YNK Genel Sekreteri Celal Talabani ve Tevgera Azadi ile görüştükten sonra RojNews'e konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt Ulusal Kongresi'nin önünün yeniden açılabilmesi için girişimde bulunma ihtiyacı hissettiklerini vurguladı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş başkanlığındaki HDP heyeti bugün sabah saatlerinde Kerkük Valisi Dr. Necmeddin Kerim'i ziyaretinin ardından Süleymaniye'ye geçti. Heyet Süleymaniye programına Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Genel Sekreteri Celal Talabani'yi evinde ziyaretle başladı.
Saat 13.00 civarlarında başlayan görüşmede, Talabani'nin heyetle birlikte yemek yediği ve heyetin Talabani ve ailesine hediye verdiği öğrenildi. Basına kapalı yapılan görüşmeden sonra bir basın açıklaması yapılmazken, görüşmede Ortadoğu'da yaşanan son siyasal durum, Kürt siyasi hareketleri arasında yaşanan gerginlikler ve Kürdistan Bölgesi'nde yaşanan krizler konusunda konuşulduğu bilgisine ulaşıldı.
Talabani'yi ziyaretinin ardından HDP heyeti, daha sonra Tevgera Azadiya Cıvaka Kurdistan (Kürdistan Özgür Yaşam Hareketi) Süleymaniye ofisini ziyaret etti. Heyet Tevgera Azadi Eşbaşkanı Şilan Şakir ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılandı.
Yapılan görüşmenin ardından ortak bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada Demirtaş, Celal Talabani ile yapılan görüşmeye ilişkin de bilgi verdi. Demirtaş, Talabani'nin sağlık durumunun daha iyi olduğunu ve bunu görmekten memnun olduklarını belirtti.
Tevgera Azadi Eşbaşkanı Şilan Şakir ve Demirtaş açıklamalarında yapılan görüşmeden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Her iki konuşmada da Kürtler açısında bu dönemde birliğin hayati önemde olduğuna vurgu yapıldı.
HDP heyeti, programları kapsamında bu akşam saat 18.00'de de Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Politbüro Merkezi'ni ziyaret edecek.
Sürdürdükleri temasları konusunda RojNews'e demeç veren HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaptıkları görüşmelerden şu ana kadar olumlu cevaplar aldıklarını belirtti.
'Kürt Ulusal Kongresi'nin önünün açılması için girişimde bulunduk'
Ziyaretlerinin esas amacının Güney Kürdistan siyasi partileri arasında yaşanan gerilim olduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Başur'e Kürdistan'daki siyasi partiler arasında yaşanan gerilimin tüm Kürdistan'a olumsuz bir etkisi, yansıması var. Bu etki tansiyonun düşürülebilmesi, Kürtler arası diyalogun geliştirilmesi, belki de Kürt Ulusal Kongresi'nin önünün yeniden açılabilmesi için bir girişimde bulunma ihtiyacı hissettik. Sonuçta HDP, Kürt sorunun çözümü konusunda bir proje, bir fikir sahibidir. Ama bütün sorunların birbiriyle bağlantılı olduğunun da farkındadır. Bu nedenle hem Rojava'da, hem Başur'e Kürdistan'daki gelişmeler bizi doğrudan etkiliyor. Tabi buradaki siyasi partilerin içişlerine müdahale etme anlamında değil. Onların birbiriyle daha yakından diyalog kurabilmelerine yardımcı olmak, kolaylık sağlamak, yakınlaştırıcı olmak gibi bir misyon sahibi olduğumuzu düşünüyoruz. Buradaki partilerde buradaki yaklaşımımızı saygın bulduklarını, değerli bulduklarını zaten ifade ettiler."
Bölgede yaşanan sorunlar konusunda Kürt siyasi partilerinin birbirinden farklı düşündüğünü, bunun da doğal olduğunu, ama sorunların sonunda diyalogla çözülmesi gerektiğinin altını çizen Demirtaş, siyasi partilerle yaptıkları görüşmelerde bu konuda tüm tarafları istekli gördüğünü belirtti.
Demirtaş, temaslarının sonuçlarına ilişkin şunları söyledi; "Şimdiye kadar görüştüğümüz Kak Mesut, Kak Neçir, KDP, Komela, Yekgurti ve diğer siyasi partiler ve görüştüğümüz önemli şahsiyetlerin hepsinde gerçekten büyük bir istek olduğunu gördük. Büyük bir rahatsızlık var. Sorunların kaynağı çeşit çeşit. Herkesin yaklaşımları farklı. Tabi bu durum anlaşılır bir durum. Ama yeniden bir diyalogun kurulması, bir masa etrafında toplanıp sorunların doğrudan temasla çözülmesi konusunda istek gördük. Özellikle partilerin birbirine karşı kullandığı dil, üslup çok önemli. Hakaret dilinin, medya üzerinden birbirini itham etme dilinin terk edilmesi konusunda herkes hemfikir. Bu tabi ki bizi sevindirdi. Sorunların bütününün çözümü öyle kolay değil. Bir geziyle gerçekleşebilecek bir sorun da değil. Aslında bu, HDP olarak bizim işimiz de değil. Siyasi partiler sorunlarını kendi aralarında çözecekler. Biz sadece kolaylaştırmak istiyoruz. Diyalog kapılarını açacak bir çalışma yapıyoruz."
Barzani sorumlulukları yerine getireceğini söyledi
Demirtaş ulusal birlik ve sorunların diyalogla çözümü konusunda KDP Genel Başkanı Mesut Barzani'nin yaklaşımlarının olumlu olduğunu da söyledi. Demirtaş, KDP liderinin bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceğini heyetlerine ifade ettiğini paylaştı.
'4 parça Kürdistan halkı buradayız'
Kuzey Kürdistan'da devam eden çatışmalara ve AKP hükümetinin HDP'ye yönelik baskılarının da görüşmelerde dile getirildiğini ifade etti. Demirtaş şunları belirtti; "Türkiye devleti ve AKP hükümetiyle yürüttüğümüz mücadelenin herkes farkındadır. Fakat biz ilk başta, Kürtler arasındaki ilişkiyi sağlayalım, bunun mutlaka Bakur'a da Rojava'ya da olumlu etkisi olacağı düşüncesindeyiz. Dolaylı olarak her birimizi olumlu etkileyecektir. Bu nedenle herkes kendi birliği yönünde bir çaba ortaya koyarsa, bunun bize de olumlu desteği olacaktır. Bizim kendi sorunlarımızı çözmek için burada olmadığımızı özellikle belirtmek istiyorum. Bu çalışmayı buradaki partilerin ve Bakur ve Rojava ile ilgili sorun ve sıkıntılarını, özellikle ittifak ve diyalog ile ilgili sorun ve sıkıntılarını çözebilmelerine sadece yardımcı olabilmek için bu çalışmayı yapıyoruz. Halkında çok önemli beklentileri var. Sadece siyasi partilerin değil, dört parça Kürdistan halkı bizim bu çalışmamızın sonuç alabilmesi, Kürtler arası tansiyonun ve gerginliğin düşürülmesini istiyor."
Güney Kürdistan'da çalışan veya Türkiye'de siyasi sorunlardan kaynaklı ceza almış durumda olan bazı Kuzey Kürdistanlı Kürtlerin oturumlarına el konulduğu, hatta bazılarının Türkiye iade edildiği iddialarının görüşmelerinde dile gelip gelmediğin sorusuna ise Demirtaş şöyle cevap verdi; "Şunu net olarak söyleyeyim. Bu konuları özellikle Kürdistan Bölgesi Başbakanı Kak Neçirvan Barzani'ye aktardık. Bu konuda kendilerinden beklenti içinde olduğumuzu da belirttik. Kendisi sağ olsun hassas davrandı, notlarını aldı ve bizzat takip edeceğini belirtti. Burada çalışan ve yaşayanların sorunlarını, hakeza Maxmur kampıyla ilgili yaşanan bazı sorun ve sıkıntıların aşılması için kendisinin bizatihi takip edeceğini belirtti."
'Halkımız için direnmek bizim için bir şereftir'
Haklarında, Erdoğan'ın talimatıyla, bir tutuklama kararının bulunduğu bilgilerinin kendilerine ulaştığını belirten Demirtaş, bu konuda "Halkımıza şunu söylemek istiyorum; bizimle ilgili, milletvekilleri ile ilgili herkesin içi rahat olsun. Bu halkın her bir evladı, nerede ve nasıl direnerek bu halkın onurunu korumuşsa biz de ona layık olacağız. Biat edecek, diz çökecek, tek kişi olmayacak, kimsenin ağzından da tek kelime çıkmayacak. Bu bizim görevimizdir, bizim için bir şereftir. Halkıız için direnmek bizim için bir şereftir" ifadelerini kullandı.
Halka da çağrı yapan Demirtaş, şunları söyledi; "Fakat halkın da vekilleri için ayağa kalkması lazım. Tutuklama olduğunda, kim olursa olsun, ismi hiç önemli değil, herkes bulunduğu yerde hiçbir çağrıya ve talimata gerek duymadan sokağa çıkmalı ve tepkisini göstermelidir. Çünkü mesele bizim kişisel meselemiz değil. Bu işin bu şekilde gitmeyeceğini Erdoğan'a mutlaka göstermemiz gerekiyor. Biz direneceğiz, halkımızla birlikte direneceğiz. Biz tabi halkımıza yaşatılan bu kadar zulümlerin, yakılan yıkılan evlerin, katledilen gençlerimizin, bodrumlarda infaz edilen yoldaşlarımızın hesabını mutlaka soracağız. Hukuk çerçevesinde, demokratik mücadele çerçevesinde bunların hepsinin hesabını soracağız. İzlediniz, Başkan Apo'nun çağrısı oldu. Kendisi hazırım dedi. Projemiz var dedi. 6 ayda çözebiliriz dedi. Fakat kendisi de farkında AKP hükümeti ve Erdoğan buna yanaşmıyor, yanaşmayacak. Bu ancak bir dik duruşla, direnişle, devlete silahla, tankla, topla boyun eğdiremeyeceğini göstermekle mümkün olabilir."
'Anadilinde konuşamamak bizim değil, bizi bu hale getirenlerin ayıbıdır'
Demirtaş, kendisi hakkında Kürt partinin lideri ama Kürtçe bilmiyor' diye ithamlara ilişkin de Kirmancki (Zazaca) konuşarak cevap verdi.
Demirtaş, kendisinin Zaza olduğunu ve Zazaca bildiğini, annesinin, babasının ve kardeşlerinin de Zazaca konuştuklarını söyledi. Kurmanci ve Soranice'yi de anladığını, kısmen de konuşabildiğini ama siyasal değerlendirme yapmada zorlandığını belirtti. Bundan dolayı Türkçe değerlendirme yaptığını ve bunun bir ayıp olup olmadığını da kendi kendisine sorarak konuşmasına devam eden Demirtaş, kendi sorusuna şöyle cevap verdi; "Evet bir ayıptır. Ama bu benim ayıbım değil. Türk devletinin ayıbıdır. Onların asimilasyon politikalarının ayıbıdır. Bu kirli politika havuz medyasının kirli, psikolojik savaşının bir söylemidir. Halkımız onlara kulak vermez" dedi.
Demirtaş sözlerini şöyle tamamladı; "Anadilimde her şeyi konuşmayı çok isterim. Zazaca, Kurmanci, Sorani ve diğer lehçelerde. Fakat bu asimilasyon politikasıyla Kürt gençlerine kendi anadillerini unutturan politikaları eleştirmek yerine bizi ayıplamaya çalışmaları onların haysiyetsizliğidir. Bu bizim için bir eksiklik olabilir, ama bizim için bir utanç değildir. Bu onların utancıdır."