Başbakan Davutoğlu, “Sabahtan akşama her gün başkanlık üzerinde konuşsak biz bunu şu anda çıkarabilir miyiz? O zaman işimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bulgaristan dönüşü uçakta gazetecilere konuştu. Gündemdeki konulara ilişkin sorulara da yanıt veren Davutoğlu, Başkanlık sistemine ilişkin, “Sabahtan akşama her gün başkanlık üzerinde konuşsak biz bunu şu anda çıkarabilir miyiz? O zaman işimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Davutıoğlu’nun başkanlık sistemiyle ilgili konuşmalarından satır başları şöyle:
“Çift başlılık yeni bir konu değil. Daha önce Cumhurbaşkanı Evren ile Özal arasında sıkıntı vardı. Demirel ile Özal’ın yaşadığı süreç de var. Özal’ın ömrünü tüketen bir süreçtir o. Demirel’in de zorlandığı bir süreçtir. 28 Şubat döneminde Demirel, kendisi Cumhurbaşkanı idi ve bu sefer kendisi Erbakan’a aynı otoriteyi uyguladı. Ahmet Necdet Sezer, kendisini Cumhurbaşkanı yapan Başbakan Ecevit’le nasıl bir kriz yaşadı, anayasa kitapçığı üzerinden… Sezer’in ilk dönemde Sayın Başbakanımıza nasıl engel olduğunu hepiniz hatırlarsınız. Bu çift başlılık hikâyesi sanki bugün çıkmış gibi bir yaklaşım, yanlış.”
“Bunun en fazla ağırlığını hisseden benim herhalde. Çünkü hukuken sorumlusunuz. Alınan her kararın hesabı Başbakanlık makamı tarafından verilir. Nihai kertede 20 sene sonra biri bugünlerde niye terörle mücadele başlattınız diye sorarsa, sorumlusu biziz. Çünkü direktifini nihayet siz vermek durumunda kalırsınız. Peki bugün ne oluyor? Biz Cumhurbaşkanımızla bunları istişare ederek yapıyoruz. Siyasi sorumluluk birlikte. Fakat böyle bir dengesizlik olduğunu herkesin görmesi lazım. Benim de kanaatim Cumhurbaşkanımızla aynı. Hukuki sorumluluk kimdeyse, yetki de onda olmalı. Sorumluluk ve yetki arasında karmaşa ortadan kalkmalı.”
“Mülakatı okuduğumda olumlu yönlerini görmeye gayret ettim. Açıklamalarının olumlu unsurlar taşıdığını düşünüyorum. ‘İlk dört madde dışında her şey tartışabiliriz, hatta destek veririz’ diyor. Bu önemli.
Başkanlığa hayır diyorsa, ne getiriyorsa getirsin. Başka bir parti ne getiriyorsa getirsin. Rahatlıkla konuşabiliriz. Tek başına AK Parti’nin yapabileceği bir şey değil bu.”
“Peki o zaman ne yapacağız? Bu tartışmayı bir uzlaşı olana kadar sükunetle götürmek ama kesinlikle ülke gündemindeki ana noktaları ıskalamamak.
Yani ben sabah kalktığımda bir taraftan Cizre’de, Silopi’de yürüyen operasyonu düşünmek zorundayım. Bir taraftan Suriye ve Irak sınırındaki her hareketliliği gözetmek zorundayım. Bir taraftan Rusya ile ilişkilere bakmak zorundayım. Brüksel’e gidip vize muafiyetiyle ilgili süreci düşünmek durumundayım.
Sabahtan akşama her gün başkanlık üzerinde konuşsak biz bunu şu anda çıkarabilir miyiz? O zaman işimizi yapmaya devam edeceğiz. Elimizdeki sistemi en iyi şekilde işletmeye devam edeceğiz.”