DBP’li 102 belediyenin eşbaşkanları bir araya gelerek, “Bizler, sizin tarafınızdan bu görevlere atanmış değiliz. Bizi seçen ve buralara getiren halkımızdır” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi’nden (DBP) belediye başkanı seçilen 102 belediyenin eş başkanı bir araya gelerek son dönemde belediyelere ilişkin açıklamaları değerlendirdi ve bir açıklama yayımladı.
Belediyelerin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Toplantımızda belediye eşbaşkanları son dönemde yaşanan siyasal gelişmeleri ve AKP hükümetinin belediyelerimiz üzerinde uyguladığı politikalar ele alınmıştır.
Bu bağlamda;
AKP Hükümeti, 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasal iradeyi tanımayarak ve halkın iradesine ipotek koyarak darbe niteliğinde bir yönelim gerçekleştirmiştir. Özelde Kürtlerin yaşadığı şehirler kuşatılmış, sokağa çıkma yasakları ilan edilmiş, çocuklar-yaşlılar-anneler-gençler katledilmiş ve cenazeleri günlerce sokaklarda çürümeye bırakılmıştır. Tarihi ve kültürel değerler yok edilmiş, evler-şehirler bombalanmış, yüz binlerce insan göç ettirilmiş ve Kürtlerin tüm kazanım ile toplumsal dinamikleri tehdit edilerek baskı altına alınmıştır. Birçok ilde partimiz DBP il, ilçe yöneticileri ile PM düzeyinde olmak üzere birçok arkadaşımız tutuklanmıştır. En son Silopi’de DBP PM üyesi Seve Demir ve KJA çalışanı Fatma Uyar ile Pakize Nayır arkadaşlarımız vahşice katledilmişlerdir.
Bu politikalarla bağlantılı olarak Kürt halkının bin bir emek, zorluk ve fedakarlıklarla, yine tüm baskı ve engellemelere rağmen kazanıp, 17 yıldır elinde tuttuğu belediyelere yönelik de bir konsept devreye sokulmuştur. Bu süre içerisinde 100’e yakın eşbaşkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, il genel meclis üyelerimiz ve belediye çalışanımız gözaltına alınmış, tutuklanmış, haklarında soruşturma açılmış, görevden uzaklaştırılmış ve aranır pozisyona sokulmuştur. Özellikle son iki haftadır hükümete yakın medyada birçok belediyemiz hedef gösterilmiş, aslısız iddialarla itibarsızlaştırma ve hedef gösterme politikası uygulanmıştır. Yine son dönemde kamuoyuna yansıyan hükümetin iç tartışmalarında görüldüğü üzere belediyelerimize karşı özel politikalar ele alınmış ve kararlaştırılmıştır. Bu bağlamda Büyükşehir yasasının değişimi, yetkilerin valilere ve kaymakamlara devri, araçlara el konulması, bütçelerin sınırlandırılması ve kayyum atayarak belediyelerimize el konulması tartışılmıştır.
Bizler bütün bunları dikkate alarak buradan kamuoyuna seslenmek istiyoruz. Siyasal iktidarın yaptığı tehditler, havuz medyasının attığı asılsız manşetler ve zalimane yönelimler bizleri yıldıramaz ve sindiremez. Bizler, kendimizi siyasi iktidarın politikalarına göre şekillendirmedik ve bundan sonra da şekillendirmeyeceğiz. Bizler, sizin tarafınızdan bu görevlere atanmış değiliz. Bizi seçen ve buralara getiren halkımızdır. Dolayısıyla yerimiz ve yönümüz bizi seçen halkımızın yanıdır. Onların siyasal tercih ve eğilimlerinin yanındayız. Bu bağlamda en insani/en demokratik talebi olan Özyönetimleri desteklediğimizi ve yanlarında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Yine bizler zor aygıtına dayalı, savaş konseptlerinin ürünü olan toplar ve tankların yanında değil, halkımızın özgür, eşit ve demokratik mücadelesinin ve taleplerinin yanında olacağız.
26 Aralık’ta DTK’nin kamuoyuna açıkladığı siyasi çözüm deklarasyonunun arkasında olduğumuzu pratik uygulayıcısı olacağımızı belirtmek istiyoruz. Yeni Anayasa tartışmalarının olduğu bugünlerde Kürt meselesinin demokratik çözümünün bir fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Üyesi olduğumuz Türkiye Belediyeler Birliği’ni, Tarihi Kentler Birliği’ni vb. birlikleri yaşadığımız baskılar karşısında duyarlı olmaya ve işlevini yerine getirmeye davet ediyoruz. Şehirler, tarihi ve kültürel miras tahrip edilirken sessiz kalmamaya ve heyetler oluşturarak incelemeye davet ediyoruz. Aksi halde bu birliklerin varlık sebepleri anlamsız hale gelecektir.
AB Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, belediyelerimiz üzerinde geliştirilen ve devamı getirilecek olan baskılar karşısında duyarlılık ve eyleme çağırıyoruz. Hükümete yakın medyada sıkça dile getirilerek, itibarsızlaştırma ve hedef göstermeye dönük kimi iddiaların asılsız olduğunu yinelemek istiyoruz. İddia ediyoruz ki bizler en demokratik, katılımcı ve açık yerel yönetim pratiğinin sahibiyiz. Aksi halini iddia edenlerin, ispatı için bütün mekanizmalarımızın açık olduğunu yinelemek istiyoruz. Hükümetin ve ona yakın medyanın asıl sorun ve derdi hizmet değil, partimiz ve belediyelerimizi hedef alarak gasp etmek istediği ortadadır. Bu bağlamda ortaya atılan tüm iddiaların doğruluğunu incelemek üzere tarafsız tüm kurum ve kişilere kapılarımızın açık olduğunu belirtmek isteriz. Aynı AKP belediyeleri de tarafsız heyetlerce incelenmelidir. Yolsuzluk ve rantın nerelerde olduğu tüm kamuoyunca görülecektir.
Yine UNESCO listesinde yer alan tarihi Sur ilçesi için TOKİ ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda projeler hazırlandığı bilinmektedir. Bu tarihimize, şehirlerimize, demografik yapıya dönük kaygılarımızı arttırmaktadır. Bundan vazgeçilmelidir.
17 yıldır eksik ve yetersizliklerimizle birlikte halkımıza hizmet etmeye çalıştık. Eksik ve aksayan yönlerimizin hesabını ancak ve ancak sadece halkımıza veririz. Kaldı ki 90 yıldır yapılamayan birçok hizmeti, sadece bir yıla sığdıran yerel yönetim pratiklerimiz ortadadır. Biz buna rağmen kendimizi yeterli görmüyor ve halkımız için yaşamının her alanında sorun teşkil eden başlıkları çözmeyi hedef alıyoruz. Ekonomik, sosyal, kültürel, ekolojik, sağlık, spor, hukuk ve kadın olmak üzere birçok sorunumuzu çözebilecek bir sistem örme ve buna göre toplumcu bir belediyecilik yapma kararlılığındayız. Devlet belediyeciliğini değil, toplum belediyeciliğini savunuyoruz. Ancak devlet, yönelimlerle halkımızın bu kazanımlarına el koymak ve gasp etmek istemektedir.
Toplantımızda yukarıda belirtilen konularda çalışmalar yapılması uygun görülmüştür. Tüm halkımızı ve demokratik kamuoyunu çok geç olmadan duyarlı olmaya davet ediyoruz.”