Selahattin Demirtaş, kendisine karşı özel bir kin ve kastın olduğunu ifade etti. Demirtaş, “Bunu, dönemin otoriter karakterinden bağımsız ele almak yanlış olur. Tüm muhalefete baskı yapılıyor” dedi.
Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Başınıza gelenlerin ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ sözüyle bağlantılı (kişisel husumetle bağlantılı) olduğu söyleniyor. Siz de öyle mi düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine, “Bana karşı özel bir kinin ve kastın olduğu belli zaten” dedi.
halktv.com.tr’nin sorularını yanıtlayan Demirtaş, Boğaziçi Üniversitesi eylemleriyle ilgili, “Türkiye’de hukuk, siyaset, ekonomi, akademi, basın ve elbette eğitim alanında yaşanan trajik çöküşün tüm boyutlarını Boğaziçi olayında bir arada görmek mümkün. Yani mevcut yönetim sisteminin yol açtığı krizlerin ve bu krizlerin yol açtığı tahribatların boyutlarını anlamak için Boğaziçi çok önemli bir örnek” dedi. Demirtaş şöyle devam etti: “Ama aynı şekilde, Boğaziçi öğrencilerinin ve akademisyenlerinin profillerinden eylem biçimlerine, kararlılıklarından taleplerine kadar her şey de toplumsal muhalefetin çok iyi bir örneğini ortaya koyuyor. İşte siyasal muhalefetin buradan çıkarması gereken önemli dersler var. Umudu diri tutuyorlar, boğun eğmiyorlar, direniyorlar. Toplumsal destek yaratıyor, meşruiyet sınırlarını iyi hesaplıyor ve ona göre ilerliyorlar. Bana göre Boğaziçi direnişi zaten kazanmış durumdadır. Bu kazanımın pratik sonuçlarını görmemiz için biraz daha zamana ihtiyaç var sadece.”
Rawest Araştırma’nın yaptığı ‘’Kürt Gençler ’20 Benzerlikler Farklar Değişimler’’ adlı araştırmada dikkatimi çeken bir bulgu var. Bu araştırmaya göre Kürt gençlerine radikalleşme eğilimi azalışa geçmiş durumda. Bununla birlikte Kürtlük vurgusu ve kimlik ile ilişkili taleplerde artış görünüyor. Bu araştırma sonucu, Türkiye’de tarihsel bir kırılmanın yaşandığını sizce gösteriyor mu? Eğer öyleyse HDP’nin hareket alanının daraldığı şu süreçte Kürt gençlerinin siyasette güvenmesi gereken politika ne olmalıdır? sorusu üzerine Demirtaş şu yanıtı verdi:
Kürt gençleri siyasette aktif ve karar verici olmalılar. Daha azıyla yetinmemeliler. Bunun için partilerinde örgütlü olmalılar ve nicel olarak da güçlü olmalılar. Siyaset sadece partilerde yapılmaz elbette, yaşamın her alanında örgütlenerek var olmayı sürdürmeliler. Gençlik değişime en açık olan kesimdir, bu yönüyle de öncüdür. Tabii ki değişen zamana ve mücadele yöntemlerine en çabuk uyum sağlayanlar da gençlerdir. Bu korkulacak bir durum değil aksine şanstır ve geleceğe dair önemli bir güvencedir.
Demirtaş’ın “Başınıza gelenlerin ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ sözüyle bağlantılı (kişisel husumetle bağlantılı) olduğu söyleniyor. Siz de öyle mi düşünüyor musunuz? Yoksa dönem değişince her koşulda bu davalar açılacak mıydı?” sorusuna yanıtı ise şöyle:
Bana karşı özel bir kinin ve kastın olduğu belli zaten. Ancak bunu, bu dönemin otoriter karakterinden bağımsız ele almak yanlış olur. Tüm muhalefete baskı yapılıyor. Bununla birlikte HDP’ye ayrı, özel ve orantısız bir baskı var. Tam bir intikam duygusu ve düşman hukukuyla yaklaşıyorlar. Mevcut iktidarın baskısı olmasaydı bize tek bir dava bile açılmazdı çünkü gerçekten hiçbir suç işlemedik. Bazı söylemlerimiz bazı kesimleri rahatsız etmiş olabilir, bunu anlıyorum ve saygıyla karşılıyorum. Ama bu, o söylemlerimizin suç olduğu anlamına gelmez. Bugünkü suçlamaların tamamı siyasidir ve konjonktüreldir.