HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bosna’da yaşananlar utanç abidesi olarak duruyor. Şırnak’ta aynı şeyleri yapıyorlar. Bugün bunlar yapılıyorsa, Bosna’da yapılanlara sessiz kalınmasından dolayıdır” diye konuştu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin meclis grup toplantısında konuştu.
21 yıl önce Bosna’da Srebrenitsa’da gerçekleşen katliamı kınayan Demirtaş,”II. Dünya savaşında yaşananlara benzer şeyler Şırnak’ta, Cizre’de yaşanıyor. Bosna’da yaşananlar utanç abidesi olarak duruyor. Şırnak’ta aynı şeyleri yapıyorlar. Bugün bunlar yapılıyorsa, Bosna’da yapılanlara sessiz kalınmasından dolayıdır” diye konuştu.
Demirtaş’ın konuşmasında öne çıkan satır başları şöyle:
“21 yıl önce Bosna’da Srebrenitsa’da bir insanlık dramı, bir soykırım gerçekleşti. Onun 21. yıl anmaları yapıldı. Avrupa’nın ortasında, bütün dünyanın gözleri önünde, Birleşmiş Milletler ve NATO’nun gözleri önünde gerçekleşti. Bu soykırımda yaşamını yitirenleri saygıyla anmak istiyorum.
“8 bin sivil Boşnak Müslümanın katledildiği, Avrupa’nın orta yerinde soykırıma tabi tutulduğu bir gerçekle karşı karşıyayız. 21 yıl önce insan hakları ve demokrasinin en ileri olduğunu belirttiğimiz Avrupa’nın tam da göbeğinde Sırp askerleri tarafından şehirler yakılıp yıkarak, kadınlara tecavüz edilerek bir soykırım gerçekleştirildi.
“I. ve II. Dünya savaşlarından ders çıkartılarak inşa edilen Birleşmiş Milletler denetiminde, komutanların gözleri önünde bu soykırım gerçekleşti. Devletler artık I. Dünya savaşında yaşanan faciayı tekrar yaşamayalım diye bir örgüt kurdular, ismi BM olması gereken örgütün gözetiminde, NATO’nun silahlarıyla, hiçbir müdahalenin bulunmadığı bir soykırım gerçekleşti.
“Avrupa hukuki, resmi olarak soykırım olarak tanıdı, sorumlular yargılanıyor, ama hiçbir ders çıkarılmadı.
“Soykırım politikalarıyla halkların teslim alındığı bu politikalar devam etti. Avrupa ne bunlardan ders çıkarıp özeleştiri yapmıştır, ne de başka ülkelerde yaşanmaması için sorumluluk üstlenmiştir. Başka topraklarda yaşattıkları Cezayir’de oldukları gibi işgaller sömürgeci politikalarının neler yaşandıklarını sorgulamadıkları anlayışlarla karşıyayız.
“Suriye’ye, Lübnan’a, Filistin’e, Kürdistan’a bakalım bu suçların ortaklarıdır. Ya da sessiz kalarak destekçileridirler.
“Şırnak’a bakalım, kıyaslama yerinde olmayabilir. II. Dünya savaşında yaşananlara benzer şeyler Şırnak’ta, Cizre’de yaşanıyor. Bosna’da yaşananlar utanç abidesi olarak duruyor. Şırnak’ta aynı şeyleri yapıyorlar. Bugün bunlar yapılıyorsa, Bosna’da yapılanlara sessiz kalınmasından dolayıdır.
“Türkiye’nin büyük kısmının haberi yok. Şırnak örneğin yok edilmiş durumda.
“Örnekler, fotoğraflarıyla sizlere 1937’de İspanya’nın Guernica’da çekilmiş. Bu fotoğraf, iki ay önce Şırnak’ta çekilmiş. Kaç kişinin haberi var. 1937 İspanya Bask bölgesi, 2016 Şırnak. Bosna’yı katliamları, soykırımları konuşalım, şu nasıl bir terörle mücadele anlayışıdır. Burada İspanya’daki diktatör, ‘o yıkıntıyı direnişçiler Guernica’yı yıktı’ dedi. Bizdekine sorsanız o da aynı şeyi söyleyecek. ‘Şırnak’ta tank ve top ateşi almamış tek bir bina kalmayacak’
“90 bin kişilik şehir bomboş yüzde 75’i şu şekilde, şu an. Ev yok, işyeri yok, eşyaları yok. 890 bin kişilik nüfus, aylardır şehir dışında çadırlarda yaşıyor. Yıllarca inşa edilemeyecek.
“Cizre, Nusaybin, Silopi, Sur böyle. Şırnaklılar bunu kimin yaptığını iyi biliyor. Diyarbakırlılar, Vanlılar, Urfalılar bunu iyi biliyorlar.
“Samsunlular, İzmirliler de bilmeliler. Tank topla yapılmış. Sivil birimlerin askeri güçlerle yakıp yıkılması insanlık dışıdır. Bosna’da Sırp kasapları bunun için yargılanıyor. 1200 sivil katliamı yaşandı. Şırnak’ta top atışları durmadı. Şu anda iş makineleri çalışıyor. Bir şehirden söz ediyoruz. Bir binadan söz etmiyoruz.
“Terörle mücadeleyle alakası yok. Tek suçları Kürt olmaları. AKP’ye boyun eğmeyen Kürtler. Tek suçları budur. Ağrı’da, Sivas’ta Koçgiri’de bunu denediler. İlla Kürt kendi kimliğini inkar edecek. Etmeyenlere “bunu yaparız” diyorlar.
“Jandarma Komutanlığı “Doğru operasyonlar bitti ama, özel harekat kuvvetlerinin eğitimlerine Şırnak’ta devam ediyoruz” diyor. Şırnaklıların yaşam alanı eğitim alanı olmuş durumda.
“Duymazlıktan gelebilir, yokmuş gibi davranabilirsiniz. Bosna’yı bütün dünya da yok saydı. Kadınlar, çocuklar öldürülürken bütün dünya sessiz kaldı. NATO, Avrupa, Birleşmiş Milletler hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Sessiz kaldılar, Sırp generallerin arkasında durdular.
“Bunların hesabı sorulacak. Zannetmeyin ki burada evleri yıkılanlar hesap sormayacak. Sizin çocuklarınız kumarhaneden çıkmıyor olabilir. Sizin halktan milletten haberiniz olmayabilir. Ama gün gelir evini yıktığınız, sarayınızı yıkar. Neye uğradığınıza şaşırırsınız.
“Saray’daki zat çıksın ilan etsin. İsmet Paşa Büyük Cami, Geylani Camii tank top ateşiyle yıkıldı. Merkez medya bu görüntüleri yayımlamaya korkuyor. Ama sosyal medyada bu görüntüleri izliyorsunuz.
“Birlikte yaşamayı, bu ülkede ortak vatan duygusunu yok etme adına, böyle bir ortamda şiddet destekçisi biz oluyoruz, bunlar ileri demokrasiyi temsil ediyorlar.
“Binlerce dönüm hint keneviri, esrar tarlaları varmış. Ben orada avukatlık yaptım. Askerle işbirliği yapmayan kimse kenevir ekemez. Birkaç ailedir, askerle birlikte yaparlar.
“Önce senin emir komuta altındaki komutanlarına sor bakalım. Karakol bahçelerinden gözle görülüyor. Senin komutan payını almadan nasıl izin vermiş. Varsa suç işleyen, askerle ortak mı yapmış hepsini alabilirsiniz, savaş uçaklarıyla bombalamayla nasıl bir alakası olabilir.
“Sivil halk, HDP’ye oy vermiş halk tehdit edildi. Lice’de yaşananlar, Sur’da yaşananlar bu.
“Müzakere diye bir şey var. Masa diye bir şey var. Dünyada kavga ettiğin bütün ülkelerle ilkesizlik üzerinde barışacaksın, kendi vatandaşınla kavga etmeye devam edeceksin.
“Putin’e yazdığın ağlamaklı mektubu kendi yurttaşına yazamıyor musun? Bu ülkeyi ayakta tutan yurttaşına…
“Gazzeyi abluka altında tutan, Mescid’i Aksa’ya postallarıyla giren gidildiği için sizin devletiniz, İsrail’le, Rusya’yla, Mısır’la, Suriye hükümetleriyle ilişki geliştirebilir, buna itirazımız yok. İlkeli olacaksınız. İlkeler üzerinde ilişki kuracaksınız. Bizim eleştirdiğimiz ilkesizliktir.
“Davos’ta İsrail’e “One minute” diyeceksiniz, sonra anlaşma yapacaksınız. “One Minute”ten sonra ticaret 1 milyondan 2 milyona çıkmış. Görünürde İsrail’e karşı politika ama askeri-ticari ilişkilere devam edeceksin. Suriye’deki kriz meselesiyle BBC’ye verdiği demeçten alıyorum. “Türkiye hükümeti İsrail’e bayılmıyor.
“Mavi Marmara krizi, Gazze’deki katliam, bütün askeri ihaleler AKP döneminde bir kaç katına çıkmış. Ticareti artırıyorsun, askeri işbirliğini artırıyorsun, ABD’yle, Almanya’yla, Çinlilerle yapıyorlar. Ama içeride bunu Yahudi düşmanlığı olarak yapıyorsan bu haksızlık olur. “Mavi Marmara’nın hesabını soracağız” diyerek, onlarla anlaşma yapıyorsan ikiyüzlülük, ilkesizlik olur.
“Bizi İsrail işbirlikçisi ilan ettiler, Davutoğlu “Kudüs, Kudüs” diye oy toplamaya çalıştı.
“Türkiye’den giden yardımlar İsrail limanlarına iniyor. İsrail istediği malın gitmesine izin veriyor. Gazze ablukası olduğu gibi devam ediyor. İsrail’den özür duyan oldu mu? Yok.
“Tazminat meselesi var. 21 milyon dolar bir vakıfa verilecekmiş. Emin olun Türk iş adamlarına vermiştir. Onların cebinden çıkmıyordur. İsrail’e küfür edilir, AKP destekçileri şakşak yapar; anlaşma yapılır AKP şakşakçıları yine alkışlar.
“Rusya’yla ilişkilerle ilgili, bir milliyetçi partinin belediye başkanı, “Rus pilotun ailesine ev vereceğiz” açıklaması yaptı. Dün biz vatan hainiydik, “Rus uçağı düşürülmemeliydi” dedik. “Ticaret bozulur” dedik.
“İnşaatçısı, narenciyecisi, iş durmuş. Kemer Belediye Başkanı Rus pilotun ailesine ev veriyor. Biz söylesek şimdi vatandaşlıktan atılmıştık. Bunlar ilkesiz, ahlaksız politika üretiyor. Putin’den açık özür diledi. Ağa maraba hikayesi. Madem böyle yapacaktık, “kuru pastayı niye yedik” diyor ya, bunların ki o misal.
“Suriye’nin içini karıştıracak işler yapıyorsunuz, şimdi “Mısır’la Suriye’yle sorunumuz yok” diyor. Ölenler, sakat kalanlar ne olacak.
“10 milyon Suriye insanı dünyanın değişik bölgelerine dağıldı. Ağırlık bizim ülkemize geldi. Sizin oradaki ılımlı muhalifler adına çeteler katliam yapmasaydı, ne göç edeceklerdi, ne şehirleri yıkılacaktı. Şimdi çıkmış, “Suriye’yle sorunumuz yok” diyor.
“Esad’dan biz hesap soracağız” diye meydanlarda oy toplayan bunlar değil miydi? Şaka hükümeti. Ama gülemiyor insan.
Davutoğlu, geçici işçi statüsünden işten çıkarılınca sanki 10 yıldır hiçbir şey olmamış gibi. “Suriye’yle savaşmayın, radikalleri beslemeyin, yanlış yapıyorsunuz” dediğimizde, bize “vatan haini” diyenler, o dönemde vatan hainliği yapmış olmasınlar. Biz olmadığımıza göre, AKP içinde epey vatan haini varmış.
“Sizin desteklediğiniz Mursi, hapis cezası alıyor. “Rabia rabia” diyerek oy topladınız. Şimdi Mısır’la dost olduğunuza göre, yüz binlerce insanın vebali kimdedir acaba?
“Burada mitingler yetmiyordu, Tunus’ta miting yapıyordu. Buraların “halifesi biziz” dediler. O dönemde İhvan yöneticileri daha sakin davrandı. “Kendi anayasanızı yapın, arkanızdayız” dediler. Bunlar kendi anayasalarını yaptı. Onların sözünü dinlemeselerdi, bunlar başlarına gelmeyecekti.
“Sisi darbe yaptı, bunların desteklediği Mursi cezaevinde. Şimdi bunlar çıkmış “Mısır ve Suriye’yle ciddi sorunlarımız yok” diyorlar. Bunlar sorgulanmazsa, daha çok şeyler gelecek.
“Vatan ancak şehit kanıyla sulanırsa vatandır” diyor, yoksa tarladır diyor. Sanki bu topraklarda ilk kez kan dökülüyor. Dünyanın en kanlı topraklarında yaşıyoruz. Topraklarımızın altında petrolden çok kan var. Hala vatan olmamışsa, Kürdün kanını dökerek mi vatan yapacaksın. Vatan zaten vatandır. Sen iktidarın için kan döküyorsun. Herkesin bunu görmesi lazım. Adaletli yönetici, saygın yönetici ortak vatanda saygın yönetim kuran yöneticilerdir.
“Bunların evlatları kumar masalarında, yoksulun evlatları Cudi’de, Gabar’da can verecek. Bir kere de Boğaz’da bayrak asılsaydı. Ölen Kürt yoksul, ölen Türk yoksul. Bunlar zevk sefa içinde yiyecekler. Vatandaşın canıyla şehit edebiyatı yapacaklar. “Kimse sesini çıkarmadan otursun” diyecekler.
“Tek bir HDP’li kalsak da boyun eğmeyeceğiz. Asla teslim olmayacağız. Bu ülkeyi soyup kendi hanemize geçirmek için siyaset yapmıyoruz.
“Bu partide toplandık. Kürdüz, Aleviyiz, Türküz, Ermeniyiz, Süryaniyiz, rengarenk bir grubuz. Derdimiz ne, evlatlarımıza huzur içinde bir ülke bırakmak. Her bir arkadaşım kendi ilkelerini satılığa çıkarsaydı, bu meclis grubumuzun yarısı bakan olmuştu. Ama şimdi hepsi mahkemelerde yargılanıyor. Hırsızlık yapanların nerede olduğu belli. Ama bu bizim için onur, şeref madalyası.
“Hani “Sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar aydınlığa” diyor ya, HDP işte bu partidir. Eşit, onurlu, birlikte yaşam istiyoruz. Bunu kabul etmeyenlerle siyasi mücadele ediyoruz. İnsan haklarına, hukuka aykırı tutumlara karşı oluruz.
“İki buçuk yıl görüşmeler devam ederken, herkes barıştan yanaydı. AKP yazarları neredeyse “Apocu” olmuştu. O günlerde barış demek kolaydı. Ama bugün insanlar ölürken barış diyemezsin.
“Biz varız diye ülke dağılmıyor. İç savaş çıkmıyor. İnanın biz olmazsak bu ülke Suriye’ye döner. Zor koşullara rağmen ilkeli duruşu sergileyen biziz.
“Mülteciler konusunda en ilkeli, ahlaklı duruşu partimiz gösterdi. İktidar, mültecileri siyasi amaçla kullanmak istedi. “En çok Suriyeliyi biz alırsak, Suriye’nin iç işlerine müdahale etme hakkımız olur” dediler. Şam’a “Halep’in geleceğine dair söz söyleriz” dediler.
“İyi ki de açtılar. Evini barkını terk etmiş halka sınırları kapatmak olmazdı. Tek doğruları buydu. Ama bunları siyasi amaçla kullandılar. Ülkenin demografisini değiştirmek için kullandılar. Terolar’da bu oldu.
“İkincisi Avrupa’ya şantaj olarak kullandılar. Avrupa diz çöksün diye kullanıyor. Hala iç politika malzemesi yapıyorlar. Cumhurbaşkanı çıktı “Suriyelileri vatandaş yapacağız” dedi. Cumhurbaşkanının yetkileri arasında böyle bir şey yok. Çok güveniyorsan, referanduma götür.
“Türkiye’nin doğusundan gelenler mülteci sayılmazlar. Şerh koymuşlar. Türkiye’nin bu şerhi kaldırması lazım. İltica hukukundan yararlandığınız anda hakkınız, hukukunuz oluyor. Buradaki mültecilerin böyle bir hakkı yok.
“İltica başvurusunda bulunduğunuzda mülteci hukukundan yararlanıyorsunuz. Türkiye’nin doğudan ve Suriye’den gelenlere de mülteci hakkı tanıması lazım. Bunların AFAD kamplarında değil, sizin bizim gibi insani koşullarda yaşayacağı koşulların yaratılması lazım.
“İş bulabilmeli, güvenceli işçi olarak çalışabilmeliler. AFAD gibi bir kuruma devredemezsiniz. Çünkü Türkiye göç yolundadır, her zaman göçmenler olacak. Bir göç veya göçmen bakanlığının kurulması lazım. Bir mültecinin, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığıyla işleri var. Pratik işleyiş için bakanlık kurulabilir. Bütçesi de TRT’ye ayrılan paydan aktarılabilir. TRT’deki yandaş yayıncılığı durdursanız, yaş pasta yemeseniz, çiçek almazsanız, altın varaklı bardaklarda su içmezseniz, buna yetebilir.
-Arzu eden TC vatandaşlığına başvuru yapabilir. Kriterler belli. “Ben Suriyelileri alacağım, TOKİ’lere yerleştireceğim” demek hangi kanuna uygundur. Bu kadar basit mi? Bu öngörüsüzlük değil, toplumu yönetme biçimidir. Irkçılığı, milliyetçiliği kışkırtma, sonuç almayan politikalar etrafında döndürüp dolaştırma, halkı çaresiz bırakmadır.
“Mühendisler, doktorlar, avukatlar var” diyor. Karpuz gibi Suriyeli seçecek. Suriyelilerin diplomalarıyla uğraşacağına, kendi diplomanla uğraşsan onu hallederdik.
“Bu iş milliyetçilikle, ırkçılıkla çözülemez”
Bu iş milliyetçilikle ırkçılıkla çözülemez. Sakın ola sokakta dilenmek zorunda bırakılmış olan Suriyelilere ırkçı gözle bakmayın. Onların kendi ülkeleri, Halep’in arka sokakları bizim kaldırımlarımızından daha değerlidir onlar için. Onlar Davutoğlu’nun, Batının yanlış politikaları sonucu buradadır. Irkçılıkla şovenizmle bu meseleye yaklaşamayız.”