Demirtaş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun dağılmasında komisyon başkanı olan Meclis Başkanı’nın hatalı davrandığını ifade etti. Demirtaş, “Uzlaşma komisyonu dağılmıştır. Masada 4 parti yoksa, onun adı uzlaşma komisyonu değildir” dedi.
Diyarbakır’da, Avrupa Parlamentosu’ndan gelen bir heyetle görüşen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, daha sonra gündemle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun dağılması
“Komisyon meclis başkanı tarafından dağıtıldı. Ortaya çıkan ilk krizde meclis başkanının komisyonu dağıtması niyetlerinin anayasa yapmak olmadığının göstergesidir. AKP masaya herkesi suçlayabilmek için oturdu, anayasayı yapmak için değil. ‘Masadan şu kalktı, bu kalktı görüyorsunuz anayasa yapamıyoruz, biz tek başımıza anayasa yapacağızın’ meşruiyetini sağlamaya çalışıyor. Yoksa derdi yeni bir anayasa yapmak değil.
“Meclis başkanı bu konuda kesinlikle hatalı davranmıştır. Evet oradan sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa çıkmayacağını biz de biliyoruz. Çünkü AKP bunlara karşı net bir tutum takınıyor. Buna rağmen halkın kim ne istiyoruz görmesini istiyoruz. O yüzden masadaydık. Yoksa anayasa yapabilme koşullarının olmadığını biliyoruz.
“Uzlaşma komisyonu dağılmıştır. Masada 4 parti yoksa, onun adı uzlaşma komisyonu değildir. Dolayısıyla dağılmış bir komisyonu uzlaşma komisyonu adı altında sürdüreceğiz demek yanılgını bir yaklaşımdır.
“AKP kendi planı programı nedir ortaya koyar biz de önümüzdeki günlerde kendi parti organlarımızda değerlendirmelerimizi yapacağız. Ama uzlaşma komisyonu artık dağılmıştır. Komisyonun tekrar toplanma ve 3 parti ile yürüme şansı yoktur. Başka formüller buluyorsa AKP kendi bileceği iştir. Ama dağılmış bir komisyonda HDP hiç bir şey olmamış gibi davranamaz”.
“Türkiye, PYD ve PKK’yi yanına almalıdır”
“Her gün her yerden cenaze, patlama, ölüm haberleri geliyor. Ve bu bizim için normal, kanıksanması gereken, alışmamız gereken bir durum değil. Türkiye bu durumdan çok rahat bir şekilde çıkabilir. Evet iç siyasette gerilimler var. Toplumda kamplaşma var. Ama bundan çıkmamız gerekir.
“Türkiye şu tarihi dönemde cesur bir karar vermelidir. Türkiye’deki Kürtleri, ya da Suriye’deki Kürtleri karşısına almak yerine, yanına almalıdır. Daha açık net bir ifade kullanayım. Ortadoğu şu kadar cadı kazanıyken, bütün bölgesel güçler, emperyal güçler, bizim coğrafyamızda kendi emellerini gerçekleştirmek için uğraşırken, bizim kara kaşımıza kara gözümüze hayran oldukları için değil, kendi çıkarları çerçevesinde herkes bölge bu kadar önemli bir müdahillik gerçekleştirirken, Türkiye PKK’yi ya da PYD’yi karşısına alma değil, yanına almak becerisini göstermelidir. Bu zor gelebilir, imkansız gibi gelebilir, birilerini rahatsız edebilir, ama doğru politika budur. Bir barış politikasıyla Türkiye, PYD ve PKK’yi yanına almalıdır. Kürtleri yanına almalıdır.”
Sığınmacılar
“Bunlara göz yumduğunuz zaman mülteci sorununu da çözemezsiniz. Giderek bu konuda Avrupa içinde seslerin ve eleştirilerin yükseldiğini görüyoruz. İnsan hakları konuları uluslararası ilişkilerde pazarlık konusu yapılamamalı. Alman Başbakanı Merkel’i tutumunu eleştirdik ve Alman halkı da eleştirmeye başladı. Bu doğru değildir”.
Ankara saldırısı
“Patlama sonrası yapılan açıklamalara dikkatlice bakmak lazım. Saldırgan 280 parçaya ayrılmış. Saldırıda yaşamını yitirenlerin bir kısmının henüz kimliği netleştirilmiş. Devletin resmi memurları bunlar, ama patlamadan 3 saat sonra saldırganın kimliği doğum yeri ile ve PYD’li olduğu açıklanıyor. Çok ilginç. İstihbarat birimleri bu kadar iyi çalışıyorsa, çok güçlüyse patlamayı neden önleyemedi? Bu çocuk çalıntı araçla 3 bin kilometre dolaştıktan ve bombalı araçla Ankara’ya gelip günlerce kaldıktan sonra niye bunu bulamadılar? Nasıl bu kadar rahat hareket edebilmiş?”
“Bu saldırının kim tarafından yapıldığının yüzde yüz ortaya çıkarılacağını düşünmüyorum. Suruç, Diyarbakır Ankara, Sultanahmet saldırıları gibi kesinlikle karanlıkta bırakılacak. Ama hükümet ilk dakikadan itibaren bu saldırıyı PYD’ye karşı nasıl kullanabilirim, bunun telaşı, bunun derdi içerisinde. Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet sözcüleri başka hiç bir dertleri yok. Ölenler, yaralananlar, acı çekenler umurlarında bile değil. Bunu PYD’ye karşı nasıl kullanırım bunun politikasını yürütüyorlar. Utanç verici bir şey. Kim yapmışsa kınamaya devam edeceğiz. Ama bunu bir fırsata çevirme anlayışı kabul edilebilir değil.”
“Ankara’nın göbeğinde böyle bir patlama olacak ve sen hala HDP’yi suçlayacaksın. Hiç mi utanma yok bunlarda. İçişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat, Emniyet Genel Müdürlüğü sizde. Bir tanesi bize bağlı olsaydı biz istifa ederdik. Bunlar 14 yıldır memlekette olan hiç bir şeyden sorumlu değiller. Hep muhalefet sorumlu, hep muhalefet sorumlu diyorlar”.