lojman, hastane duruşma salonlarının tek bir alanda toplandığı ve Diyarbakır’da 1 yıldan fazla süredir faaliyette olan kampüs hapishanelerinin fiziki yapısı ve yönetim modeli sebebiyle söz konusu hak ihlallerinin ortaya çıkmasına daha elverişli olduğu tespit edilmiştir. Bu yeni tip kampüs hapishane sisteminin zaten denetlemesi ve yönetimi zor olan hapishanelerdeki yaşamı daha da zorlaştırdığı, denetimini güçleştirdiği anlaşılmıştır. Yüzlerce mahpusun bulunduğu kampüs içinde sağlık, yemek, sosyal, eğitim hizmetlerinin yetersiz olduğu mahpusların şikayetlerinden de açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim ağır hak ihlalleri ve hukuksuz uygulamaların gerçekleştiği ve halen bu uygulamalara devam edildiği sabittir” dedi.
Miran, Adalet Bakanlığı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun gerekli incelemeleri yaparak ihlallerin ortadan kaldırılması için yasal süreç başlatması çağrısında da bulundu. / DUVAR