HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, çözüm sürecine dönülmesi gerektiğini belirterek, “Hükümete de, PKK’ye de çağrı yağıyorum. Türkiye 15 Temmuz öncesi Türkiye’si değildir. Yeni durum değerlendirilmelidir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin meclis grup toplantısında gündeme ilişkin gelişmelerde bulundu.
Demirtaş’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“15 Temmuz’un üzerinden 10 gün geçti. Vahşi bir katliam, Türkiye’de bir kez daha darbeler gerçeğiyle karşılaşmamıza yol açtı. Askeri darbe, postmodern darbe ya da sivil darbe. Adına ne derseniz diyin, HDP darbelere “ama”sız, tereddütsüz karşıdır.
“Darbeciler yüzlerce insanı katlettiler, binlerce insanın yaralanmasına neden oldular. Darbeye karşı cesurca duran herkesi bir kez daha kutluyorum. Halk direnme hakkı ne kadar önemlidir bir kez daha ortaya çıktı. Özsavunma dediğimiz halkın kendisini savunma hakkı her canlının en doğal hakkıdır. Bu hakkı kullanan herkesi selamlıyor, kutluyorum.
“15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9-10 gün geçti, tabi ki daha çok tartışılacak. Darbe koşulları, darbenin yanında, kim ve kimler vardı? Amaçları neydi? Bu amaçların ne kadarına ulaştılar? Bunları tartışacağız. Hükümetin ifadesiyle darbe tehlikesi ortadan tümüyle kalkmışsa, o halde nasıl bugünlere geldik, tartışmak zorundayız.
“Bugün partimizin yaptığı öneri doğrultusunda bir komisyon kurulacak. Umut ediyorum, bu komisyon hakikati ortaya çıkaracaktır.
“Düşünün ki seçilmiş bir Meclis var. Beğenirsiniz beğenmezsiniz. Seçilmiş bir Meclis varken nasıl olur da birlileri Meclis’e el koymaya kalkar. Neden demokratik ülkelerde bu düşünülmez de bizde olur? Bunu biz iyi analiz edemezsek bu rezaletle bir kez daha karşılaşacağız.
“Geçmiş dönemlerde darbelerden sonra darbelerin nimetlerinden faydalanıldığı için hiçbir zaman darbelerle yüzleşilmedi.
“15 Temmuz darbe girişimine Türkiye’yi götüren temel hata. Hükümet 14 yıldır iktidarda ama geçmişten hiç ders çıkarmadı. Sivil demokrasinin kıymetini hiç anlayamadı. Devleti ele geçirmek iktidarların temel hedefi oldu.
“Bu, son derece de meşru, normalmiş gibi davrandılar. Devlet ele geçirilebilecek bir mekanizma değil. Devlet dediğimiz şey, halkın hizmetinde olması gereken bir aygıt. İktidarlar bu aygıtı ele geçirmeye çalıştıklarında devlet içinde çatışmalar yaşanmıştır.
“28 Şubat post modern darbesi yapılmıştı. 2002’de iktidara gelen AKP, “geçmişte hatalar yaptık ve bunları düzeltmek istiyoruz” dedi. Ekonomik siyasi, iç koşullar çok uygundu ama buna rağmen ne yaptılar.
“Bu devleti ele geçirmiş olanlara karşı “Onları tasfiye edin devleti ben ele geçireyim” demek yerine, “Devleti demokratikleştireyim” deselerdi bugünlere gelmeyeceklerdi. Ne yaptılar tasfiyelere başladılar. Ama milli görüşün kadrosu yoktu.
“İşte tam da bu noktada cemaat AKP’nin yardımına koştu. AKP tasfiye ettiği kadroların yerine cemaat kadrolarını atamayı bir fırsat olarak gördü. Daha sonra ne demişti Erdoğan “Ne istediniz de vermedik?”. Evet her şeyi istediler ve siz de verdiniz.
“Şimdi bu noktada siyasi İslam’ın bir şeye dikkat etmesiz lazım. Bu topraklarda siyasi İslamdan çok daha eski bir gelenek var. Siyasi İslam çizgisi geleneksel çizgiyi tasfiye ederek kendini iktidara taşımayı bir zafer olarak belirledi.
“Geleneksel İslam’da irfani tarzda mesele devlet meselesi değil bir devlet olmak değil toplum olmaktır. ancak siyasi İslam ne diyor geçmişte kemalistler bize eziyet yaptı devleti ele geçirdi şimdi biz geçireceğiz diyorlar.
“Darbeye karşı çıkmak, demokrat olmak için şarttır ama yeterli değildir. Sadece darbeye karşı çıktınız diye demokrat olmazsınız. Demokrasiyle alakası olmayan da darbeye karşı çıkabilir. Bu doğrudur, ama eksiktir.
“7 Haziran seçimlerinden bu yanda meclis lağvedilmiş, gösteri hakkı yok, ifade özgürlüğü yok. Zaten bir sivil darbe bir yıldan fazladır yürürlükte. Bunları söylediğimizde anlamayan dinlemeyen hükümet. Birazcık özeleştiri yapın.
“15 Temmuz akşamı ordu içinde hareketlenen gruplar demokrasi için harekete geçmedi. Parlamentoyu bombalamalarından ve sivilleri katletmelerinden belliydi. Ama Türkiye’de o akşam zaten demokrasi yoktu.
“Demokrasiye karşı darbe yapıldı deniliyor. Hayır. Darbe demokrasi mücadelesine karşı yapıldı. Türkiye’de demokrasi zaten yoktu. Darbe tehlikesi geçtiğinde de otomatikman demokrasiye geçmedik.
“Paralel sızdı diyorlar. Nasıl sızdı? HDP’ye neden sızamadılar peki? Çünkü bunun adı sızma değil süzmedir. Hepsini süze süze kendi elleriyle devlete yerleştirdiler. Bunlar olmamış gibi davranıyorlar.
“Aklımızla hafızamızla alay ediyorlar. Özür dilemek, öz eleştiri erdemdir erdem. Korkmayın. Kandırıldık demeyin. Siz beraber Türkiye’yi kandırdınız. Çıkın özür dileyin.
“Sadece Ankara’da Büyükşehir Belediyesi’nin cemaate sunduğu imkanların haddi hesabı yok. Bütün şehirlerde. Bütün şehirlerde komiteler vardı, ablalar abiler, valiler de vardı bu komitelerde. Şehrin gündemini bunlar belirliyordu, kimler işe alınacak kimler atılacak, kimler ihale alacak bunlar belirliyordu.
“Vali olmak mı istiyorsunuz? Uçurduğunuz şeyhden bir selam geldi mi yeterli. Bu kürsüden kaç kez eleştirdim Dicle Üniversitesi rektörünü. O gün söylediğimizi dinlemiyordunuz. Bugün söylüyoruz dinleyecekler mi o da belli değil. Dinledikleri muhalefet ortada.
“Özür dileyecek kimse yok mu memlekette? Şu tankın, topun önüne çıkan insanlardan özür dileyin bari. Biz bunları palazlandırdık diye çıkın özür dileyin.
“Darbenin kokteyl olduğu anlaşılıyor. Tek başına cemaat midir, şüpheli. Askerler darbe yapar ama arkalarında bir siyasi kadroları olur. Arkasında bir siyasi çizginin desteğinin olmazı lazım.
“Nerede onlar? Genelkurmay Başkanı neden görevde? Bir de Meclis onu alkışlıyor. Ordunun başısın, yaverin tarafından esir alınmışsın. Darbe başlamış ruhun duymamış -sözde-. Neyin kahramanlığını yapıyordun? Ben olsam istifa ederdim.
“MİT 16:00’da istihbaratı aldık diyor, Cumhurbaşkanının haberi yok ‘eniştemden duydum’ diyor. Ya enişteyi MİT müsteşarı yapalım ya da MİT müsteşarı açıklasın. Ortada tuhaf bir durum var. İyi soruşturulursa, AKP içinde de darbeden haberdar olmuş siyasi kişiler çıkacaktır.
“Birileri kendinden utanmadan sıkılmadan ‘Paralel-HDP-PKK darbeyi planladı’ diyor. Siz neyi gizlemeye çalışıyorsunuz. Darbe girişimi başarıya doğru gitseydi, bu yalakalar darbeyi desteklemek için bayraklarını alıp sokağa çıkacaklardı. Şimdi cumhurbaşkanına biat edenler, darbe başarıya ulaşsaydı biatlarını darbecilere edecekti.
“OHAL yetkilerin parlamentodan alınıp tek bir kişiye verilmesidir. Zaten bunun heveslisi çok vardı ülkede. Sadece darbeciler değil binlerce insan gözaltına alınıyor. Bakın 42 gazeteci için karar çıkarıldı.
“Bugün işkenceye karşı çıkmayalım, onlar darbe suçlusudur dersek ilkelerimizi yitiririz. İşkence insanlık suçudur. Kime yapılırsa yapılsın. Adalet Bakanı’nın iddiaları ciddiye alması lazım, kendisi biliyor ne olduğunu.
“İdam tartışmaları. Milleti kandırmanın bir alemi yok. Şimdi çıkarırsanız, hiçbir darbeciyi idam edemezsiniz. Yasalar geriye doğru işlemez.
“İdam olmasaydı bu ülkede Menderes’e uygulanmazdı. Bugün idam getirilse bile yarın kime uygulanacağı belli olmaz. Dolayısıyla bırakalım bu tartışmaları. Meclise gelse bile tek bir arkadaşım bile evet demeyecek.
“Kürt sorununda çatışma yaradır. Bu yara durdukça kaşıyanlar olur. Çözüm sürecine dönülmesi lazım.
“Hükümete de, PKK’ye de çağrı yağıyorum. Türkiye 15 Temmuz öncesi Türkiye’si değildir. Yeni durum değerlendirilmelidir.
“İmralı’daki tecrit sona erdirilmelidir. Başbakan, “Darbeciler İmralı’yı bombalamak istediler, böylece iç savaş hedeflediler” diyor. Ama avukatın gitmesine engel oluyorsun. Halkının Sayın Öcalan’dan haber alamamasındaki gerginliği neden görmüyorsun?
“Askere dokunulmazlık yasası, darbeden bir gün önce 14 Temmuz’da onaylandı. Asker, darbe yapıyorum demeseydi asında yaptıkları dokunulmazlık kapsamındaydı.
“Darbe yapıyoruz diyip TRT’de bildiri okumasalardı yaptıkları dokunulmazlık kapsamındaydı. Meclis’i bombalayan pilotu yargılayamayacaktınız örneğin bu yasa gereğince. Neden? Cizre’yi, Nusaybin’i bombaladığında yargılanmasın diye.
“Siyasi parti liderleriyle parlamento çatısı altında bir zirve çağrısını tekrar yapıyoruz. Bireysel silahlanma çağrıları yapıldı. Bu çağrılar yanlıştır, geri alınmalıdır. Sokakta provokatif bazı gruplar var. Hükümet bunlara karşı tedbir almalıdır.
“Sokakta sadece AKP yandaşları değil diğer gösterilere de izin verilmeli, onlar da engellenmemelidir. Darbe girişimine katılanlar kesinlikle işkence görmemeli. Bugün oh olsun diyebilirsiniz. Ama bu insanlık suçu karşısında sessiz kalırsanız insanlığınızı yitirirsiniz.
“Sokağa çıkma yasağının kısmen sürdüğü ilçeler var. İnsanlara sokağa çıkma çağrısı yapıyorsunuz. Cizre’de 15 Temmuz akşamı hoparlörlerden sokağa çıkma çağrısı yapıldı.
“Cizre’de, Sur’da Nuaybin’deki herkesi bu davalara müdahil olmaya çağırıyorum. Evlerinizi yıkan komutanlar aynı zaman da bunlardı.
“OHAL’e son verilmeli. KHK’ye gerek yoktur. Evet devlet yeniden yapılandırılmalı, ama bu bir partiye bırakılmamalıdır. Bunun için 4 partinin katılacağı bir komisyon kurulmalı. Devleti ele geçirmekten vazgeçmeli, devleti halka iade etmeliyiz.
“Yeni bir anayasa. Sivil, çoğulcu ve demokratik anayasa ile taçlandırmalıyız. Darbeye karşı bu kadar direnmiş bir halk OHAL’i değil, demokrasiyi hak ediyor. Darbeyle mücadele ediyoruz, darbe anayasası yürürlükte. Yeni bir anayasa yapmalıyız. Bir partinin anayasası dayatılmadan.
“Hükümet’e yönelik eleştirilerimizi her alanda sürdüreceğiz. Darbelere karşı olacağız. Önümüzdeki günlerde, çeşitli illerde mitingler yapacağız. Geleceğe dair çok umutluyuz. HDP varsa umut tükenmemiştir.