HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dokunulmazlıklarla AKP'nin ve Erdoğan'ın kendilerini güvenceye alacak, yargılanmalarının önüne geçecek düzenlemeler yapmak istediğini belirtti.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dün gece IMC TV'de sunuculuğunu Ayşegül Doğan'ın yaptığı, Aydın Engin, Celal Başlangıç ve Nazlı Ilıcak'ın yer aldığı özel programda gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
'Siyaseten HDP ile baş edemeyenler bir formül buldu'
"Dokunulmazlıkların kaldırılması" konusunda konuşan Demirtaş, düzenlenmenin sadece HDP'li milletvekillerini yargılamayı amaçlayan bir düzenleme olduğunu söyledi. Kendilerinin verdiği teklifi hatırlatan Demirtaş, mevcut düzenlemenin kendi tekliflerinin tam tersi olduğunu belirterek, "Siyasi görüşlerini açıklayanları yargılamayı hedefliyor. Bakanlar başta olmak üzere 17-25 Aralık'ta yargılanması gerekenleri düzenleme konusu yapmayan bir siyasi hınç alma girişimiyle karşı karşıyayız. Biz buna dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi demiyoruz" diye konuştu.
'CHP'liler hayırı anlatıyor ama evet diyor'
CHP'ye de yüklenen Demirtaş, "Erdoğan'ın yalanla algı oluşturması normal. İşin hazin tarafı ana muhalefet partisinin tutumu. 'HDP ile yan yana görülmeyelim' iştahla desteklemeleri hazin. Evet diyorlarsa gerekçelerini açıklamaları gerekirdi. CHP sözcülerinin konuşmalarını dinleyin, hayır gerekçeleri üzerine. Hayır gerekçelerini anlatıyorlar ve 'Ama evet diyeceğiz' diyorlar. Adalet Bakanı'nın, CHP'nin HDP ile yan yana olduğu ortaya çıktı türü açıklaması bizi suçluymuşuz gibi gösteriyor. Partimizi kriminalize etmek Adalet Bakanı'nın haddi değildir. CHP'yi bizim üzerimizden suçlamak da kimsenin haddi değildir. Bizimle yan yana olurlar, olmazlar kendi bilecekleri bir iştir. Bizimle yan yana durmak kimseyi lekelemez, olsa olsa şeref verir. Biz sadece bir parti değiliz, Meclis'te darbeye karşı en net duran gücüz. Böyle bir partiyle yan yana olmak ancak gurur verir" dedi.
'Öcalan'la görüşün dediğim için fezleke düzenlenmiş'
Demirtaş, hakkında 70'in üzerinde fezleke olduğunu hatırlatarak, "Bunlardan birisi çözüm süreci henüz başlamamışken 'Kürt sorununun çözümü için Abdullah Öcalan ile görüşülmelidir' demişim, hakkımda fezleke düzenlenmiş. Sonra da hükümet Abdullah Öcalan ile görüşmelere başlamış. Çatışmaların yoğun olduğu dönemlerde barış istemek teröre destek olarak sunuluyor. Sırrı Süreyya Önder'in Dolmabahçe'de Hükümet yetkilileriyle yan yana yaptığı açıklama fezleke konusu oldu. Newroz'da okuduğu deklarasyon için fezleke düzenlendi" ifadelerini kullandı.
CHP referandumdan kaçmak için 'Evet' diyebilir
CHP'nin referandumdan kaçmak için "Evet" diyebileceğine işaret eden Demirtaş, "Biz hayır oylarını değerli ve anlamlı görüyoruz. Her ne kadar AKP müfettişleri kabinlerin önünde dizilse de, AKP'li milletvekilleri de hayır diyebilir. Cuma günü ne olur bilemiyorum. Her milletvekilimiz tam bir netlik içinde. Fakat diğer partilerde tartışmalar var. CHP referandumdan kaçmak için evet oyu verebilir. Ama referandumdan kaçmak doğru değil… 367 bulunursa, HDP milletvekilleri yargı denilen ama yargıyla alakası kalmamış yargının tuzağına atmak isterler. Bu büyük kriz demektir" diye belirtti.
'Erdoğan kendisini güvenceye almak istiyor'
Demirtaş, teklifin yasallaşması durumunda tutuklanma ihtimalinin olduğunu da ifade ederek, "Barış için imza atan akademisyenler tutuklanıyor da biz neden tutuklanmayalım? Gazeteciler tutuklanıyor. Yargılanma süreçleri bizim için mücadele alanıdır. Ulusal ve uluslararası kamuoyu eminim çok daha duyarlı hale gelecektir. 'HDP'yi öncüsüz bırakırım, öyle bir ortamda seçime giderim' diye düşünülüyorsa yanılırlar. Erdoğan, okuduğu bir şiir nedeniyle gidip yattı. Bu onu durdurdu mu? Erdoğan'ın çok acil bir gündemi var kendini güvenceye alması lazım. Ne kadar büyük suçlar işlediğini biliyor. Bir an önce yüksek yargıya atama yapabileceği yetkiler lazım ona. Meclis'in tamamını kontrol edemiyor, tedirgin. Yürütmenin başı olmak, yargıya direkt müdahale etmek ve kendisine karşı hiçbir şey yapamayacak bir sivil toplum hayali görüyor. Önündeki engel de HDP" dedi.
'PKK sorun değil, sorunun bir sonucu'
Demirtaş, şöyle devam etti: "Savaş durumu, demokratik siyaset alanını zehirliyor. 'Erdoğan savaşı başlattı, PKK de buna uydu' görüşüne katılmıyorum. Ortada silah bırakmaya hazırım diyen bir örgüt varsa siz orada ben hepsini öldüreceğim diyemezsiniz. İki çözüm var: Ya hepsini öldürürsünüz ya da silahlarını bırakırlar. Sen ikinci yolu denemiş, tam sonuç alacakken masayı devirmişsin. Erdoğan açıklama yaptı, 'Benden yana mısın PKK'den mi?' Sen niye bizi iki seçeneğe sıkıştırmaya çalışıyorsun? Biz şiddetle aramıza mesafe koyuyoruz. İki tarafın da kullandığı şiddetle aramıza mesafe koyuyoruz. Biz illa AKP, MHP, CHP'nin durduğu yerde mi duracağız? PKK'yi hep bir sorun olarak gördüler. Hayır, PKK bir sorun değil bir sorunun sonucudur. Cizre yakılıp yıkılırken biz nasıl AKP'nin yanında dururuz?"
'Davutoğlu Cizre'de insanların yakılması emrini verdi'
Demirtaş, Davutoğlu'nun görevden alınması tartışmalarına ve Arınç'ın sözlerine ilişkin de "Hiçbir zaman başbakan olamadı. Seçim döneminde söylemiştim, Davutoğlu'nun seçimi kazanması kendisinin gitmesine neden olur. Başbakanlık kurumu fiilen yoktur. Davutoğlu, Saray'daki ne dediyse tıpış tıpış yaptı. Davutoğlu bunun vebali altındadır. Devam eden yıkımların en ateşli savunucusu Davutoğlu'ydu. Cizre'de insanların yakılmasına göz yuman hatta bunun emrini veren Davutoğlu'dur. Belki de Erdoğan olmasa daha gaddar olur. Öyle, Davutoğlu demokrattı görüşüne katılmıyorum. Şimdi Bülent Arınç bugün açıklama yapmış. Geçti Bor'un pazarı. Senin döneminde üniversitelerde paneller yasaklanıyordu. Şu anda yayında olduğum IMC TV'yi adını söyleyerek hedef gösteren, başbakan yardımcısı olduğu günlerde Arınç'tı. O gün çıkıp konuşacaktın. Geçti artık" şeklinde konuştu.
'Erdoğan dönemi kapanacak, geriye beddualar kalacak'
Demirtaş, Erdoğan döneminin de sonlanacağını belirterek, "Sadece kendileri konuşsun diye de ellerinden geleni yapıyorlar. Geçici bir başarı sağlayabilirler ama kalıcı bir başarı kazanamazlar. Erdoğan dönemi kapanacak, geriye beddualar kalacak. Gemi batmaya başlayınca bir anda hepsi terk edecek. Bugün ballı maaşlar alan şakşakçılar o gün Erdoğan'a çakmaya başlayacaklar. Ama toplum bu alçakları lütfen unutmasın. Yarın 'Erdoğan'ı en çok biz eleştiriyoruz, biz çok demokratız' diyecekler, toplum bunları affetmesin. Ayda 50 bin dolar alan 'gazeteci'ler her gün bir Erdoğan güzellemesi yazmak zorunda" diye belirtti.
"Halk birden fazla parlamento kurar" değerlendirmesini programda açan Demirtaş, "Parlamentoları halk kurar. Halk diyebilir ki halk meclisi kuruyorum. Örneğin İzmir, ağırlıklı CHP'ye oy veriyor ama İzmir'i AKP merkezden yönetiyor. İzmir dese ki biz burada yerel meclis kuruyoruz, bunun yasallaşması için de mücadele edeceğiz dese bunu neresi gayri meşrudur? Ankara'da Meclis kurulduğunda yasal bir güvencesi mi vardı? Meclis dediğimiz şey tehlikeli bir şey değildir. Bu bir rest çekmeden çok, partimizin programını bir gereğidir. Biz bunun mücadelesini TBMM dışında da sürdürürüz. Önerdiğim, demokratik siyasi bir mücadeledir. Ne deseydim? Bizi Meclis'ten atarsanız Kandil'e gideceğiz mi deseydim?" değerlendirmesini yaptı.
'Öcalan gidişatı değiştirebilir'
"Bugün İmralı'ya bir heyet gidecek olsa, dünyanın gözü kulağı o heyette olur" diyen Demirtaş, "Öcalan gidişatı ters yüz edebilecek yeni şeyler söyleyebilir, ama bu da Erdoğan'ın işine gelmiyor. Bir adada tek başına olmanın kendisi tecrittir. Bir insanı bir adada cezaevine koymayıp tek başına bıraksanız da bu bir tecrittir" dedi.
Demirtaş, erken seçim tartışmalarına ilişkin de yarın bir erken seçim olması durumunda partilerinin barajın üstünde olduğunu, yaptırdıkları üç ankette 11.2 ve 11.4 aralığında çıktıklarını söyledi.